Muavvizeteyn Sureleri
Hayat, insan ve ortaya koyduğu mücadelesi için tehlikelerle dolu bir yolculuktur. Bu mücadelenin bir toplumsal yönü, bir de bireysel yönü vardır. Toplumsal yönü, ıslah edenler-ifsad edenler; bireysel yönü, İman edenler- inkâr edenler ifadesinde karşılığını bulur.
Felak suresi toplumsal mücadelenin -ki örgütlü bir mücadeledir- maruz kaldığı tehlikelere dikkat çeker. Mücadele, dış faktörlere de bağlıdır ve her zaman başarı ile sonuçlanmaz. İnsan sonuçlardan değil, tutumundan sorumludur: “Muhammed ancak bir peygamberdir. Ondan önce de nice resuller gelip geçmiştir. Şimdi o ölür veya öldürülürse topuklarınızın üzerinde gerisin geriye mi döneceksiniz? Her kim geri dönerse hiçbir şekilde Allah’a zarar veremez… (Ali İmran 144)”
Felak Suresi’nde sıralanan şerleri, “ayet akışına göre artan ve yaklaşan şerler” olarak düşünebiliriz.
Nas Suresi ise mücadelenin bireysel yönüne işaret eder. Bu, insanın kendi iç hesaplaşmalarıyla yürüttüğü bir savaştır ve savaşın en zorudur. (Büyük Cihat) Başarı ile de, çözülme ile de sonuçlanabilir. Neticeyi tercihler belirler ve insan tercihlerinden sorumludur.
Muavvizeteyn surelerinin çevirisi bu temel kabuller çerçevesinde düşünülmüştür. Çeviride isabet ancak, “hayatın gerçeklerinin doğru ifadesi” olabildiği ölçüde mümkündür.
Felak’ın Rabbi
Felak Suresi 1. Ayet (kul euzü birabbil felak) çevirisi, görebildiğim tüm meallerde “sabahın/şafağın rabbine sığınırım.” şeklindedir. Keza müfessirlerin yorumları da aynı istikamettedir.
Felak sözlükte yarılmak, iki tepe arasındaki düzlük, devenin iki hörgücü arası anlamındadır. Bu durumda Felak, nasıl olurda “sabah” olarak çevrilebilir? Müfessirler bunun nedeni olarak Enam Suresi 96. Ayette geçen “falikul esbah” ibaresini gösterirler. Falikul esbah, “Sabahları yarıp ortaya çıkaran Allah” anlamındadır. Sabahların faliki demek, sabah demek olabilir mi?
Aynı surenin 95. ayetinde benzer ifadeler “Falıkul habbi venneva (Allah tohumun ve çekirdeğin faliki/yarıp çıkaranıdır.)” mevcuttur. Bu durumda: “Rabbul felak” için, tohumun ve çekirdeğin Rabbi demek de mümkün olur ki bunun sonu yoktur. Çünkü Allah her şeyin Rabbidir.
Elmalılı Felak için, “Şafak vezninde ‘felâk’, derin manaları olan şaşırtıcı bir kelimedir. Türevine göre en esaslı manası, yarmak mefhumunu içeren bir kelime olması hasebiyle, tıpkı ‘fıtrat’ kelimesini andırır (…) Yani felâk, sade çatlağın, çatlayışın kendisinden ibaret değil, daha çok ondan belirip inkişaf ederek meydana gelen neticenin vasfı demek olur.” demiştir.
Razi’nin açıklaması ise şöyledir: “…İkinci Görüş: “Şüphesiz Allah, tanenin ve çekirdeğin Faliki (yarıp-çıkaranı) dir. (Enam:95)” (…) Bulutları yağmurlarla, rahimleri çocuklarla, yumurtaları civcivlerle, kalpleri marifetlerle (bilgilerle) yarmış, içlerinden bunları çıkarmıştır… Bu görüş, çeşitli bakımlardan doğruya daha yakındır. Şöyle ki: “Mevcut olan ya yaratandır, ya yaratılandır. Biz ‘felak’ kelimesini bu görüşe göre tefsir ettiğimizde, Allah Teâlâ sanki şöyle demiş olur: “De ki: Bütün mümkinatın Rabbi, bütün mahlûkatın var edicisi olan Allah’a sığınırım!” Binaenaleyh bundaki saygı daha büyük olur ve ‘sabah’ da, bu manaya dâhil olan hususlardan biri olmuş olur.
Bu bilgiler, “Felak” ı sabah anlamında düşünmenin bir zorunluluk değil, bir tercih olduğunu gösteriyor. Öyleyse Rabbül Felak’ın doğru çevirisi nedir?
“Felak’ın Rabbi” ni, surenin bütününü düşünerek anlamlandırmak gerekir. Surede bazı şerler sıralanmış ve bunlardan Felak’ın Rabbine sığınılmıştır. Rab; kollayan, gözeten, terbiye eden anlamındadır. Sığınma ve Rab arasındaki ilişki açıktır. “Felak” ın da sığınmanın yönünü açıklayan bir anlama sahip olması gerekir.
Felak kelimesi anlamlandırılırken, Şuara Suresi 63. Ayetti göz önünde bulundurmak gerekir. Bize göre “Rabbül Felak”, “Tüm çıkış yollarının Rabbi” anlamındadır. “Felak’ın Rabbine sığınırım!” demek, “Bir çıkış/kurtuluş yolu göstermesi umudu ile Rabbime sığınırım!” demektir. Gerçekten de Allah, Hz. Musa ve İsrailoğulları’nı Firavun’dan kurtarmak için denizi yarmış (infelaka) ve onlara bir çıkış/kurtuluş yolu göstermiştir: “Bunun üzerine Musa’ya, ‘Asan ile denize vur!’ diye vahyettik. Deniz derhal yarıldı. (İnfelaka)… (Şuara:63)” Ayrıca aynı olayın başka bir anlatımı olan Bakara Suresi 50. Ayeti hatırlamak yerinde olur: “Hani sizin için denizi ayırmış, (yarmış) sizi kurtarmıştık…”
Şayet “Sabahın/Şafağın Rabbine sığınmak” mecazi olarak, “Selamete çıkaran Rabbe sığınmak” anlamındaysa, bu, Felak suresi için geçerli olabilir; ancak “Felak” ın kapsamı açısından yeterli olmaz. Çünkü Rabbül alemin’in kapsamı ile Rabbul felak’ın kapsamı aynı olmalıdır.