“İnançları aynı ama çıkarları farklı olanlar mı daha iyi anlaşır, yoksa inançları farklı ama çıkarları aynı olanlar mı?” Sorusuna hep aynı cevabı aldım.
Ali Şeriati, “İyi saldırma, kötü savun!” prensibinden bahsederdi. Ben ona, benzer bir ekleme yaptım. Gerçi aynı amaca hizmet eden, “Zaar (sünepe) köpek sürüye kurt getirir.” gibi bir atasözümüz var; ama benim ilavem şöyle: “İyi savunma, kötü saldır!”
Hatırlarsınız, “Yeni derin devlet” Hakan Fidan’a “kötü bir saldırı” düzenlemişti. Çünkü Erdoğan bunun her türlü üstesinden gelebilirdi. Şimdi de kötü bir karşı hamle geldi. Dershaneler üzerinden yapılan hamlenin gerekçeleri de inandırıcı değil. Keşke başka bir enstrüman bulunsaydı. Aslında ben dershanelerin kapanacağını da hiç sanmıyorum.
Fakat mesaj yerine ulaştı. Hoca efendi ağır sözler sarf etti. Medyası da ateş püskürmedeydi. Ancak berikiler, mesela “Sahibinin sesi” Star, dershanelere halkın yılda 7 milyar lira akıttığını yazmış. Yani, “Kapansın!” demek istiyor. Yarın Sahip vazgeçince, dershanelerin sağladığı istihdamdan söz edeceklerdir. “Bu, siyasi bir düello. Biz bu kavgada Erdoğan’ı tutuyoruz. Erdogan bu gün yanlış yapar, yarın doğru yapar; Hoca ise garanticidir, sadece kendi örgütünü düşünür ve ABD’nin buyrultusundan çıkamaz.” diyemiyor.
İslamcılık muhafazakâr demokratlığa (Yeni sağcılık) dönüştükten sonra, kulaklarımda hep Erdoğan’ın sesi yankılanıyor.
Önce “Libya’da işi olmayan” NATO, daha sonra İzmir’den havalanıyor; yeni sağcılar, “Zaten Kaddafi diktatördü.” diyor. Peki, Libya şimdi daha mı iyi?
Erdoğan tekbirlerle Suriye’ye giriyor, yeni sağcılar, “Esat zalim; zaten Pe Ke Ke’yi barındırmıştı, Hama’yı ezmişti.” diyor. “Elimize geçen fırsatı değerlendirdik, kurulacak yeni devlette ağırlığımızı koymak istedik. Fırsatçılık yaptık; ama beklentimiz doğru çıkmadı, meğer kullanılmışız.” diyemiyor.
Dış bakan “62 defa Şam’a gittim, onları uyardım, beni dinlemediler.” dediğinde, ertesi gün, “…gitti… uyardı… dinlemedi…” yankıları duyuluyor. Biri çıkıp da, “Seni dinlemediler diye hemen savaş açman mı lazım, ‘Gerisi sana kalmış!’ diyip karışmasaydın daha uygun olmaz mıydı? Esat da seni, ‘İç işlerimize karışma!’ diye uyarmadı mı? Ne kibar adammış.” diyemiyor.
Yeni sağcılar, reel politikte zirve yapıyor; “ilkeli tavır” ise dibe vuruyor. Arınç’ın durumu ortada. Dün birlikte hilaf-ı hakikat beyanlarda yarışırlardı, şimdi hep ters köşeye yatıyor. İtibarını yitirdi ve “kum torbasına” döndü.
Gerici Arap rejimleri ve Türkiye, Hamas’ın zaten naif olan dengesini bozmuştu. Hamas şimdi pişman olmuş, yeniden direniş hattına dönmeye çalışıyor. Yeni sağcılar Başkana söylesin, Başkan da biraz cesaret göstersin de Ankara’da büro açsın, Hamas’ı yeniden Şam’ın kucağına atmasın!
Sahip pragmatiktir. Bu gün Bağdat’a, yarın Tahran’a gider. Bir gün de Şam’a giderse hiç şaşırmam.
Baksana, adam aslanlar gibi ayakta duruyor!