Kooperatifçilik Haftası, Meclis’ten çıkan bir “sürpriz”le karşılanıyor. Hükümet, siyaset tansiyonunun yüksek olduğu bir zamanda Kooperatifçilik Yasası’nı değiştirdi. Neden ve nasıl değişti? Tarım yazarı Ali Ekber Yıldırım, Meclis’ten geçirilen ve dikkatlerden kaçan yasa değişikliğiyle kooperatiflerin hükümetin denetimine açıldığını yazdı.
KOOPERATİFLER HÜKÜMETİN DENETİMİNE GİRİYOR
Yıldırım şöyle diyor: “Türkiye’de 7.5 milyon ortaklı 72 bin kooperatif var. Kooperatiflerin doğrudan yarattığı istihdam 100 bin kişinin üzerinde. Tarımda da kooperatifçilik çok yaygın. Tarım kredi, tarım satış, köy kalkınma, hayvancılık, sulama ve daha bir çok alanda kooperatifler var. Rakamlara ve yaygınlığına bakıldığında kooperatifçiliğin ne kadar geliştiği, örgütlenmede ne denli ilerlediğimiz söylenebilir. Fakat gerçek durum böyle değil. En azından kooperatiflerin büyük bölümü sorunlarına karşı yeterince duyarlı değil.
Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde 3 Haziran 2010’da 1163 Sayılı Kooperatifler Kanunu’nda önemli değişiklikler yapıldı. Bir çok kooperatif yöneticisinin bundan haberi bile olmadı. Haberi olanlar ise, fazla bir şey yapamadı.
Yapılan değişikliklerden birisi, yapı kooperatiflerinin Sanayi Bakanlığı’ndan alınarak Bayındırlık Bakanlığı’na bağlanması oldu. Asıl önemli değişiklik ise, kooperatifçiliğin özünü oluşturan özerk ve demokratik yapının ortadan kaldırılarak kooperatiflerin siyasal iktidarın denetimine sokulması oldu. Öyle bir değişiklik ki, ilgili bakanlığa (siyasal iktidara) denetim adı altında kooperatif yöneticilerini yargı kararı olmadan görevden alma yetkisi bile verildi. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, yasa değişikliğini onayladı. Resmi Gazete’de 13 Haziran’da yayınlanarak yürürlüğe girdi.”
“ÖZERK KOOPERATİFÇİLİK ARTIK YAPILAMAZ”
Tarımdunyasi.net sitesi yazarı Yıldırım yeni değişikliği şöyle anlatıyor: Kooperatifleri siyaset kurumuna bağlayan yasa maddesi şöyle: İlgili bakanlık; kooperatiflerin, kooperatif birliklerinin, kooperatif merkez birliklerinin ve Türkiye Milli Kooperatifler Birliği’nin işlem ve hesaplarını ve varlıklarını müfettişlere, kooperatif kontrolörlerine veya denetim için görevlendirilecek olan personele denetlettirebilir.
Kontrolörlerin seçilme ve çalışma usul ve esasları ile görev ve yetkileri tüzükle tespit olunur.
Birinci fıkradaki teşekküller, denetim sonuçlarına göre ilgili bakanlıkça verilecek talimata uymak zorundadırlar. Yapılan denetimler sonucunda, kooperatiflerin, kooperatif birliklerinin, kooperatif merkez birliklerinin, Türkiye Milli Kooperatifler Birliği’nin ve bunların iştiraklerinin yönetim kurulu üyeleri ile üst düzey yöneticilerinin, hukuka açıkça aykırı eylem ve işlemlerinin tespit edilmesi durumunda, ilgili Bakanlık, kamu yararı ve hizmet gerekleri dikkate alınarak gecikmesinde sakınca görülen hallerde ileride telafisi güç veya imkansız zararlara yol açılmasının engellenmesi amacıyla bu kişilerin görevlerine tedbiren son verebilir. Bu durumda ilgili Bakanlık, bir yıl içerisinde olağanüstü genel kurul toplantısının yapılması için gerekli tedbirleri alır.
