TESLİS VE ÇARMIHA GERİLME
Hristiyanlık içinde temel bir öğreti olan ve Hristiyan inanç yapısını oluşturan teslis doktrini açıklarsak; Teslis kelimesi sözlükte “üçleme” anlamında olup, Hristiyanlığın üç unsurlu (baba-oğul-kutsal ruh) ilahlık anlayışını ifade etmektedir. Teslis hakkında günümüze kadar birçok farklı yorumlar oluşmuştur. Bu konu kiliseler arasında genel olarak 2.yüzyıla kadar bir düşünce olarak kalmış ve formüle konulmamış, 2.yy den sonra yer etmiş olup, 325 yılı İznik Konsili’nde Baba ile Oğul’un inançtaki yeri ve misyonu; 381’de İstanbul da yapılan konsil de ise Kutsal Ruhun teslisteki yeri karara bağlanmıştır.
Teslis düşüncesi Hristiyanlıktan önceki bazı inançlarda da kendine yer bulmuştur. Hinduizm’de Brahma, Vişnu, Şiva, Eski Mısır’da İsis, Osiris ve Horus ayrıca Yahudi inancında da farklı biçimlerde yer almıştır. Teslis kelime veya öğretisel olarak Kitab-ı Mukaddes te mevcut değildir. 4 İncil’de ilk zamanlarda Baba, oğul ve kutsal ruh kavramı yani teslisin üç unsurundan birlikte bahsedilen sadece tek yer; Matta İncilinde; ‘’Bu nedenle gidin, bütün ulusları öğrencilerim olarak yetiştirin; onları Baba, Oğul ve Kutsal Ruh’un adıyla vaftiz edin’’ sözleridir. Dolaylı olarak ise ilk zamanlarda teslise dair işaretler vardır.
İsa’nın ‘’Tanrı’nın oğlu’’ olduğu öğretisi ve ‘’Baba’’ hitapları İncil’de sık sık kendine yer bulmuştur. Örneğin; Matta İncili ‘’Göklerden gelen bir ses, “Sevgili Oğlum budur, O’ndan hoşnudum” dedi.’’ Luka İncili ‘’Buluttan gelen bir ses, “Bu benim Oğlum‘dur, seçilmiş Olan’dır. O’nu dinleyin!” dedi. Benzer olarak da İsa İncil’de yer yer Tanrı’ya baba der. Örneğin Yuhanna İncili; Haddini aşıp Mesih’in öğretisine bağlı kalmayan hiç kimsede Tanrı yoktur. Bu öğretiye bağlı kalanda ise hem Baba, hem de Oğul vardır. Başlangıçtan beri işittiğiniz söz içinizde yaşasın. Başlangıçtan beri işittiğiniz söz içinizde yaşarsa, siz de Oğul’da ve Baba’da yaşarsınız. Matta İncilinde Yine size şunu söyleyeyim, yeryüzünde aranızdan iki kişi, dileyecekleri herhangi bir şey için anlaşırlarsa, göklerdeki Babam dileklerini yerine getirir.vb…
Yeni Ahitte Baba ve Oğul’un yanı sıra teslisin üçüncü unsuru olan Kutsal Ruh ise ; Tanrı’nın Ruhu , Tanrı Sözü, Oğulun ruhu şeklinde yazılmıştır ve Baba, Oğul ve Kutsal Ruh’un özellikleri ele alınmıştır.
