Demokrat Parti (DP) Rize Milletvekili Mesut Yılmaz, halkın kendisine tepeden bakan karizmatik lider tipinden yorulduğunu söyledi.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun temsil ettiği sakin, mütevazı ama kararlı, devlete saygılı, dürüst imajın vatandaşın arasında uygun olacağını belirten Yılmaz, “Bu yeni imaj halkın beklentileri ile örtüştü ve CHP’ye önemli hareketlilik sağlayabilir.” dedi. Üç aylık bir arada sonra seçim bölgesi Rize’ye gelerek Sahil Camiinde Cuma namazı kılan Yılmaz, daha sonra sokaktaki esnafla selamlaşarak sorunlarını dinledi. Daha sonra Rize Gazeteciler Derneğini ziyaret eden Yılmaz, burada gazetecilerin sorularını cevapladı.
2011 genel seçimlerinde AKP, CHP ve MHP’nin üçlü bir yarış içinde olacağını söyleyen Yılmaz, “Ama biz bu yarışı DP’nin de katılımıyla dörtlü yarış haline getireceğiz. Bana göre bu yarışta AK Parti tek başına iktidar olamayacaktır.” dedi.Türkiye’nin bir iktidar değişikliğin arifesinde olduğunu söyleyen Yılmaz, “AK Parti şu an itibariyle birinci parti konumunda olabilir. Ama iktidar çoğunluğunu elde edemez. Dolayısıyla iktidarı kaybeder. Çünkü diğer partilere karşı izlediği uzlaşmaz görüntü, başka bir parti ile hükümet ortaklığı kurmasına engel. Kaldı ki diğer partilerin AK Parti’ye yönelttiği suçlamalar böyle bir işbirliğinin mümkün olmadığını gösteriyor. Böyle bir seçimde en muhtemel sonuç CHP-MHP ortaklığıdır. Dörtlü bir seçimde çok daha farklı sonuçlar ortaya çıkabilir. Ama ben AK Parti’nin hiçbir şekilde tek başına iktidarını görmüyorum.” diye konuştu.CHP genel başkanlığına seçilen Kemal Kılıçdaroğlu ile ilgili soruyu yanıtlayan Yılmaz, ”Halkın önce kendisi ile bütünleşmiş, ama sonra tepeden bakan karizmatik lider tipinden artık yorulduğunu düşünüyorum. Kılıçdaroğlu’nun temsil ettiği sakin, mütevazı ama kararlı, devlete saygılı, dürüst imajın vatandaşın arasında uygun olacağını düşünüyorum. Bu yeni imaj halkın beklentileri ile örtüştü ve CHP’ye önemli hareketlilik sağlayabilir.” ifadelerini kullandı.
Yılmaz, dış politika’da Türkiye lehine bir sonuç çıkmadığını iddia ederek, ”İçeride duygusal olarak hükümete bir destek belki oldu, ama kısa vadede bile bir netice alınamadı. Türkiye maalesef İran ile ilgili atom krizinin sona ermesi için aylarca yaptığı görüşmelerden bir sonuç alamadı. Bu nedenle yeniden bir durum değerlendirmesi yapılması gerektiğini düşünüyorum” dedi.Türkiye’nin daha demokratik, refah seviyesi yüksek, gelişmiş ve zengin bir ülke olması yolunda batı ile ilişkilerini aksatmadan devam ettirmesi gerektiğine vurgu yapan Yılmaz, şöyle dedi; “Bunun alternatifi olarak Ortadoğu ülkeleri ile yapılan birliği görmek, Türkiye’yi geriye götürmektir. Bu hükümet yönetiminde böyle bir tehlikeyi uzun zamandır dile getiriyorum. Bu meseleye ideolojik açıdan bakılmamalı. İran gibi İsrail’i ortadan kaldırılması gerektiğini dile getiren bir ülkenin atom silahına sahip olması, Türkiye ve bölge barışı için büyük bir tehlikedir. Aslında İsrail’in de atom silahına sahip olması tehlikeli bir durumdur. Maalesef bugünkü İsrail yönetimi de uzlaşılabilir, makul yönetimin çok uzağındadır. İzlenen politika Türkiye’nin daha önce açıklanan hedeflerine aykırıdır. Türkiye ihtilafın çözülmesi için arabuluculuk yapmak istiyordu. Ama bu taraflardan birisi ile ilişkiler kopma noktasına geliyorsa hedeflerden kopma noktasına gelinmiştir. Bunun Türkiye’nin lehine olduğunu düşünmüyorum. Hükümet bütün bölge ülkeleri, komşularla sıfır sorun politikası ile yola çıktı. Ama Ermenistan, İsrail ile ilişkileri daha kötü duruma getirdi.”
