Yardım konvoyuna yapılan saldırı da siyonist devletin uygulamalarını ve meşruluğunu her ne koşulda olursa olsun sürdürme politikasının bir sonucudur. Biraz geçmişe yolculuk, görmek isteyen herkesi İsrail’in kanlı tarihine götürecektir.
NE KADAR AZ ARAP KALIRSA O KADAR İYİ
“…80-100 kadar erkek, kadın ve çocuk öldürülmüştü. Çocukları kafalarına sopalarla vurarak öldürdüler. Her evden en az bir kişinin canına kıyıldı. Köylerde erkek ve kadınlar yiyecek ve su verilmeksizin evlere kapatıldılar. Sonra da sabotajcılar gelip evleri havaya uçurdu. Bir kumandan, bir ere emir vererek, havaya uçurmak istediği bir evin içine 2 kadın kapatmasını söyledi. Bu arada bir asker, öldürmeden önce bir Arap kadının ırzına geçtiğini anlattı. Yeni doğmuş bir çocuğu olan Arap kadınına birkaç gün süreyle etraf temizlettirildikten sonra kadın ve çocuk öldürüldü. ‘Harika bir adam’ diye nitelenen iyi yetiştirilmiş, iyi bir eğitim görmüş kumandanlar, aşağılık katiller haline gelmişti. Hem de gelişen korkunç olayların içinde ister istemez bu duruma düşmüş değillerdi. Aksine soykırımı ve yok etme metotlarını bilinçlice kullanıyorlardı. Onlara göre dünyada ne kadar az Arap kalırsa, o kadar iyiydi…”
Bu satırlar, 1948’de Dueima adlı Filistin köyünün işgal edilmesi sırasında yapılanlara tanıklık eden İsrailli bir askerin katliam hatıraları. Yine 9 Nisan 1948’de Deir Yassin köyündeki Arap halkına yönelik katliam, hala unutulmuş değil. Menahem Begin’in yönettiği İrgun ve Stern (paramiliter örgütler) tetikçileri, kadın, çocuk, yaşlı, genç demeden yüzlerce Arap köylüsünü önce sokaklarda dolaştırdı, sonra kurşuna dizdi. İzak Rabin’in açık emirleriyle gerçekleştirilen Lida Katliamı’nda (9-18 Temmuz 1948), 10 gün içerinde 60 bin kişi evlerinden atılırken, bunu takip eden El Tira, Tantoura, Saffaf, Davayima, Kibya, Hayfa ve onlarca katliamlarla yüzlerce Filistinli sivil katledildi. Ariel Şaron liderliğindeki bir grup İsrail askeri tarafından, Batı Şeria’da bulunan Kibya Köyü’ne (12 Ekim 1953) düzenlenen saldırıda 67 kişi hayatını kaybetti, 75 kişi de yaralandı. Bu şekilde altı ay içinde Arap köylerine düzenlenen sayısız baskınlarla, 400 bin Filistinli topraklarını terk etmek zorunda kaldı.
İŞGALLER, İLHAKLAR, KATLİAMLAR
Siyonist İsrail, kurumsal devlet yapısını güçlendirdikçe, saldırılarını daha sistemli hale getirdi. 1956’da İsrail, Mısır’ın Süveyş Kanalı’nı millileştirmesi üzerine bu ülkeye savaş açtı. 1967’de ‘Altı Gün Savaşı’nda Sina, Gazze, Batı Şeria, Doğu Kudüs ve Golan Tepeleri’ni işgal etti. Bunlardan sadece Mısır’a ait olan Sina Yarımadası’nı geri verdi. 1967’de daha da genişletilen Filistin topraklarındaki işgal sürüyor ve Suriye’ye ait Golan Tepeleri ilhak edildi.
Haziran 1982’de Lübnan’ı işgal etti. Aynı yılın Eylül ayında Ariel Şaron’un emriyle, Beyrut’taki Sabra ve Şatilla mülteci kamplarında 2000’den fazla Filistinli katledildi. Begin, “Yahudi olmayanlar, Yahudi olmayanları öldürdü, bize ne!” diyerek, katliamın sorumluluğunu küstahça taşeronlarına yüklemeye çalıştı. İsrail’in Lübnan işgali 18 yıl sürdü.
İNTİFADALARDA, KAMPLARDA ÇOCUKLAR ÖLDÜRÜLDÜ
1987 Aralık ayında 1. İntifada başladı. Filistin halk ayaklanması tam altı yıl sürdü. İsrail, çoğunluğu çocuk olmak üzere binden fazla kişiyi katletti. Eylül 2000’de Lübnan Kasabı Ariel Şaron’un Mescid-i Aksa’yı ziyaret etmesiyle tetiklenen ve beş yıl süren 2. İntifada’nın Filistin halkı için bedeli daha ağır oldu: Çoğunluğu genç ve çocuk 4 bin 500 ölü.
İsrail, işgal altında tuttuğu Batı Şeria’da bulunan Cenin mülteci kampında, Nisan 2002’de katliam tarihine bir yenisini daha ekledi. Yaklaşık 13 bin kişinin kaldığı kampta, her on kişiden biri yaşamını yitirdi, bir o kadarı da tutuklandı. Kalanlar ise yıkılan evlerini boşaltmak zorunda kaldı. Kampın yüzde doksanı havadan atılan bombalarla ve yerden buldozerlerle imha edildi.
