2. Dünya Savaşı’nda Alman olmayan Nazilerin katıldığı Waffen SS birliklerinde savaşan Estonyalıların düzenleyeceği toplantıya karşı eyleme katılmak için ülkeye girmeye çalışan Letonyalı ve Litvanyalı anti-faşitler Estonya sınırından geri çevrildi. Seyahat ettikleri otobüsün teknik donanımını yeterli bulmayan sınır görevlileri, Estonya’nın anti-komünist ve neo-nazi uygulamalarını gözler önüne seriyor. Estonya Ordusu Dostları Klübü üyeleri ve SS’in 20. Waffen Bombacı Bölüğü gazilerinin Estonya’nın kuzey bölgesindeki Vaivara’da yapacağı toplantıya yakın bir yerde eylem düzenlemek için yola çıkan Letonyalı ve Litvanyalı grupların otobüsleri, eylem yapmak için belediyeden izin aldıkları halde basit sebeplerle durduruldu. Pasaportlarında da sorunlar olduğu söylenen grup geri dönmek zorunda kaldı.
Bir gün önce Finlandiya’dan gelen anti-faşist aktivist grup da ülkeye sokulmamıştı. Finlandiyalı gruptan Johan Beckman, bu yasaklama Estonya’nın faşizm yanlısı tutumunu gösteriyor ve Estonya modern dünyanın en tehlikeli yeri haline geliyor, dedi. Estonya’da düzenlenecek eyleme katılmak üzere ülkeye giriş yapmaya çalışan fakat durdurulan iki grup, Letonya ve Finlandiya Anti-Faşist Komiteleri, Estonya Anti-Faşist Komitesiyle buluşacaktı. Estonya yönetimi bu komiteleri Putin ve Rusya yanlısı olmakla suçluyor. Letonya’lı anti faşistler ise, tarihin yeniden yazılmasına izin vermeyeceklerini ve Estonya hükümetinin bu uygulamasının tarihin gördüğü en korkutucu harekete sahip çıkmak anlamına geldiğini söylüyorlar.
Estonya’da 2009 senesinde de Waffen SS’ler kongre düzenlemişlerdi. Hükümet Nürnberg mahkeme kararlarına aykırı olan bu kongreyi yasaklamazken Estonya’lı komünistlere şiddetli baskı uyguluyor. Kongrenin yasaklanmaması konusunda Rusya Dış İşleri Bakanlığı Sözcüsü Andrey Nesterenko, sadece Nazizm’in kurbanı olan milyonların anısına saygısızlık etmekle kalmayan, aynı zamanda neo-Nazi ideolojiyi de besleyen bu gibi toplantılara Estonya hükümetinin izin vermemesi gerektiğini söyledi
Estonya hükümeti 2007 Nisan’ında Nazilere karşı savaşta ölen 270 bin Kızıl Ordu askerinin anısına dikilen anıtı kaldırmıştı. Bu olay ülkede büyük protestolara neden oldu ve hükümet halkın anti-faşist tarihini silmeye çalışmakla suçlandı. Anıtın kaldırılmasını durdurmak için yapılan mitinge polis saldırmış ve genç bir protestocuyu öldürmüştü.