- yy da ilk kilise babalarından Tertullian teslis inancında üç unsurdan bahsetmiş, bunların özünde tek ve bir, ancak kişilik olarak farklı olduğunu ve bu kişilerin her birinin Kainat ve Evrenin yaratılışında değişik görevleri olduğundan bahsetmiştir.. Ona göre ilk olan Baba’nın görevi yaratma, ikinci olan Oğul’un görevi kurtarma, ve üçüncü Kutsal Ruh’un görevi kutsamadır. Yine İrenaeus Baba oğul ve Kutsal Ruh’u Tanrı’nın farklı görünümleri olarak yorumlamıştır. Hristiyanların teslis hakkında önemli otoritelerinden biri olan 3.yy de yaşamış İskenderiye piskoposu Athanasios un çıkardığı yasaları özetlersek; ‘’Tanrı bir Üçlü Birliktir, kutsal ve eksiksizdir, ve Tanrı; Baba, Oğul ve Kutsal Ruh ile birlikte Tanrı olduğunu açığa vurmaktadır. Özünün tam, eksiksiz olması ile öyle ki onun doğasında kendi özünden olmayan hiçbir yabancı şey bulunamaz. Biri yaratıcı diğeri yaratılmış olan iki farklı özden bir araya gelmemiştir, ancak tümüyle yaratıcı olan tek bir öze sahip olduğu anlamı çıkar. ‘’Athanasios, Tanrı’nın hiyerarşik olarak üçlemede en üst düzeyde olduğu fikrini bütünüyle reddetmiştir. Buna göre, Oğul Baba’dan ilahi açıdan daha önemsiz ya da alt kademede değildir. Tıpkı bunun gibi Kutsal Ruh için de Oğul’dan daha az ya da daha alt mertebe olduğunu söylemek mümkün değildir. Her biri aynı öze sahip olduğu için, hepsi birbiriyle eşit, ebedi bir doğaya sahiptir. Öyle ki bunun anlamı her birinin aynı öz olması nedeniyle, her birinin varlığı birbirine bağlıdır ve özünde bir olan bu üçlü birlikteliğin kendisi Tanrı’dır. Athanasios’a göre, Oğul’un aslında Tanrı’nın özünün bir devamı olduğu anlatılır. Bundan dolayı Oğul’un yaratılmış bir varlık olarak sınıflandırılması mümkün değildir. Oğul aynı öze sahip olmasından dolayı ezelden beri zaten her zaman Baba gibi olmuştur. Baba ve Oğul tek bir varlıktır. Tanrı hem baba hem oğul hem de kutsal ruhtur. Ne baba ne oğul ne de kutsal ruh başkasınca yaratılmamıştır. Üçü de sınırsız güce sahiptir. Üçünün de gücü her şeye yeter. Aslında üçü tek Tanrı da birleşir. Yine 3. Yy da yaşamış Arius a göre de Tanrı yaratan olmasından dolayı kelam olan Oğul kainatın yaratılışı için bir araç olarak ihtiyaç duymamıştır. Tanrı öncelikle evreni ve daha sonra Oğul u yaratarak dünyayı kurtarmak için oğlunun gelişinin önünü açmıştır. Yani farklı kişiliklerdir. Birinci İznik Konsili (325) bu tartışmalarla geçmiştir. Kutsal Ruh un teslise kesin girişi de Birinci İstanbul Konsili’nde (381) açıklanan ‘’Kutsal Ruh’a da inanıyoruz. Rab olan, yaşam veren, Baba’dan çıkıp gelen, Baba ve Oğul ile birlikte tapınıp yüceltilen, peygamberlerin ağzından konuşan O’dur’’ yazısıyla olmuştur. Son haline kavuşan ‘’Teslis Doktrini’’ geçerliliğini şuanda da devam ettirmektedir. Hristiyanlık “üçte bir, birde üç” ilah sistemini sürekli olarak korumuştur. Hristiyanlığın oluşturduğu bu doktrine göre Tanrı birdir ve İsa’nın babasıdır. Yani Tanrı’da babalık niteliği vardır. Tanrı bir baba olduğundan, bu oğulda Tanrı’dır. Tanrı gönderdiği ruh ile Meryem gebe kalmıştır . Bu ruhta tanrısal ruhtur ve “Ruhu’l-Kudüs” denir. Bu yüzden, Ruh da Tanrı’dır.
