Bugün 3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü günü. Gazeteciler dünyanın birçok yerinde 3 Mayıs’ı ifade özgürlüğünün kısıtlandığı ve iktidarlar tarafın politik baskı altına alınmak istendiği günlerde karşılıyor. Washington merkezli düşünce kuruluşu Freedom House (Özgürlük Evi), 2014 yılı basın özgürlüğü raporunda ise gazetecilerin yaşadığı ‘iafede özgürlüğü’ sorunlarını gözler önüne seriyor. Freedom House 2014’ün tüm dünyada gazetecilik için son on yıldaki en kötü yıl olduğunu söylüyor ve Türkiye’yi son beş yılda basın özgürlüğü en çok gerileyen ülkeler arasında gösteriyor. Türkiye ve dünyada basın emekçileri için kötü bir yıl geride kalırken, Hrant Dink Vakfı tarafından “Tehlikeli Söylem/Nefret Söylemi & Medyada Çoğulculuk” paneline katılan Avrupa Üniversite Enstitüsüne bağlı European University Institute) Medyada Çoğulculuk ve Medya Özgürlüğü Merkezinden Dr. Elda Brogi ile konuştuk. Brogi ‘Basın ve ifade özgürlüğünün daha az olduğu ülkelerde gazetecilere yönelik baskı da artıyor.’ diyor.
Türkiye yapılan araştırmalar da ortaya koyuyor ki basın özgürlüğünün çok sınırlı olduğu ülkelerin başında geliyor. Birkaç örnek vermek gerekirse çoğu zaman iktidar tarafından kimi zaman ülkenin Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından hedef gösteriliyor ‘Batsın sizin gazeteciliğiniz’ diyerek itham ediliyor. Buna benzer örneklerin yaşandığı ülkeler var mı? Varsa nasıl bir mücadele hattı izleniyor?
Elbette ne yazık ki bu tarz olaylar yaşanı-yor. Gazetecilere yönelik politik baskı her zaman vardı ancak şimdilerde ise bu baskı iktidar tarafından arttırılıyor. Örneğin Rusya’daki durum daha da endişe verir hale geldi. Avrupa’da da gazetelerin iktidar tarafından hedef gösterildiği , gazetecilerin de yazdıklarından ötürü hedef gösterildiği ben-zer durumlar yaşanıyor. Muhtemelen tehdit seviyesi ülkedeki demokrasi seviyesine göre değişiyor. Basın ve ifade özgürlüğünün daha az olduğu ülkelerde gazetecilere yönelik baskı da artıyor. Örneğin Rusya ve Türkiye gibi basın ve ifade özgürlüğünün daha sınırlı olduğu ülkelerde.
Avrupa’daki durumu daha ayrıntılı işlersek, basın ve ifade özgürlüğünde nasıl bir durum söz konusu?
Elbette Avrupa’daki durum diğer ülkelere bakınca daha iyi. Ancak son 10 yıldır kötüye gidiyor. Durumun çok parlak olduğunu söyleyemem bir çok kez basına müdahale gerçekleşiyor. İfade özgürlüğü sanki bir meydan okuma, sisteme bir karşı çıkış olarak algılanıyor. Ama başka bir açıdan bakarsak son zamanlarda Fransa’da yaşanan Charli Hebdo saldırısı. Yaşananlar çok korkunçtu ve bu yaşananlar Fransız halkının ifade özgürlüğüne bir saldırıdır.
Türkiye’de çoğu zaman sosyal medyaya olan sansür uygulandı hatta 1 günde ka-patıldığına tanıklık ettik. Avrupa’dan bakıldığından bu yaşanları nasıl değerlendirmek gerekiyor?
Avrupa’da da politik baskılar ve sansür yaşanıyor. Ama dürüst olmak gerekirse Türkiye’deki basın özgürlüğünü göz önünde bulundurduğumuz zaman iyi bir tablo çıkmıyor. Bazen bir internette bilgiye bile ulaşılamıyor, sansür uygulanıyor bilginin dolaşımı engelleniyor. Bazı konuların gazetecileri yazmasının yasak olması durumu Avrupa’da da var. Ancak gazetecilerin yaşadığı korku daha çok hissediliyor. Örneğin Gezi Parkı eylemleri yaşandığı zaman Fransa’da gazeteciler için bir seminer düzenlemiştik. Orada Türkiye’den gelen birkaç çift vardı. Türkiye’deki basın özgürlüğü ve sansürden bahsetti. Biz birşeyler yaşandığını ancak bir çok bilgiye ulaşmakta zorluk çektiklerini biliyorduk. Ve sonrasında penguen eylemlerine tanıklık ettik.
Tüm bunlara bakınca büyük bir sorun yaşandığını görebiliyoruz.
Bağımsız ve özgür basının desteklenmesi amacıyla 1993 yılından bu yana 3 Mayıs, Birleşmiş Milletler tarafından Dünya Basın Özgürlüğü Günü olarak kutlanıyor. Bu sene nasıl bir tabloyla karşılıyoruz 3 Mayıs’ı’?
3 Mayıs’ta yaşanan tabloyu değerlendirmek için öncelikli olarak gazetecilerin yaşadığı sorunlara bir bakmak gerekiyor. Bunun için de ilk olarak gazetecilerin yaşam şartlarını göz önünde bulundurmalıyız. Profesyonel bir gazeteci olmak yani mesleğini profesyonel bir gazeteci olarak sürdürmek oldukça zor bir iş. Çünkü gazetecilerin aldıkları ücretler giderek düşüyor ve ben şunu dürüstçe söyleyebilirim ki Avrupa genelinde yapılan araştırmalarda da bu ortaya çıkıyor yani gazetecilere iyi bir maaş ödenmiyor. Bu durumun sadece Avrupa’yla sınırlı kaldığını da düşünmüyorum. Ve elbette gazetecilerin başlıca maruz kaldığı sorunların başında iktidar tarafından uygulanan baskı geliyor. Gazeteciler tarafsız olma ve güvenli haber yapmanın yollarını arıyorlar. Gazeteciler çalışma koşulları düzelmediği ve iktidar tarafından baskıya maruz kaldıkları için çoğu zaman belli standatları yakalayamıyorlar. Yani toparlamak gerekirse gazetecilerin bağımsız ve özgür haber yapma olanaklarının sağlanması ve elbette çalışma koşullarının düzeltilmesi gerekmektedir.(Evrensel)