Buhari
Hadis yazarlarından en önemlisi Buhari’dir. Ondan bahsedersek; 21 Temmuz 810 yılında günümüzde Özbekistan‘da bulunan Buhara şehrinde doğmuş, 869 yılında ölmüştür. Peygamberden 178 yıl sonra Dünya’ya gelen Buhârî, hadisleri halk içinden duyduğu ve kendi araştırmaları ile kaydetmiştir. Sahihi Buhari adlı hadis kitabının derleyicisi olarak gösterilen Buhari’nin kitabındaki hadisleri 600 bin hadis arasından seçtiği yaklaşık 7000 hadis içerir. Bu düşünceye göre hadislerin yaklaşık %99’u doğru değildir. Bu çok büyük bir orandır. Yine Buhari yazdığı eserinin sayfa sayısı çok olmasın diye bir kısım sahih bulduğu hadisleri de kitabına eklemediğini bahsetmektedir. Bu anlayışa göre İslam Dünyası’nın dini yaşama ve anlama durumu Buhari’nin aklı ve insafına kalmaktadır. Ayrıca Buhari 600 bin hadisi eleyip sahihleri bulma konusunda Allah’a danışmış olduğunun garantisini de vermektedir.
Bu konuyla ilgili olarak herhangi bir hadisin sahih olma konusunda önce yıkanıp iki rekât namaz kılmış sonra ise Allah’a istiharede bulunmuş, bir nevi maneviyat içeren işaret ve gösterge aramıştır. O işareti kendince bulunca da kendince sahih olduğuna hükmetmiştir.
Yine Buhari kendi deyimine göre hadisleri yazarken Basra, Mısır, Şam, Buhara gibi yerlere sürekli gidip gelmiştir. Buhari’nin tüm dediklerini yapabilmesi zaten imkansızdır. 600 ile 700 bin hadis için her seferinde yıkanıp sonra namaz kılıp istihare yapıp işaret arayıp bulması yine kendisinin bahsettiği Hadis yazımında aktif olduğu 16 yıllık döneminde imkansızdır. Hesabı 600 bin hadis içinde yaparsak her gün 103 kere yıkanmış olup 206 rekât namaz kılıp 103 kere istihare yapmış olması gerekir. Bunları yaparken de aralarında 1000 lerce km olan şehirler arasında gidip gelmiştir. Sırf Buhara- Mekke arası 4000 km dir. Eski seyyahların notlarına göre binek atlar, üzerinde insan ve yüklerle günde ortalama 40 km gitmektedir. Bu da sırf bir hadis için Mekke ye gidiş gelişi 200 gün demektir.
Tüm bunlara inanmak Buhari’nin insanüstü bir yeteneğe sahip olduğu anlamına gelir. Muhammed Peygamberin sözleri eğer Kur’an-ı Kerim gibi dinin temel bir kaynağı olsaydı Muhammed Peygamber bu sözleri eşzamanlı yazdırtıp itilaflara mahal vermezdi. Muhammed Peygamberin değil yazdırtmak kesin olarak hadis yazımını yasakladığından bahsettik. Eğer Peygamberimiz bunların ezberlenmesini isteseydi Sahabenin Peygambere yakın olanlarının; Ali’nin Ebu Bekir’in, Ömer’in, Osman’ın, Hatice’nin, kızlarının, Zübeyir’in, Zeyd bin Sabit’in bir sürü hadis nakletmesi beklenirdi. Oysa bu sahabelerin naklettiği iddia edilen sözler yoktur. Olanlarda 100 sene sonra yazılmıştır.
En çok hadis aktaran kişi, Kimdir Ebu Hüreyre?
Yemen asıllı bir sahabe olarak anılır. Gerçek adı bilinmemekle birlikte Müslüman olmadan önceki adının Abdüamr, Sükeyn, Abdüşşems vb gibi 30 farklı isim görüşü olduğu yönünde farklı rivayetler vardır. Bu kadar hadis aktarmış olan kişinin gerçek isminin yazılmamış ve bilinmiyor olması garip bir olaydır. Sahipsiz kedi yavrularını besleyip büyütmesinden dolayı ‘’Kedicik babası’’ anlamına gelen Ebu Hüreyre ismiyle anılmıştır. Ölüm tarihi 678 olarak geçmektedir.