Bu duruma eleştirel olarak bakarsak her yönden mantıksal tutarsızlık içerir. İsa aynı anda hem yaratan hem yaratılandır. Bir varlık ya yaratan ya da yaratılandır. İki durum aynı anda olamaz. Aynı anda Hz. İsa hem insandır hem de Tanrı’dır. Bu bir paradokstur. Bu düşünceye göre bir insan hem ölümlü hem ölümsüzdür. İsa Tanrı olarak Tanrı’ya dua edip, yiyip içer, şeytan onu kendine çekmeye çalışır ve İsa her kötülükten Tanrı’ya sığınırım diye kendi kendine mi sığınır? İsa dövülüp işkence çekip çarmıha gerilir ama aynı zamanda tüm gücün sahibi olan yenilmez Tanrı’dır? Tanrı nasıl başka formda İsa olarak Dünya’ya gelir, uyur, acı çeker ve çarmıha gerilir? Evrende ki her şey zaten mucizevi iken Hz. İsa’nın mucizeleri mi onu Tanrı’ yapar? O zaman tüm evren Tanrı’dır. Tanrı kendisini mi Cennete Cehenneme koyup yargılar? İsa hem ezelidir hem sonradan yaratılmıştır, hem bilgilidir hem bilgisizdir, hem güçlü hem acizdir vb… Bu durum içinden çıkılmaz son derece saçma bir durumdur.
Kuran ‘da bu durum Yüce Allah tarafından şiddetle reddedilmiştir. Maide Suresi 72. ve 73. Ayette “Allah, Meryem oğlu Mesih’tir” diyenler, kâfir olmuşlardır. Oysa Mesih şöyle demişti: “Ey İsrail oğulları, benim ve sizin Rabbiniz[*] olan Allah’a kul olun. Kim Allah’a ortak oluşturursa Allah ona cenneti yasak (haram) eder. Onun gideceği yer cehennemdir. Yanlış yapanın yardımcısı olmaz.” ”Allah üçün üçüncüsüdür” diyenler gerçekten kâfir olmuşlardır. Hâlbuki bir tek ilah dışında ilah yoktur. Böyle demeyi bırakmazlarsa bu kâfirleri acıklı bir azap saracaktır. vahyolunmuştur. Yine İhlas Suresi’nde De ki: O, Allah’tır; Ahad’dır, tektir Allah’tır; Samed’dir/tüm ihtiyaçların, niyetlerin, övgülerin, yakarışların yöneldiği tek kuvvettir! Ne doğurmuştur O, ne doğurulmuştur! Hiç kimse O’nun dengi ve benzeri olmamıştır, olamaz! Allah ile insan arasına kimse giremez. İsra Suresi 2. Ayette
Musa’ya o Kitabı verdik ve onu İsrailoğullarına yol gösterici kıldık. Ey İsrailoğulları! Bu, benimle kendi aranıza bir vekil koymayasınız, diyedir. Maide 116 ve 117 de Bir gün Allah, şöyle diyecektir: “Meryem oğlu İsa! İnsanlara’ Beni ve anamı Allah ile aranıza iki tanrı olarak koyun?’ diyen sen misin?” İsa diyecek ki “Ben sana içten boyun eğerim. Benim doğru olmayanı söylemem olacak şey değildir. Eğer söylediysem, zaten bilirsin. Sen, benim içimdekini bilirsin ama ben senin içindekini bilmem. Bütün gaybı (her şeyin içyüzünü) bilen sadece sensin. Bana ne emrettiysen onlara onu söyledim. “Benim Rabbim ve sizin de Rabbiniz olan Allah’a kul olun” dedim. Aralarında bulunduğum sürece onlara şahittim. Beni vefat ettirdikten sonra onlar, sadece senin gözlemin altındaydılar. Her şeye şahit olan sensin. İncili kendi içerisinde de bu söylemi doğrulayan birçok yazı vardır. Dolayısıyla İncil’in içindeki çelişkiler çok fazladır. Teslis düşüncesi İncil’e kademeli olarak girmiştir. İsa nebinin bu durumu Hristiyanlarca kutsallaştırma yarışı içerisinde kendi peygamberlerini başkasından üstün tutma, putlaştırma ve Tanrısallaştırma çalışmasıdır.
