Bugün, Türkiye devrimci hareketi tarihine kararlılık ve dayanışmanın en güzel örneklerinden biri olarak kazınan Kızıldere Direnişi’nin 52’nci yıl dönümü. Mahir Çayan ve 9 arkadaşı, Denizlerin idamlarını engellemek için çıktıkları yolda Tokat’ın Niksar ilçesine bağlı Kızıldere Köyü’nde katledildiler.
Kızıldere Katliamı… Marşlara, şiirlere konu olan bu katliam Türkiye devrimci mücadele tarihinin en önemli kırılma noktalarından. 68 Kuşağı devrimci önderlerinin bu katliamda katledilmesinin üzerinden 52 yıl geçti. Katledilen devrimci önderler için bugün ülkenin birçok noktasında anma törenleri düzenlenecek.
Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan’ın idamını engellemek isteyen Mahir Çayan ve dokuz yoldaşı 30 Mart 1972’de katledilmişti. Kızıldere Katliamı olarak tarihe geçen bu katliam, Türkiye solunda dayanışmanın önemini ve gücünü gösteren en önemli olaylardandı.
Türkiye Halk Kurtuluş Ordusu (THKO) önderleri Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan hakkında idam cezası verilmesinin ardından ülke genelinde birçok kampanya düzenlenmiş ve bu kararın geri çekilmesi istenmişti. Buna rağmen hem darbeciler hem de Meclis’te bulunan parlamenterler bu konuda geri adım atmamış ve üç devrimcinin idamı onaylanmıştı. Bunun üzerine Türkiye Halk Kurtuluş Partisi Cephesi (THKP-C) ve THKO’lu devrimciler bu idamları engellemek için ortak eylem kararı almıştı. Mahir Çayan, Hüdai Arıkan, Cihan Alptekin, Nihat Yılmaz, Ertan Saruhan, Ahmet Atasoy, Sinan Kazım Özüdoğru, Sabahattin Kurt, Ömer Ayna, Saffet Alp ve Ertuğrul Kürkçü 26 Mart 1972 günü Ünye Radar Üssü’nde çalışan üç teknisyeni kaçırıp Tokat’ın Niksar ilçesi Kızıldere köyünde muhtar Emrullah Arslan’ın evinde saklandı. Devrimciler idam kararının infaz edilmemesini isteyen bir bildiri de hazırladı.
30 Mart 1972 günü ise Mahir Çayan ve 9 arkadaşı, Kızıldere’de üç İngiliz görevliyi rehin tuttukları evde kuşatıldı. Kuşatmada geçen günlerde hayatını kaybeden eski MİT görevlisi Mehmet Eymür de vardı.
Öğleden sonra saat 14.00’te Mahir Çayan evin çatısında görüşmeleri sürdürürken bir keskin nişancı tarafından katledildi. Ardından ev, ağır makinalı silahların da yer aldığı çatışmada tarandı.
Mahir Çayan, Hüdai Arıkan, Cihan Alptekin, Nihat Yılmaz, Ertan Saruhan, Ahmet Atasoy, Sinan Kazım Özüdoğru, Sabahattin Kurt, Ömer Ayna ve Saffet Alp, Kızıldere’de devrimci kararlılık ve dayanışmanın tarihe geçen bir örneğini göstererek yaşamlarını yitirdi. Katliamdan sadece Ertuğrul Kürkçü sağ olarak kurtulabildi.
KIZILDERE’NİN ÖNEMİ
Kızıldere Katliamı’nda devrimci hareketin önder kadrosu toptan yok edilmişti. Bu durum sonraki birkaç yıl devrimci hareket üstünde olumsuz etkiler bıraktı. Ancak Kızıldere’nin mirası sonraki yıllarda devrimci hareketin yeniden yükselmesinde önemli bir rol oynadı. Kızıldere’nin değerleri kendinden sonraki döneme damga vuran devrimci bir ruhun taşıyıcısı oldu. Bu değerler 12 Mart sonrasında devrimci mücadeleyle tanışan binlerce genci derinden etkiledi. Kendilerini 78’liler olarak tanımlayan genç bir kuşağın da “kutup yıldızları” başta Mahir Çayan olmak üzere 68 devrimcileri oldu. Her 30 Mart hem bir anma hem de bir mücadele günü olarak yaşandı. Her ne kadar 90’lardan itibaren ülke solu içinde estirilen liberal rüzgâr bu duyguya zarar verse de bugün hâlâ Kızıldere’nin bıraktığı miras güncelliğini koruyor. Çayan ve yoldaşlarının bıraktığı antiemperyalizm ve yurtseverlik mirası da bugün tüm liberal saldırılara rağmen solun en önemli değerleri olmayı sürdürüyor. Üzerinden 52 yıl geçmesine rağmen o günlerden şimdiye fedakârlık, dayanışma, inanç, mücadele gibi insanı insan yapan değerler kaldı. Nerede mücadele varsa başka biçimler altında günümüze ulaştı. Cumartesi Anneleri’nden işçi direnişlerine, öğrenci mücadelelerinden kadın dayanışmalarına, oradan Gezi Direnişi’ne damgasını vurdu. Kızıldere’nin öğrettiği değerler bu nedenle yaşamaya devam ediyor.