İnanışa göre Hz. Muhammed ölmeden 3 yıl evvel onla Hayber Savaşında tanışmıştır. Bazı kaynaklara göre Peygamberin yanında 1 yıl 9 ay kalmıştır. 5375 tane hadis rivayet etmiştir. Bu Peygamberin yanında kaldığı her gün ortalama 5-10 tane hadis aklında tuttuğu ve hiçbirini unutmadığı anlamına gelir. Ebu Hüreyre ile Halife Ömer in arasında geçen olaylar oldukça çoktur. Hadis kitaplarında, Hz. Ömer’in Ebu Hüreyre’yi, hadis naklinden dolayı tehdit ettiği hatta dövdüğü anlatılır. Ebu Hüreyre, “Size naklettiğim şu hadisleri Ömer zamanında anlatsaydım değneği ile beni döverdi” der. Yine Ebu Hüreyre’nin şu ifadesi de Müslim’de geçmektedir: “Ömer ölünceye kadar ‘Allah’ın Resulü buyurdu’ diyemezdik” yine hadis kitaplarındaki yazılara göre Peygamberimizin eşi Ayşe ve Hz. Ali’nin de onun uydurmalarına karşı Ebu Hüreyre’yi hiç sevmedikleri ve onun hakkında sürekli uyduruyor dediği sözler de yazılıdır.
Ebu Hüreyre nakillerinde şiddetle hadis aktarımını savunmuştur. Onun söylediği hadislerden birinde Hz Muhammed ‘’ Kim Allah rızası için bir hadis rivayet etmişse onu söylememiş olsam bile söylemişimdir’’ dediğini nakletmiştir. Bu gibi Muhammed Peygamber adına yazdığı enteresan ifadeleri vardır. Hadisçilerin yazdıklarına göre Ebu Hüreyre hadis yazımında ‘’tedlis’’ yöntemini de kullanmıştır. Tedlis “Râvinin, görüşmediği ya da görüştüğü halde kendisinden hadis işitmediği hocasından işittiği zannını uyandıracak biçimde rivayette bulunması” demektir.
Halife Ömer tarafından görev yaptığı Bahreyn’e iki defa vali olarak tayin edildi. Ebu Hüreyre valilikten ayrılarak Medine’ye döndüğü zaman Halife tarafından hakkında tahkikat yapılmıştır. Bazı rivayetlere göre Ömer tarafından hakkında ithamlarda bulunulduğu ve bunun sonucunda onun malının yarısına veya tamamına el koyduğu ileri sürülmektedir. Ebu Hüreyre altın çağını Emevî Döneminde yaşamıştır.
Kab el Ahbar ile ilişkisi
Ka’b el-Ahbâr 653 yılında ölmüştür. Kaynaklara göre Yemenli bir Yahudi iken Müslüman olmuş Benî İsrâil’e dair rivayetleriyle tanınan kişidir. Hz. Muhammed zamanında Yemen’e giden Ali ile görüşerek İslamiyet’i kabul ettiği, Halife Ebu Bekir devrinde Müslüman olduğu veya Halife Ömer döneminde Medine’ye geldiği, halifenin Kudüs’te bulunduğunu öğrenince oraya giderek kendisiyle görüştüğü ve onun huzurunda Müslüman olduğu kaydedilmektedir. Kab el Ahbar İsrailiyat’ı belki de dinimize en çok sokan kişidir.
Buhari ve diğer hadis yazarları sahihlerinde Kab’a yer vermişlerdir. Yine Halife Ömer Ebu Hüreyre’ye karşı çıktığı gibi Kab ile de sürtüşmeler yaşamıştır. Halife Ömer‘in öldürülmesi olayında suçlanan kişilerden biri de Kab’dır.
Ebu Hüreyre’nin biyografisini yazan Ez Zehebi kitabında; Kab Ebu Hüreyre için ‘’Okumadığı halde Tevratı Ebu Hüreyre kadar iyi bilen birini daha görmedim ‘’ demiştir. Gerçekten de Kab’ın dedikleri ile Ebu Hüreyre’nin dedikleri tıpatıp aynıdır. Örneğin ikisine göre de Hz. Muhammed ‘Kıyamet günü Güneş ve Ay Cehennemdeki iki öküzdür.’’ Demiştir. Yine onlara göre Peygamber ‘’Allah’ın yanında sürekli öten bir horozu olduğunu ‘’demiştir. Yine yazılarında Nil Seyhan Ceyhan ve Fırat nehirleri Cennet nehirleridir.
Kab’ın Tevrat’tan alıp İslam’a empoze etmek istediği sözleri Ebu Hüreyre de aynen nakletmiştir. Örneğin Müslim de ‘’Hz. Ebu Hüreyre anlatıyor: Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bir gün elimden tuttu ve şu açıklamayı yaptı: “Allah toprağı cumartesi günü yarattı. Ondaki dağları pazar günü yarattı, ağaçları pazartesi günü yarattı. Mekruhları salı günü yarattı. Nuru çarşamba günü yarattı ve onda hayvanları perşembe günü yaydı. Hazreti Âdem (Aleyhisselam)’i Cuma günü ikindi vaktinden sonra, ikindi ile gece arasındaki gündüz vaktinin en son saatinde en son mahluk olarak yarattı.” Bu Tevrattaki ‘’Allah cumartesi günü de dinlendi’’ yazıya yönelik bir cümledir. Görüldüğü gibi Kab Müslüman oldum diyen bir münafıktan başkası değildir. Yahudiliği bir şekilde Tevrat’tan hadis aracılığıyla İslam’a sokmuştur. Bunu da Ebu Hüreyre ile yapmış ve bu plan Emevî Döneminde zirve yapmıştır.
