Sevgili dostlar,
Kan meselesi önemlidir. Özellikle de Türkiye’de…
Gazeteci dostumuz Hrant Dink, Türk kanıyla ilgili bir sözü yanlış anlaşıldığı için katledildi.
“Kan Davası”, yani hukuk tanımayıp kendi öcünü alma geleneği, feodal bir kalıntı olarak hala yaşıyor.
Hala sokaklarda, “Kana kan intikam” sloganı atılıyor.
Dün Barbaros Şansal, İstanbul’da Kızılay’a kan vermeye gittiğinde saldırıya uğradı. Saldırgan, yıllardır kışkırtılan din-millet-cins ayrımcılığını, bir kişiye ve bir cümleye sığdırmıştı:
“Bu gavur, vatan haini, ibnenin kanını almayın.”
“Gavur”, çünkü Türk kimliğini değil, AB oturumunu göstermişti.
“Vatan haini”; çünkü sivri diliyle sürekli hükümeti eleştiriyordu.
“İbne”; çünkü heteroseksüel değildi.
Her yerde oluyor bu tür ırkçı saldırılar…
Türkiye’nin farkı şu:
Cumhurbaşkanından başlayarak devlet tarafından kışkırtılıyor.
Ve saldırganlar cezalandırılmayıp kahramanlaştırılıyor.
Nitekim Barbaros Şansal, 2017’de söylediği bir sözden ötürü tutuklanırken, onu İstanbul havaalanında linç etmeye kalkışanlar serbest bırakılmıştı. Dün de saldırıya uğrarken olay yerindeki polis ve Kızılay görevlileri sadece seyretti. Saldırıya uğradığını duyurmasından hemen sonra da sosyal medyada nefret kampanyası başladı.
Barbaros Şansal, #ÖzgürüzRadyo’da program yapmasından gurur duyduğumuz, cesaretine hayran olduğumuz bir arkadaşımız… Kamu otoritesinin bu saldırılara engel olmak şöyle dursun çanak tutması, onu bu saldırıların bir numaralı sorumlusu haline getiriyor.
Barbaros’un kanını, “Türk kimliği yok” diye almayı reddeden Kızılay’a bir kan hatırlatması yapalım:
Türkiye kendi kanser ilacını üretemediği için, topladığı o kanın önemli bölümünü haraç mezat yabancı tekellere satıyor; sonra da milyarlarca dolar ödeyerek o tekellerden ilaç olarak ithal ediyor.
Yani saldırganın deyimiyle “gavur”un, Türkiye’nin kanını emmesine aracılık ediyor.
“Vatana ihanet”se, asıl budur.
Geçmiş olsun Barbaros!