“İstedikleri bir şey varsa susmasınlar. Kadınların her yere girebileceğini görsünler. Benim önceliğim kadınlar ve bu yolda kadınlarla birlikte yürümek istiyorum.”
Elif Ekin SALTIK
Erzincan
Hani kıpır kıpır, insanın görür görmez gülümsediği, iyi hissettiği insanlar vardır ya Sena tam da o kadınlardan biri. Tanışmamızın vesilesi bir facia olsa da “İyi ki tanışmışız” sözleri kalıyor geriye. Erzincan İliç’teki maden faciası dolayısıyla İliç’e gittiğimizde börekçi dükkanında tanıştık kendiyle. Hem börek hem tatlı hem çay pek çok şey var dükkanında, ama en önemlisi de insanda bıraktığı o yakınlık, sanki yıllardır tanışmışsın hissi.
Böyle bir girizgâhtan yaptıktan sonra tabii asıl meselemize gelmek gerek. Sena 30 yaşında 3 çocuk annesi genç bir kadın. Hem dükkanı var hem de bir okulun kantinini işletiyor, ama en önemlisi Fatih Mahallesi muhtar adayı. Dükkanının camına yapıştırdığı afiş dikkatimizi çekince başlıyor muhtar adaylığı üzerine sohbetimiz, “Seninle bir röportaj yapalım o zaman” sözü sonrası da dükkanında çay, kahve, tatlı ikramıyla sohbetimize başlıyoruz.
Muhtarlık serüveninden önce yaşamından konuşuyoruz biraz. 13 senedir İliç’te yaşıyor, aslen Elazığlı. Evlendikten sonra İliç’e yerleşmiş, ilçenin de ilk kadın esnafı. Eşi ve ailesi esnaflık yapıyor o da kendi ayakları üzerinde durmak için devam ettirmiş. İlk kadın esnaf olmakla birlikte pek çok ilkte kadınlara öncülük etmiş, araba kullanmaktan kendini özgürce ifade edebilmeye kadar. “İliç’te kadın esnaf olmak çok zorlu” diyor ve devam ediyor: “Madenle birlikte kadınlar da daha çok çalışma yaşamında olunca, buralar biraz daha gelişince ilçe kadınlara bakış açısında gelişti. Görmeye, alışmaya başladılar. Hatta şimdi kadın esnaf daha çok müşteri çeker oldu.”
“KADINLARIN YAPABİLECEĞİNİ GÖSTERMEK İSTİYORUM”
Aslında amacım muhtar olmaktan ziyade ‘Ben erkeğim beni bir kadın yenemez. Bir kadın nasıl karşıma çıkıyor ki, gitsin evinde otursun’ diyen zihniyete karşı kadınların da yapabileceğini göstermek olduğunu söyleyen Sena, “Bir kadın aday çıkabiliyormuş, desteklenebiliyormuş, olmasa da en azından bir görsünler. Ama tepkiler çok olumlu” dedi.
En büyük destekçisinin eşi ve eşinin ailesini olduğunu ifade ediyor Sena. Yıllar önce ilçede araba kullanan kadın olmadığını belirtiyor. “Bir kadın bile yoktu ki eşim çarşının başından sonuna bile bırakmazdı beni. Ehliyet alacağım dedim, arabamı da aldım. Onları da alıştırdım, şimdi memlekette hep kadınlar araba sürüyor, göre göre alışıldı. Çarşıdan gereken öyle bir bakıyorlardı ki, bir de hatamı bekliyorlar, ‘Nerede hata yapacak ki söyleyelim’ diye, bunlar da oldu” diye anlatıyor Sena yaşadıklarını.
“İRADEMİZ NİYE GÖZ ARDI EDİLSİN Kİ?”