‘YENİLMEZ İSRAİL’ LÜBNAN’DA SİVİLLERİ VURDU
Siyonist İsrail, 2006’da bir kez daha Lübnan’ı işgal etmeye girişti. Bu kez Hizbullah’ın direnişiyle karşılaştı. Hizbullah karşısında tutunamayan İsrail, bu sefer işgali kısa sürdürmek zorunda kaldı, ‘yenilmez İsrail ordusu’, işgali daha beşinci haftasını doldurmadan sona erdirdi. Hemen hepsi sivil 1000’in üzerinde insanı katletti.
GAZZE’DE SAVAŞ SUÇU İŞLEDİ
Siyonist devlet, katliamcı yüzünü, 2008 Aralık’ında başlayan ve Ocak 2009’da devam eden Gazze Şeridi’nde gösterdi. Üç hafta süren Gazze katliamında çoğunluğu kadın ve çocuk 1400’den fazla Filistinli katledildi, 6 binden fazla Filistinli yaralandı. En az 20 bin ev yıkıldı. Gazze’de savaş suçu işleyen İsrail, yasak olan fosfor bombaları kullandı. İsrail’in savaş suçu işlediği, Birleşmiş Milletler tarafından da kabul edildi.
SUÇ DOSYASI ÇOK KABARIK
İsrail’in işlediği insanlık suçları ve katliamlar saymakla bitmez. İşte yüzlerce kişiyi katlettiği suç dökümünün birkaçı daha:
Kral Davut Katliamı (22 Temmuz 1946): İsrail kontrgerilla örgütü Irgun’un Kral Davud Oteli’ne düzenlediği saldırıda, aralarında İngilizler, Araplar ve Yahudilerin bulunduğu 96 kişi hayatını kaybetti.
Kufr Kasem Katliamı (29 Ekim 1956): İsrail’in Mısır’ı işgali arifesinde, bölgedeki bir Filistin köyüne saldıran işgal askerleri, aralarında kadın ve çocukların da bulunduğu 49 Filistinli sivili acımasızca katletti.
Samu Katliamı (Kasım 1956): Batı Şeria’ya bağlı Samu köyüne saldıran işgalci askerler, köyü yerle bir ederken, imha operasyonunda 18 Filistinli hayatını kaybetti. Onlarcası yaralandı.
Ürdün Katliamları (15 Şubat, 4 Haziran 1968): İsrail uçakları Ürdün nehri boyunca 15’ten fazla Filistin köyüne havadan napalm bombası yağdırdı. Saldırıda resmi rakamlarla 56 kişi feci şekilde can verdi. Haziran ayında İrbid şehrini bombalayan İsrail uçakları 30 Filistinlinin ölümüne neden oldu.
Abu Za’abel Katliamı (12 Şubat 1970): İsrail uçakları Mısır sınırındaki Abu Za’abel’i havadan bombaladılar. Saldırıda hedef seçilen bir fabrikadaki 70 işçi öldü.
Sha’a Katliamı (8 Nisan 1970): Mısır’ın başkenti Kahire’ye 80 kilometre mesafedeki Sha’a eyaletinde bir okulu bombalayan İsrail uçakları 46 çocuğu katletti.
Suriye Katliamı (8 Eylül 1972): Suriye hava sahasını ihlal eden İsrail jetleri yedi köyü bombaladı. Saldırıda en az 200 kişi hayatını kaybetti.
Libya Katliamı (19 Şubat 1973): Libya Havayolları’na ait bir yolcu uçağı İsrail tarafından düşürüldü. İçindeki 107 yolcu ve mürettebat hayatını kaybetti.
Beyrut Katliamı (20 Temmuz 1981): Lübnan’ın başkenti Beyrut’a hava saldırısı düzenleyen İsrail jetleri, 300 sivili öldürdü. Yüzlerce sivil aynı saldırıda yaralandı ya da sakat kaldı.
Kudüs Katliamı (8 Ekim 1990): Mescid-i Aksa’yı yıkarak yerine Süleyman Mabedi yapmak isteyen Yahudilerle Filistinliler arasında çıkan çatışmada, İsrail askerlerinin açtığı ateş sonucu 30 Filistinli hayatını kaybetti, 800 kişi de yaralandı.
Hz. İbrahim Cami Katliamı (25 Şubat 1994): Batı Şeria’nın El Halil kentinde bulunan Hz. İbrahim Cami’ne sabah namazı esnasında bir Yahudi tarafından gerçekleştirilen saldırıda, aralarında çocukların da bulunduğu 50’nin üzerinde kişi hayatını kaybetti, yaklaşık 300 kişi de yaralandı.
Kana Katliamı (18 Nisan 1996): İsrail’in Lübnan’da bulunan Kana mülteci kampına düzenlediği saldırı sonucunda çoğu kadın ve çocuklardan oluşan 109 Filistinli hayatını kaybetti.
Nuseyrat Katliamı (Mart 2004): Gazze’deki Nuseyrat ve Bureyc mülteci kamplarına giren İsrail askerleri, aralarında dört çocuğun da bulunduğu 14 sivili öldürdü.
-Fuat UYGUR-etha-