Devrim Avcı
SORU: Çalıştığımız iş yerinde geçen hafta yediğimiz yemekten arkadaşlarımız zehirlendi. Hastanede gıda zehirlenmesi dediler. Bunun üzerine işverenle konuştuk ama aynı yerden yemek almaya devam ediyor ve bizler zehirlenme korkusu ile iş yerinde yemek yiyemiyoruz. Bu durumda bizim işten kaçınma hakkımız olabilir mi? Haklarımızı korumak için nasıl bir yol izlemek gerekir?
CEVAP: Öncelikle geçmiş olsun diliyorum. İş Kanunu’nun 2. maddesinin 2. fıkrasında iş yerinin tanımı yapılmıştır. Bu düzenlemeye göre, “İşverenin iş yerinde ürettiği mal veya hizmet ile nitelik yönünden bağlılığı bulunan ve aynı yönetim altında örgütlenen yerler (iş yerine bağlı yerler) ile dinlenme, çocuk emzirme, yemek, uyku, yıkanma, muayene ve bakım, beden ve meslekî eğitim ve avlu gibi diğer eklentiler ve araçlar da iş yerinden sayılır.”
Aynı düzenleme 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 11. maddesinin 2. fıkrasında da tekrarlanmıştır. Kanunun bu açık düzenlemesine göre iş yerinde bulunan yemekhane de iş yeri sayılmaktadır.
5510 sayılı Kanun’un 13. maddesi de iş kazasının tanımını, “Sigortalının iş yerinde bulunduğu sırada, b) İşveren tarafından yürütülmekte olan iş nedeniyle sigortalı kendi adına ve hesabına bağımsız çalışıyorsa yürütmekte olduğu iş nedeniyle, c) Bir işverene bağlı olarak çalışan sigortalının, görevli olarak iş yeri dışında başka bir yere gönderilmesi nedeniyle asıl işini yapmaksızın geçen zamanlarda, d) Emziren kadın sigortalının, iş mevzuatı gereğince çocuğuna süt vermek için ayrılan zamanlarda, e) Sigortalıların, işverence sağlanan bir taşıtla işin yapıldığı yere gidiş gelişi sırasında, meydana gelen ve sigortalıyı hemen veya sonradan bedenen ya da ruhen engelli hale getiren olay” olarak tanımlamaktadır.
Dolayısıyla bu maddelerin metninde de görüleceği üzere iş yerinde yemekhanede yenilen yemekten zehirlenme de iş kazası olarak değerlendirilecektir. Yargıtay, iş kazası açısından sigortalının iş yerinde bulunduğu sırada meydana gelen olayların yapılan işle ilgili olup olmamasına bir önem arz etmemektedir. Sigortalının avluda yürürken düşmesi, dinlenme saatinde ayağını kırması gibi olayları da iş kazası olarak değerlendirmektedir. Bu hususlar da iş kazası olarak tespit edilmekte ancak işverenin sorumluluğu açısından ayrı değerlendirme yapılmaktadır.
Yemekhanede yemek yendiği sırada gıda zehirlenmesi yaşanması, iş kazasıdır. Böyle bir durumla karşılaşıldığında hastaneye giderek acil servise başvuran tüm vakaların iş kazası olarak girişinin yapılması ve 3 gün içinde SGK’ye iş kazası bildirimlerinin yapılması gerekmektedir. Eğer, zehirlenip hastaneye sevk edilen işçiler açısından iş kazası tespiti yapılmamış ise bu durumda, işçiler, kuruma başvurarak iş kazasının tespitini talep edebilirler. Aksi halde tespit davası açmak yoluyla da iş kazasının tespitini yaptırabilirler.