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun temsil ettiği sakin, mütevazı ama kararlı, devlete saygılı, dürüst imajın vatandaşın arasında uygun olacağını belirten Yılmaz, “Bu yeni imaj halkın beklentileri ile örtüştü ve CHP’ye önemli hareketlilik sağlayabilir.” dedi. Üç aylık bir arada sonra seçim bölgesi Rize’ye gelerek Sahil Camiinde Cuma namazı kılan Yılmaz, daha sonra sokaktaki esnafla selamlaşarak sorunlarını dinledi. Daha sonra Rize Gazeteciler Derneğini ziyaret eden Yılmaz, burada gazetecilerin sorularını cevapladı.
2011 genel seçimlerinde AKP, CHP ve MHP’nin üçlü bir yarış içinde olacağını söyleyen Yılmaz, “Ama biz bu yarışı DP’nin de katılımıyla dörtlü yarış haline getireceğiz. Bana göre bu yarışta AK Parti tek başına iktidar olamayacaktır.” dedi.Türkiye’nin bir iktidar değişikliğin arifesinde olduğunu söyleyen Yılmaz, “AK Parti şu an itibariyle birinci parti konumunda olabilir. Ama iktidar çoğunluğunu elde edemez. Dolayısıyla iktidarı kaybeder. Çünkü diğer partilere karşı izlediği uzlaşmaz görüntü, başka bir parti ile hükümet ortaklığı kurmasına engel. Kaldı ki diğer partilerin AK Parti’ye yönelttiği suçlamalar böyle bir işbirliğinin mümkün olmadığını gösteriyor. Böyle bir seçimde en muhtemel sonuç CHP-MHP ortaklığıdır. Dörtlü bir seçimde çok daha farklı sonuçlar ortaya çıkabilir. Ama ben AK Parti’nin hiçbir şekilde tek başına iktidarını görmüyorum.” diye konuştu.CHP genel başkanlığına seçilen Kemal Kılıçdaroğlu ile ilgili soruyu yanıtlayan Yılmaz, ”Halkın önce kendisi ile bütünleşmiş, ama sonra tepeden bakan karizmatik lider tipinden artık yorulduğunu düşünüyorum. Kılıçdaroğlu’nun temsil ettiği sakin, mütevazı ama kararlı, devlete saygılı, dürüst imajın vatandaşın arasında uygun olacağını düşünüyorum. Bu yeni imaj halkın beklentileri ile örtüştü ve CHP’ye önemli hareketlilik sağlayabilir.” ifadelerini kullandı.
Yılmaz, dış politika’da Türkiye lehine bir sonuç çıkmadığını iddia ederek, ”İçeride duygusal olarak hükümete bir destek belki oldu, ama kısa vadede bile bir netice alınamadı. Türkiye maalesef İran ile ilgili atom krizinin sona ermesi için aylarca yaptığı görüşmelerden bir sonuç alamadı. Bu nedenle yeniden bir durum değerlendirmesi yapılması gerektiğini düşünüyorum” dedi.Türkiye’nin daha demokratik, refah seviyesi yüksek, gelişmiş ve zengin bir ülke olması yolunda batı ile ilişkilerini aksatmadan devam ettirmesi gerektiğine vurgu yapan Yılmaz, şöyle dedi; “Bunun alternatifi olarak Ortadoğu ülkeleri ile yapılan birliği görmek, Türkiye’yi geriye götürmektir. Bu hükümet yönetiminde böyle bir tehlikeyi uzun zamandır dile getiriyorum. Bu meseleye ideolojik açıdan bakılmamalı. İran gibi İsrail’i ortadan kaldırılması gerektiğini dile getiren bir ülkenin atom silahına sahip olması, Türkiye ve bölge barışı için büyük bir tehlikedir. Aslında İsrail’in de atom silahına sahip olması tehlikeli bir durumdur. Maalesef bugünkü İsrail yönetimi de uzlaşılabilir, makul yönetimin çok uzağındadır. İzlenen politika Türkiye’nin daha önce açıklanan hedeflerine aykırıdır. Türkiye ihtilafın çözülmesi için arabuluculuk yapmak istiyordu. Ama bu taraflardan birisi ile ilişkiler kopma noktasına geliyorsa hedeflerden kopma noktasına gelinmiştir. Bunun Türkiye’nin lehine olduğunu düşünmüyorum. Hükümet bütün bölge ülkeleri, komşularla sıfır sorun politikası ile yola çıktı. Ama Ermenistan, İsrail ile ilişkileri daha kötü duruma getirdi.”
CİHAN