Ancak Antalya’daki yerel mahkeme, iki ayrı yerde “Siyasi Partiler Yasası’na muhalefet ettiği” iddiası ile dava açarak, Acar’a 9 ay hapis cezası verdi. Yargıtay da delil olarak kimsenin halen göremediği kasetler gösterilen dosyayı, 11 yılın ardından onadı.
Hakkari’de ikamet eden işletmeci Ömer Acar, 2002 yılında DEHAP’tan Antalya 7’nci sıra milletvekili adayı olarak gösterildi. Ancak Acar seçilmesinin düşük bir ihtimal olduğunu düşünerek, Antalya’ya hiç gitmediği halde Antalya’da iki ayrı yerde “Siyasi Partiler Yasası’na muhalefet”ten hakkında dava açıldı. 11 yıl süren yargı sürecinde kendisinin suçlandığı ve mahkemenin delil olarak kabul ettiği 2 kaset kaydının hiç olmadığını, çünkü ömründe Antalya’ya gitmediğini belirten Acar, sadece siyasi görüşünden dolayı her seferinde gözaltına alınıp tutuklandığını söyledi.
‘Yargı sistemi çok çirkinleşmiş’
Durum karşısında şaşkınlığını gizleyemeyen Acar, “Yargı sistemi o kadar çirkinleşmiş ki, yaşananlara akıl erdirmek imkansız. Ben 2002 yılında Demokratik Halk Partisi’nden (DEHAP) 7’nci sıra milletvekili adayı idim. Siyasi Partiler Yasası gereği her yerde aday göstermek zorundaydık. Ben de evraklarımı posta yolu ile Antalya’ya yolladım. Seçilemeyeceğimi bildiğimden Antalya’ya hiç gitmedim. Aradan bir süre geçtikten sonra polisler gelip benim tutuklama kararını bildirdiler. Savcılığa götürülünce Antalya’ya hiç gitmediğimi ve bu yüzden neden suçlandığımı anlamadığımı belirttim. Savcı da beni delil yetersizliğinden serbest bıraktı. Aradan 2 yıl geçtikten sonra bana Siyasi Partiler Yasası’na muhalefetten 9 ay ceza geldi. Ben de avukatım aracılığıyla davayı temyize götürdüm” dedi.
11 yıl sonra Yargıtay cezasını onadı
Aradan geçen 11 yılın ardından geçen ay cezasının onandığını söyleyen Acar, “Geçtiğimiz ay bana bir ihbarname geldi. 2002 yılında yargılandığım davadan 9 ay cezamın Yargıtay tarafından onandığı belirtiliyordu. Ben de denetimli serbestlikten yararlanmak için Van’ın Gevaş ilçesindeki yarı açık cezaevine başvurdum. Başvurumun ardından iki kaset kaydında Antalya’da yaptığım propaganda yaptığım iddiası ile cezamın olduğunu söyleyerek, beni tutukladılar” dedi. Tutuklanmasına sebep gösterilen delillerin kendisine dahi “gizlilik kararı var” denilerek gösterilmediğini ifade eden Acar, “Benim davama konu olan iki kaset olduğunu ve bu kasetlerin birinde parti açılışı birinde de propaganda yaptığım söylenerek suçlandım ve tutuklandım. Oysa ben Antalya’yı televizyonda bile görmemişim. Daha önce yattığım bir cezamın bu cezaya mahsup sayılması sonucu Gevaş’ta bir ay yattıktan sonra serbest bırakıldım” dedi.
‘Artık yargı sistemine güvenmiyorum’
Yerel mahkeme tarafından verilen cezaya konu olan 2 kasetin görülmeden Yargıtay’ın nasıl olur da kararı onadığını anlayamadığını dile getiren Acar, “Hadi diyelim savcılık böyle bir karar verdi. Yargıtay bu dosyayı ve Antalya’ya gitmediğimi belirtmeme rağmen olduğu söylenen ve kimsenin görmediği iki kaseti soruşturup incelemeden nasıl böyle bir karar verdi? Anlayamıyorum” diye konuştu.
‘Adım atsam suç’
Halen BDP’de üyeliğinin devam ettiğini, ancak böyle bir yargı sistemi ile yönetilen bir ülkede artık kesinlikle milletvekili adayı olmayacağını ve hiç gitmediği Antalya’nın ismini dahi duyduğunda tiksindiğini dile getiren Acar, “Ben bütün baskılara rağmen siyasi görüşüme uygun olduğunu düşündüğüm bir partide üyeyim. Sırf siyasi görüşümden dolayı işlettiğim tesiste sürekli baskı gördüm. Buralarda ne zaman bir olay olsa gelip beni ve oğlumu alıyorlar. Bu durum Kemal Sunal’ın filmindeki ‘Mazlumu getirin’ hikayesine benzedi. Buralarda yaşanan olaylardan dolayı bir seferinde hiç alakamız olmadığı halde oğlumla beraber 9 ay ceza evinde kaldım. Ayrıca bırakıldıktan 40 gün sonra Çukurca yolu üzerinde yaşanan bir çatışmadan dolayı yeniden oğlum ile birlikte günlerce gözaltında kaldım ve bundan dolayı 3 yıl 6 aylık bir ceza aldım. Bu cezam Yargıtay kararını bekliyor” dedi.
‘Benim tek derdim geçinmek’
Elindeki bütün sermayesini kurduğu iş yerine harcadığını ve çalışan personelin 10’dan 3’e düştüğünü ifade eden Acar, “Yaşananlardan bıktım artık. Yapmadığım propagandadan tutuklanıyorum. Başka yerlerde yaşanan çatışmalardan sorumlu tutuluyorum. Ben sadece esnaflığımı yaparak geçinmeye çalışıyorum. İstediğim halkımız gelip bu dere boylarında dinlensin, biraz rahatlasın diye bu iş yerini açtım, ama maalesef nefes aldırmıyorlar. Yargının tepesinden tutun da en alta kadar güven vermiyor artık” dedi.
(Diha)