Genel kural, iş yerinde iş sağlığı ve güvenliğinin sağlanması yükümlülüğü işverenin işçiyi gözetme borcu kapsamı içindedir. İşveren, iş yerinde işçilerin sağlık ve güvenliklerini sağlamakla yükümlüdür. Ancak, sosyal güvenlik hukuku anlamında iş kazası sayılan her olay işverenin hukuki sorumluluğuna da yol açamamaktadır. İşveren sorumluluğunun doğabilmesi için yapılan iş ile kaza arasında uygun illiyet bağının varlığını uygulamada mahkemeler ve Yargıtay aramaktadır. Dolayısıyla yemekten zehirlenme durumu iş kazası sayılsa da işverenin bu konudaki illiyet bağının gerekli tedbirleri almamasının, işçi sağlığı açısından hijyen koşullarının sağlamadığının da tespit edilmesi gerekecektir.
Yargıtay bir kararında, “İşveren, gözetme borcu gereği; çalıştırdığı işçileri, iş yerinde meydana gelen tehlikelerden korumak, onların yaşam, bedensel ve ruhsal sağlık bütünlüklerini korumak için iş yerinde teknik ve tıbbi önlemler dahil olmak üzere bilimsel ve teknolojik gelişmelerin gerekli kıldığı tüm önlemleri almak zorundadır. (Yargıtay 10. HD, 16.11.2021 Tarih, 2020/ 9056 E., 2021/14262 K.)
Yine, 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu da bu kapsamda işverene bir çok yükümlülük getirmektedir. Ancak asıl önemli olan, işverene, bir iş kazası olduktan sonra değil, o iş yerinde iş kazasının ya da meslek hastalığının meydana gelmemesi için gerekli iş sağlığı ve güvenliği önlemlerinin alınması gerektiğidir.
İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’nun “Çalışmaktan kaçınma hakkı” başlıklı 13. maddesinde, “Ciddi ve yakın tehlike ile karşı karşıya kalan çalışanlar iş sağlığı ve güvenliği kuruluna, kurulun bulunmadığı iş yerlerinde ise işverene başvurarak durumun tespit edilmesini ve gerekli tedbirlerin alınmasına karar verilmesini talep edebilir. Kurul acilen toplanarak, işveren ise derhal kararını verir ve durumu tutanakla tespit eder.
Kurul veya işverenin çalışanın talebi yönünde karar vermesi halinde çalışan, gerekli tedbirler alınıncaya kadar çalışmaktan kaçınabilir” hükmünü düzenlemektedir. Ancak, kanun maddesinin bu ilk iki fıkrası acilen önlem alınması ve karar verilmesi gereken durumlarda başvuru yapılmasını, karar alınmasını ve harekete geçilmesinin de geç kalınabileceğini öngörerek 3. fıkrasında şu düzenlemeye yer vermiştir:
“(3) Çalışanlar ciddi ve yakın tehlikenin önlenemez olduğu durumlarda birinci fıkradaki usule uymak zorunda olmaksızın iş yerini veya tehlikeli bölgeyi terk ederek belirlenen güvenli yere gider. Çalışanların bu hareketlerinden dolayı hakları kısıtlanamaz.”
Ancak uygulamada Yargıtay, çalışmaktan kaçınma hakkının kullanılabilmesi için gerekli usullerin yerine getirilmesi şartlarını aramaktadır. Bu prosedür de çalışmaktan kaçınma hakkının kullanımını işçiler açısından zorlaştırmaktadır. Zira, bu hakkını kullanmak isteyen işçiler önce ciddi ve yakın bir tehlike ile karşı karşıya kalacak, ardından iş sağlığı ve güvenliği kurulu veya işverene başvuracak ve gerekli tedbirlerin alınmasını talep edecek, işveren de işçinin başvurusunu haklı görerek, gerekli tedbirlerin alınmasına karar verecektir. Ancak bu şartların tamamının bir arada olması durumunda çalışmaktan kaçınma haklarını kullanabilecektir. İş yerinde yemekten zehirlenme ile ilgili olarak işverenin bir tedbir almaması halinde ve bu durumu ispatlayarak çalışmaktan kaçınma hakkı kullanılabilir.