Kooperatifler ve üst kuruluşlarına kredi veren kamu kurum ve kuruluşları ile belediyeler ve ilgili bakanlıklar; verilen kredilerin açılış gayesine uygun olarak kullanılıp kullanılmadığını, plan ve projesine uygunluğu, teknik özellikleri ve kalite açısından denetleyebilirler.”
Bu madde ile demokratik ve özerk kooperatifçiliğin yapılması mümkün değil. Konut yapı kooperatiflerinde yaşanan sorunlara devlet denetimi getiriliyor gibi sunulan bu madde, aslında kooperatif yönetimlerinin de ele geçirilmesini amaçlıyor. Siyasi iktidar her alanda olduğu gibi kooperatifçilikte de aykırı ses ve eylem istemiyor.
Yapılan yasa değişikliğinin sakıncalarını birkaç duyarlı kooperatifçi dile getirdi. Konuyu gündemde tutmaya çalıştı. O kooperatifçilerden biri olan Türkiye Milli Kooperatifler Birliği Başkanı Muammer Niksarlı, yapılan değişikliğin uluslararası kooperatifçilik standartları ve ilkeleri ile bağdaşmadığını ve Uluslar arası Çalışma Örgütü (İLO)’nün 193 sayılı Hükümetlere Tavsiye Kararına da aykırı olduğunu söylüyor.
Türkiye kooperatifçiliğini uluslararası arenada da temsil eden Türkiye Ormancılık Kooperatifleri Merkez Birliği Genel Başkanı Cafer Yüksel ise, kooperatifçiliğin teknik bilgi gerektiren bir hizmet olduğunu belirterek, denetim konusunda kooperatifçilik üst kuruluş temsilcilerinin de yer alacağı bağımsız bir düzenleme ve denetleme kurumunun oluşturulmasını istiyor.
Denetim konusunun bu kadar basite alınmasını “onarılması mümkün olmayan hukuki sonuçlar doğurabilir” diye yorumlayan Cafer Yüksel’in görüşü özetle şöyle: “Kooperatifler, ülkemizde demokrasinin en güzel ve en doğru yaşandığı demokratik örgütlerdir. İyi çalışmayan ve usulsüzlük yapan yöneticilerin ortaklar tarafında her zaman azledilmesi ve yerlerine yenilerinin seçilmesi mümkündür. Bu yetki varken ve kooperatif ortaklarına ait iken ilgili bakanlığın herhangi bir personelinin bu yetkilerle donatılması hukuki açıdan doğru değildir. Çünkü; bir kişinin suçlu olup olmadığına ancak mahkemeler karar verebilir. Suçun cezası da mahkemelerce takdir edilebilir. Bu görevden alma olduğu gibi başka bir ceza da olabilir.
Koperatifçilerin siyasi kıskaçtan kurtulması için son bir umut var. Muhalefet partileri yasanın iptali için Anayasa Mahkemesi’ne giderse ve mahkeme bu maddeyi iptal ederse kooperatifler siyasi kıskaçtan kurtulabilir.”
KOOPERATİFÇİLİK HAFTASI’NI NASIL KUTLAYACAKLAR?
Kooperatifler birbirlerine meslek, sanat, toplumsal çıkar bağları olan grupların kendi aralarında kurdukları kuruluşlar. Temel amaç kâr değil, işbirliği ve dayanışma. “Sosyal bir oluşum” olarak da ifade edilen kooperatifçilik ilk olarak 21 Aralık 1844 tarihinde İngiltere’de kuruldu.
Osmanlı topraklarında Mithat Paşa tarafından “Memleket Sandığı” adı ile 1863 yılında kuruldu. Bu sandıklarda çiftçilerin ürettiği mallar satılır, elde edilen para o çiftçinin sermayesi olarak sandığa yatırılırdı.