İhvan, bir asra yakın geçmişiyle ideolojik/siyasi bir örgüttür. Siyasi bir örgüt için bu, uzun bir süredir ve İhvan bu süre zarfında birçok testten geçmiş olmalıdır.
İhvan’ın son otuz beş yılına -yaşım itibariyle- şahit oldum. Bazı kritik durumlarda nasıl bir tepki verdiğini biliyorum. Sedat, Camp David’i imzalayıp “Arap ve İslam davasına ihanet ettiğinde” İhvan için, “Şimdi değilse ne zaman?” durumu ortaya çıkmış; ancak İhvan, Ke enlem yekûn/sanki yokmuş gibi davranmıştı. Yine, Filistin’deki karşılığı olan Hamas’ı yok etmek için İsrail’in düzenlediği her saldırıya karşı İhvan, “sanki yokmuş gibi” davranmıştı. Yine hatırlanacağı gibi, Mavi Marmara olayından önce, Gazze kuşatmasını kırmak için karadan bir konvoy düzenlenmiş; konvoy, Mısır polisiyle taşlı sopalı bir çatışma içine girmişti. Yani Mübarek, Gazze kuşatmasının kırılmasına izin vermemişti. İhvan, “şimdi harekete geçmeyecekte ne zaman harekete geçecekti?” Ancak İhvan yine, yokmuş gibi davrandı.
Mısır halkı, otuz yıllık Hüsnü Mübarek iktidarından nefret ediyordu. Mübarek ise yerine oğlunu geçirmek için A.B.D.’yi ikna etmeye çalışıyordu. İçten içe biriken öfke Tahrir’de patladı. Sanırım ilk kıvılcım Mısır dışından çakılmıştı. Bu süreçte İhvan halkı peşine takacağına o, halkın peşine takıldı, elini taşın altına koymadı. Sanki halkın öfkesinden bir iktidar çıkarmayı hesaplıyordu. Seçimlerde ilk adayı veto edilmiş, konsey kimin patron olduğunu göstermişti; ancak İhvan buna itiraz etmedi. Kural koymaya kalkmamış, oyunu kuralına göre oynamayı seçmişti.
İhvan seçimleri kazandı. Mursi hükümet olmuş; ancak iktidar olamamıştı. Asker vesayeti açıktı. Mursi, Mısır siyasetinin temel parametrelerini sorun yapmadı. Mektup yazdı ve İsrail Cumhurbaşkanı’na “ Değerli ve Aziz dostum” diye hitap etti. Camp David’e bağlı kalacağını gösterdi. Mübarek’in cesaret edemediği şey Mursi zamanında gerçekleşti. Gazze’ye açılan tüneller lağım suyuyla dolduruldu. Kuşkusuz bunlar Mursi’nin yapmak istediği şeyler değildi. Davul Mursi’nin boynunda; ancak tokmak ordunun elindeydi.
Bilindiği gibi Mursi kısa sürede devrildi. İhvan’ın direnmesi beklenmiyordu. Kaldı ki darbeciler seçim vaat ediyordu; ancak İhvan, çoktan yapması gerekeni şimdi yaptı ve direnme kararı aldı. Bu kararda Türkiye’nin, daha açık ifadeyle Tayyip Erdoğan’ın telkinlerinin etkili olduğunu sanıyorum.
İhvan ilk defa dik durmuştur. Direniş bir blöf gibi görünmemektedir. İhvan gerçek bir devrim yolundadır. Devrim, paradigma değişikliği demektir. Bedeli çok ağardır. Entrikalarla, ihanetlerle, komplolarla denenecektir. Mısır’da devrim, A.B.D.’ye rağmen iktidar demektir. Mısır’da devrim, Arap âleminde emperyalizmin sonu demektir. A.B.D. ikinci bir devrimi kaldıramaz, her türlü yola başvuracaktır.
İhvan uzun ince bir yoldadır. Mısır’ı dönüştürmek için mi, yoksa oyuncağını geri istemek için mi mücadele ettiğini gösterecektir. Halkına güvenen, Allah’a dayanan bir İhvan’la mı; yoksa “Kavgaya gireyim, nasıl olsa büyükler bizi ayırır.” hesabı içinde olan bir İhvan’la mı karşı karşıyayız, yakında ortaya çıkacaktır.
Hayallerim beni heyecanlandırıyor; ancak aklımın şu baskın telkininden bir türlü kurtulamıyorum:
İhvan devrim yapamaz!