Ev, çocuk, okul dükkan, enerjim çok diyen Sena 2 yaşındaki çocuğunu zorlandığı zaman babaannesine emanet ettiğini dile getiriyor. “İnandığımın peşinden koşuyorum biraz da, sadece erkeklerle sınırlı kalmasın her şey” diyen Sena devam ediyor. “Çocuklarım bana ‘Anne sen yaparsın değil mi, şöyle yaparsın, böyle gidersin’ diyorlar, bana güveniyorlar, okulda çocukları görüyorum ‘Babama soralım, anne babam ne der?’ gibi şeyler diyorlar hep. Niye bir kadının kararı, özgür iradesi yok. Evde emek veren anne, çalışan anne, o babanın ütüsünü yapıp dışarı çıkmasını sağlayan anne değil mi? Niye göz ardı edilsin ki? Öyle düşünüyorum.”
HİÇBİR KADIN EZİLMESİN İSTİYOR
Evlendiğim ilk zaman dışarı çıkarken pantolon giymek bile mesele olmuş, tesettüre girse bile eşinin ailesi dışarıda pantolon giymesini istememiş, ama zamanla alışmışlar. “Dışarıya karşı yapma, etme diyorlardı ama evin içinde öyle değillerdi. Evin içinde daha rahatlar. Ne yapsam destekliyorlar. Ehliyet alacağım zaman kayınvalidemin komşuları ‘Ne gerek gerek var? Böyle bir şey mi olur? Şimdi bunu yaptıysa ikincisine başka bir şey ister, kurtulamazsınız’ dediler. O da ‘Yapsın, alsın, beni hastaneye götürür getirir, pazara götürür’ dedi. O zaman Erzincan’dan alıyorduk. ‘Git al, ben çocuklara bakarım’ deyip destek oldu” diye anlatıyor. Burada Sena’nın payı da büyük, tuttuğunu koparan, istediğini esirgemeden söyleyen, hakkını arayan bir kadın çünkü. Çocuklarını da öyle yetiştirmeye çalışıyor, ezilmesinler istiyor, ne istediğini bilen bireyler olsunlar istiyor…
“YETER Kİ KAPIMI ÇALSINLAR”
Sena kadınlar açısından da kendilerini ezdirmemeleri, bir şeye ihtiyaçları olduğunda kapısını çalmalarını istiyor: “Kadınlar yeter ki kapımı çalsın, ne talep ederlerse yapmaya hazırım. İstedikleri bir şey varsa susmasınlar. Kadınların her yere girebileceğini görsünler. Benim önceliğim kadınlar ve bu yolda kadınlarla birlikte yürümek istiyorum. İlçede yaşayanların, özellikle de kadınların bana tepkisi çok olumlu. Kapısını çaldığım bir kadın ‘Aday sen misin?’ diye sordum ve evet cevabını verdiğimde ‘oy kullanmayacaktım ama sana vereceğim oyumu’ dedi. Herkes ‘Sen yaparsın, başarırsın’ diyor. Kadınlar hep baskılanmış burada, hep ‘Ayıp ele güne karşı’ denmiş. Kime, neye ayıp, niye yani? Kadınları baskılama yöntemi.”
KADINLAR VE ÇOCUKLAR İÇİN ALANLAR AKTİVİTE ALANLARI
“Kadınlar için neler yapmayı planlıyorsun?” sözlerine, “Mahallede üniversite var, maden ve tapu bölümü. İl dışından öğrenciler de çok burada. Ancak ATM yok, üniversite yanına ortak ATM olsun istiyorum. Çok büyük eksiklik. Belediye servisi geçmesine rağmen durak yok, o büyük eksik, bir de sokak hayvanları için mama ve su kabı koymak istiyorum. Üniversitelilere bol bol etkinlik, kadınların vakit geçirebileceği alanlar…” karşılığını veriyor. Mahallesinde bir anaokulu olduğunu, ilçede bir belediye kreşi yapıldığını da söylüyor. Ancak özellikle kadınların spor yapabileceği, spor yaparken çocuklarını saatlik bırakabilecekleri alanların olmadığını ya da ara tatillerde aktivite yapacak hiçbir yerin olmadığını belirtiyor. Bunlar için de çalışmalar yağacağını anlatıyor. “Bunların hepsini yaptırana kadar, belediyenin kaymakamlığın kapısından gelmem” diyor.
Sena son sözlerini şöyle bitiriyor: “Bir kadın kapıları çaldığında insanlar daha güvenle açıyor.”