Çeşitli sektörlerde çalışan işçiler mitingle ilgili çalışmaları hakkında ve mitingin amacına dair mesajlarını ilettiler.

Bizler barlara kafelere tek tek dolaşarak tüm çalışanlara bu mitinge neden gelmeleri gerektiğini anlatıyoruz… Zaten Beyoğlu hizmet işçileri birliği olarak Beyoğlu’nda belirli bir hakimiyetimizde bulunuyor. Aldığımız tepkiler de gayet olumlu, ancak sektörün düzensiz ve yoğun çalışma koşullarından ötürü çalışanlar haftasonu nefes bile alamamakta, bunun da katılıma dezavantaj olarak yansıyacağını tahmin ediyoruz.
Ama şunu da iyi biliyoruz ki bizler birlikte hareket edersek, bir avuç patrondan ve onun kuyrukçularından her türlü yolsuzluğun ve baskıların hesabını sorabiliriz, ve soracağız da…
Murat Gül (Eğitim emekçisi): Recep Bey millet adına konuştuğunu, Kemal Bey halk adına konuştuğunu söylüyorlar. Bizim adımıza birilerinin konuşmasına ihtiyacımız yok. Mitingte emekçilerin kürsüsü kurulup çalışanlar kendileri adına kendileri konuşacak. 1 Mayıs‘ta konuşamayan emekçilerin gerçek kürsüsü Kartal’da kurulacak.
Dershane parasını ödeyemediği için cezaevine gönderilen annesinin o durumuna dayanamayıp intihar eden öğrencimizin hesabını soracağız. Geçen hafta okulun giriş kapısındaki kapıya sıkışarak bir öğrencimiz can verdi. Araştırdığımızda kapıdaki güvenlik görevlisinin işine son verildiği ve kapıyı öğrencilerin açıp kapattığını öğreniyoruz. İşte taşeronlaştırma tam da budur, biz bunların hesabını soracağız. Okullarımızda birebir konuşarak arkadaşlarımızı mitingimize davet ediyoruz. Sendikamız Eğitim-Sen‘e üye arkadaşlarla sesimizi duyurmak için miting alanında olacağız.
Eylem Çelik (Sağlık emekçisi): Türkiye’de son 25 yılda yapılan özelleştirmelerin %80’i AKP döneminde yapıldı. Birçok fabrika satıldı. Sağlıkta dönüşüm ile birlikte 1. basamak sağlık hizmeti veren sağlık ocakları özelleştirilmiş olacak. Ülkenin birçok yerinde uygulanan aile hekimliği Kasım ayında İstanbul’da yürürlüğe girecek. Ayrıca şu an bütçe komisyonundan geçen kamu hastane birlikleri yasa tasarısı onaylandığında ülkedeki sağlık bakanlığına bağlı hastaneler özelleşmiş olacak. KHB ile birlikte hastane yönetimi isterse hastanenin bir bölümünü satabilecek ya da bir hastane grubuna kiralayabilecek. Daha da kötüsü isterse kar yapmayan bölümleri kapatacak. Sağlığın finansmanı artık devlet tarafından değil direk hastaların cebinden çıkacak. Bildiğiniz gibi ilaç ve tedavi giderleri kamu hastaneleri için %20 oranında özel hastaneler için %70 oranında cepten ödeniyor. AKP halka “istediğiniz hastaneye gidip muayene olabilecek beş kuruş para vermeyeceksiniz” demişti. Şimdi gelinen noktada sağlık ocakları için 2tl, kamu hastaneleri için 8tl, özel hastaneler için 15tl muayene ücreti ve bunun yanında ilaç ücretinin %20’si ödeniyor. Hastanelerde taşeronda çalışanlar yakında 657’li çalışanları aşacak. İş güvenliği kalmadı. Çalışanların birçok sosyal hakkı gasp ediliyor. Sağlıkta dönüşüm ile yönetim kademeleri hariç tüm çalışanlar sözleşmeli olacak.
Tüm bu nedenler sağlıkla ilgili. İşin eğitim ulaşım ve zamlar boyutu da var. Bunları üst üste koyunca yağmacılardan hesap sormak için birçok neden bulunuyor. Burada sağlık sisteminin çökertilmesi çok ciddi bir sorun olarak karşımızda. Tüm toplum ile birlikte mücadele edilmeli. Tüm hastanelerin satılması, insanların daha hastaneye gitmeden kendi kaderlerine terk edilmesi anlamına gelir. Bu nedenle hesap sormak için 13 Haziran’da Kartal Meydanı’nda olmamız gerekir.
Bulunduğumuz hastanelerde devam eden ve sürekliliği olan bir çalışma yürütüyoruz. 13 Haziran mitingine hazırlanırken amacımız hiç bulunmadığımız hastanelerde YCİB aktivistleri yaratabilmek idi. Bununla ilgili görüştüğümüz sağlık emekçileri oldu ve görüşmeye devam ediyoruz. Hastane ve personel servis çıkışlarında bildiri dağıtıldı. Daha çok ‘Hesap Sorma zamanı’ metni ve imza kampanyası kullanılarak bir çalışma yürütüldü. Mitingin 14 Haziran’a bırakacağı enerji ile birlikte bizim hastanelerimizde yapacaklarımız çok önemli.