Çarmıha gerilme durumunu incelersek İncil deki yazılarda İsa’nın ölümü benzer işlenir, Son bölümlerde ; Sonra valinin askerleri İsa’yı vali konağına götürüp bütün taburu başına topladılar. O’nu soyup üzerine kırmızı bir kaftan geçirdiler. Dikenlerden bir taç örüp başına koydular, sağ eline de bir kamış tutturdular. Önünde diz çöküp, “Selam, ey Yahudiler’in Kralı!” diyerek O’nunla alay ettiler. Üzerine tükürdüler, kamışı alıp başına vurdular. O’nunla böyle alay ettikten sonra kaftanı üzerinden çıkarıp kendi giysilerini giydirdiler ve çarmıha germeye götürdüler. İsa’yla birlikte, biri sağında öbürü solunda olmak üzere iki haydut da çarmıha gerildi. Oradan geçenler başlarını sallayıp İsa’ya sövüyor, “Hani sen tapınağı yıkıp üç günde yeniden kuracaktın? Haydi, kurtar kendini! Tanrı’nın Oğlu’ysan çarmıhtan in!” diyorlardı. Öğleyin on ikiden üçe kadar bütün ülkenin üzerine karanlık çöktü. Saat üçe doğru İsa yüksek sesle, “Eli, Eli, lema şevaktani?” yani, “Tanrım, Tanrım, beni neden terk ettin?” diye bağırdı. Orada duranlardan bazıları bunu işitince, “Bu adam İlyas’ı çağırıyor” dediler. İçlerinden biri hemen koşup bir sünger getirdi, ekşi şaraba batırıp bir kamışın ucuna takarak İsa’ya içirdi. Öbürleri ise, “Dur bakalım, İlyas gelip O’nu kurtaracak mı?” dediler. İsa, yüksek sesle bir kez daha bağırdı ve ruhunu teslim etti
Kuran da ise bu durum Nisa Suresi 157. ve 158. ayette açıklanır. Bir de Meryem oğlu İsa Mesih’i; yani Allah’ın Elçisini “Biz öldürdük” demeleri vardır. Onu ne öldürdüler ne de astılar ama böyle bir şüpheye düşürüldüler. Anlaşmazlığa düştükleri bu şeyde tam bir şüphe içindedirler. Bu konuda bilgileri sadece varsayıma uymaktan ibarettir. Onu kesin olarak öldürmediler. Hayır! Allah, onu kendine yükseltmiştir. Allah güçlüdür, doğru kararlar verir’’ Ayetinden anlaşıldığı gibi Hz İsa nın benzeri bir kişi öldürülmüştür. Hz İsa nın katledilmediği ama bahsedildiği gibi de ölümsüz olmadığı normal bir şekilde ölmüş olduğu da Maide Suresi 117. Ayette geçen ‘’Beni vefat ettirdikten sonra onlar, sadece senin gözlemin altındaydılar. Her şeye şahit olan sensin.’’ Hz. İsa nın konuşmasıyla kesindir. Yine İncillerde İsa’nın öldükten 3 gün sonra dirildiğine ve birçok insana görüldükten sonra, 40. günde havarilere görünüp, göğe, Tanrı’nın yanına yükseldiğine kıyamete yakın ise tekrar geri döneceğine inanılır. Kuran a göre ölen herhangi bir varlık, nebi bile olsa tekrar dünyaya geri dönüp yaşayamaz. Bu beklentinin önü Enbiya Suresi 8. ayette ‘’Onları yemek yemeyen bedenler yapmadık; ölümsüz de değillerdi.’’ kapatılmıştır. Dolayısıyla Hz. İsa İncil öğretisindeki gibi ölümsüz olup geri dönmeyecektir