Kalû Bela Sosyal Kontratı:
Ayetlerden anlaşıldığı gibi Mebde zamanında yapılmış insanlık sosyal kontratı iki temel madde üzerine yapılmıştır: Tek tanrının egemenlik (Rububiyet) hakkını tanımak ve sınıfsız tek toplum düzenine bağlı kalma sorumluluğunu taşımak ki bu, nas/halk olmanın hakkıdır. Hak dinin kaynağı ilk yaratılış geleneğinde, herkes doğrudan tanrıdan yaşayan ve mana edinen, eşit, özgür yaşayan kardeşlerdi. İlk oluşumda Allah ile yapılmış bu kontratla başlatılmış sosyal oluşum, sınıfsız tek toplum/ilk komün şeklinde tekamül bulmuş hakikattir.
İlk sınıfsız toplumda şu özellikler bulunurdu:
“Rabbim Kıst’ı emretmiştir de.” (7/29)
1- Güzel ahlak ve kardeşlik
Bu sınıfsız yüksek toplumun faziletli toplumdaşlarında benlik ruhu yoktu. Biz ruhu hâkimdi, her birey topluma karşı pek dürüst ve fedakârdı. İnsan sevgisi yüksek derecede mevcut olup, bütün insanlar kardeşti, ruy-u zemin vatan idi, büyüklere karşı saygı, küçüklere karşı sevgi en yüksek seviyede idi. Doğrusu insan değeri her şeyden üstün olup, bireyle toplum, azınlıkla çoğunluk eşit idi ve kardeşlik hukuku esas alınırdı. İlk komün, iyi bireylerden müteşekkil temiz toplum idi.
2- Eşitlik ve Adalet
İlk sınıfsız toplumda herkes (kadın, erkek, çocuk, ihtiyar, siyah, beyaz hangi kabileden olursa olsun fark etmez) herkesle eşitti. Her şey de herkesindi. Hakeza sorumluluk da her bireye ait idi. Sınıfsız tek toplumda eşitlik düşüncesi gereği hukuk prensipleri de adaletle işlendiği için kısas şeklindeydi. Çünkü her birey diğer bireye eşit değerdedir. Kabileler arasında da aynı prensipler geçerliydi, herkes için geçerli olan adil prensipler ve eşit hukuk idi. Hemen hemen hiç suçun işlenmediği ilk insan (Adem) toplumunda hukuk inancı ve hukuk üstünlüğü vardı.
3- Başsız Cumhuriyet
Bu özgür irade düzeninde, hiçbir kimse diğer bir kimsenin emrinde, güdümünde değildi ve başı-başkanı da yoktu. Herkes yüce Rabbe bağlı olup, yalnız O’ndan yardım diler ve yalnız O’na kulluk ederdi. Cumhuriyetle yönetilirlerdi. Yani topluca müşavere edilir ve topluca kararlar alınırdı, ancak ihtiyaç olduğu vakit geçici bir baş edinirlerdi, ihtiyaç bitince baş da kendiliğinden giderdi. İhtiyarlar yasa yapar, adalet heyeti denetleme yapardı. Kadın da eğitimi yönetirdi, aynı zamanda soy kadınla yürürdü.
4- Bol bereket
Gökten bereket yağardı, yerde süt-bal akardı, Allah’ın Rahman sıfatıyla tecelli ederek verdiği bol rahmet ve tabiatın Allah’ın izniyle cömertçe davranması, her şeyin fazlasıyla var olmasının yanı sıra komünal/kıst düzeninde yaşayan ilk insan toplumunda herkes gücü kadar çalışır ve ihtiyacı kadar da alırdı. İşte iyi insanlardan oluşmuş sınıfsız tek toplumda “bu benim, bu senin” gibi kişilikçi mülkiyet (gizli şirk) bilinmediği için bu kardeş insanlık cumhuriyetinde insanlar huzur ve barış içinde yaşadılar.
5- Adn Bahçeleri
“Muhakkak ki, biz insanları fıtratta iyi düzene bağlı en güzel durumda yarattık. Ey Adem, eşinle birlikte (kadınlar ve erkekler hepiniz) cennetin içinde istediğiniz yerde gezin, bol bol verilmiş nimetten istediğiniz kadar yiyin, için.” (95/4, 2/35)
İlk insanın Adn Yurdu cennetine gelince: Adem/İlk insan türü, temiz ahlaka sahip olduğu gibi ‘Kıst’ düzene sahip idi. İnsanlığın altın çağını (din gününü) yaşayan başsız (hür) insanlık cumhuriyeti, toplumdaşları kutsal ilmin mucize teknolojisi ile üstün harikalar yaratarak güneş ülkesinin süt, bal, (sembolü zeytin, incir) akan diyar/Mezopotamya’da, Adn bahçelerinde gerçek yaşam, cennet hayatını yaşadılar.
6- Doğal Düşünüş, Canlı Evren ve Mana
İlk sınıfsız toplum, insanı aklı ve gönlü birleştirici doğal düşünüş yöntemiyle (Fıtri mantıkla) düşünürdü. Ve bu doğal düşünüş gereği evreni canlı olarak görürdü. Onlara göre evrenin iki boyutu vardı: Maddi olan, ruhsal olan veya bilinen dünya ve bilinmeyen dünya…
7- Mana
Anlamı Hestisade, çalılık ruhu/ağaçlıkta Hz. Musa’ya konuşan en üstün ruh, elihime demektir. İlk insanın canlı evren dünya görüşüne göre madde ve ruhtan farklı üçüncü bir varlık olan ‘Mana’ öyle bir yaratıcı ruhtur ki, yedi günde yedi kat (yol) göğü ve onlar kadar da yer ve ikisi arasında olanları, suyu, havayı dolayısıyla bütün canlıyı yarattı ve dağılış tecellisiyle de onları yaşatmakta, idare etmekte ve evreni genişletmektedir. Evrenin içinde olduğu halde madde ve ruh dışında olan salt varlık, yaratıcı kudret Tanrıdır. İşte bu tek Tanrı insanı kendine yardımcı, dost diye yarattı. Sözleşmeyi yapıp toplumu oluşturdu. İşte hem yarar ve hem de zarar verebilen bu zat-ı Mana’dan yararlanarak Mana edinmekle ondan yaşamak ve sözleşmeyle halk/toplum olma şerefine erdikleri için bu nimete şükretmek amacıyla ilk sınıfsız toplum insanı, sabah-akşam, şiir, müzik ve sema üçlüsüyle zikir ederek Tanrıya ibadet ederlerdi.