Buhârî’nin Muâviye b. Ebû Süfyân’dan naklettiği ifade, Ka’b’ın güvenilir kişiliğine işaret etmiştir. Buna göre Muâviye, Ka’b’ın Ehl-i kitap’tan rivayette bulunanların en güveniliri olduğunu söylemiştir. Yine Bişr b. Sa’îd’in: “Allah’a yemin olsun ki biz Ebû Hureyre’nin meclisinde bulunurduk, O bize Resulullah’tan ve Ka’b el-Ahbâr’dan rivayet ederdi. Ebû Hureyre kalkıp gittikten sonra bizimle oturan bazı insanların, Rasûlullah’ın hadisini Ka’b’ın sözü, Ka’b’ın sözünü de Rasûlullah’ın hadisi diye naklettiğini işitirdim. Allah’tan korkun ve hadis konusunda korunun!” dediği belirtilir.
Emeviler Ebu Hüreyre yi hediyelere boğmuşlardır. Medine Valiliğine atamışlardır. El-Akik te ona köşk yapmışlardır. Birçok altın vermişlerdir. Buna karşılık Muaviye’nin Ebu Hüreyre den istediği destek Hz Ali ve taraftarlarını kötüleyen hadisler rivayet etmesi olmuştur. Ebu Hüreyre ; Osman, Muaviye ve Emevileri işaret edip destekleyen birçok hadis rivayet etmiştir. Örneğin; Ebu Hüreyre rivayet eder ki: “Allah’ın Resulü Muaviye’ye bir ok verdi ve şöyle dedi: ‘Bu oku al ve cennette beni onunla karşıla.’’ Yine bir hadiste ‘’ “Allah vahyini üç kişiye emanet etti. Ben, Cebrail ve Muâviye.” Denilmiştir.
Hz Musa ile ilgili bir hadiste de Ebu Hüreyre nin naklindeki Tevrat esintileri dikkat çekicidir. Ebu Hüreyre, Peygamber’in kendisine şunu dediğini nakleder: “Ölüm meleği Musa’ya gönderildi. Musa’nın yanına gelince, O ona vurdu. Melek Rabbinin yanına döndü ve şöyle dedi: ‘Beni ölmek istemeyen birisine gönderdin.’ Allah Musa’nın kör ettiği meleğe gözlerini verdi ve şöyle dedi: ‘Git ve ona elini bir öküzün üzerine koymasını söyle. Elinin kapladığı yerdeki kıl sayısınca ona yıl olarak ömür verildi.’ Melek: ‘Evet, Rabbim. Sonra ne olacak?’ Allah: ‘Sonra, ölüm’ dedi.”
Hadis bilginleri, hadis kitaplarında “Sahabenin Tabiundan Rivâyeti” diye konu başlığı açmışlardır. Bu başlıkta Ebu Hüreyre, Muaviye, Enes ve daha birçoklarının Ka’b-ül Ahbar’dan birçok rivayette bulundukları yazılmıştır. Bu rivâyetçilerin içinde Ebu Hüreyre, Ka’b’dan en fazla etkilenen kişi olmuştur. Ka’b , Yahudi kültürünü Tevrat ı ince şekilde hadislere işlemiştir. Ebu Hüreyre’nin diğer etkilendiği kişi de Vehb. B. Münebbih dir. O da Müslüman oldum diye İslam’a İsrailliyat sokmada uzman bir kişiydi.
Kab’ın sözlerindeki Kudüs ve Şam merkezli övmelerden de çokça bahsedilir. Örneğin ; ‘’ Hesap için diriltilme ve hesap, Beytul Makdis’ten olacaktır. Beytül Makdis’te gömülü olan azaba uğratılmayacaktır.’’ Sözü Kab’ın dır.
Buhari Ebu Hüreyre’den 446 adet hadisi kitabında yazmışken, Halife Ali, Ebu Bekir, Ömer, Osman, Zeyd, Selman el Farisi , Zübeyr b. El Avvam , Said b.Zeyd gibi Peygambere yakın kişilerden nakledilen hadis sayısı toplamda 100 bile değildir. Onlar da Emevi zamanında yazılmaya başlamıştır. Ayrıca kutsiyet arz edilen ravi zincirinde de birçok ihtilaf söz konusudur. Buhari de Müslim de olmayan ravi sayısı 440 dır. Müslim’in ravilerinin de 630 a yakını Buhari de hiç geçmemiştir. Bunların içinde sika ravilerde vardır. Sika; Hadis râvilerinde aranan şartlardan adâlet ve zabt sıfatlarını taşıyan güvenilirliğine inanılan ravilerdir. Kusursuz olan hadis râvileri hakkında kullanılan bir tabirdir. Bunlarda da ihtilaflar oluşmuştur.
Devam edecek…