Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın katılımıyla 14 Mart 2010‘da Zeytinburnu‘ndaki Abdi İpekçi Spor Salonu‘nda gerçekleştirilen “Roman vatandaşlarımız ile buluşuyoruz” başlıklı toplantıda bir pankart açarak paralı eğitimi ve Erdoğan’ı protesto eden gençler hakkında 15 yıla kadar hapis istendi. “Terör örgütü üyesi olmak” ve “örgüt faaliyeti çerçevesinde terör örgütü propagandası yapmak” ile suçlanan gençlerle ilgili iddianamede ilginç ifadelere de yer verildi.
DHKP/C örgütünün 30 Eylül 2009‘dan itibaren ‘Amerika defol, bu vatan bizim, Dev-Genç‘ adıyla yurt genelinde kampanya başlattığı ifade edilen iddianamede, aynı örgütün alt birimi olduğu iddia edilen Gençlik Dernekleri Federasyonu tarafından da, ‘Eğitim harçlarının kaldırılması, katkı paylarının alınmaması ve parasız eğitim verilmesi’ talepleriyle örgütün faaliyet gösterdiği tüm illerde kampanya başlatıldığı kaydedildi. Burada kurulan bağlantı sayesinde, Erdoğan’ı protesto edenler terörist olmakla suçlandı.
“3 şüphelinin, Halk Cephesi ve Gençlik Federasyonu isimli oluşumların düzenlemiş olduğu birden fazla eyleme katıldıkları ve şüphelilerin eylemlerinin bir bütün olarak değerlendirildiğinde örgüt üyesi olarak nitelenmesi gerektiği” öne sürülen iddianamede, bireylerin en temel haklarının suç delili olarak gösterilmesi dikkat çekiyor. Şüphelilerin katıldıkları belirtilen basın açıklaması ve eylemlerin hepsinin yasal ve şiddet içermeyen eylemler olmasına karşın bu eylemlere katılmış olmalarının terör örgütü üyeliğinin kanıtı olarak gösterilmesi de dikkat çekiyor.
İstanbul Cumhuriyet Savcısı Ali Haydar tarafından hazırlanan 11 sayfalık iddianamede, “DHKP/C’nin kuruluşu ve faaliyetleri” de anlatıldı. Örgütün eylem tarzı anlatılan iddianamede, ”Katıldığı veya düzenlediği toplantı, gösteri ve yürüyüşlerinde provokasyon ve ajitasyon faaliyetlerinde bulunarak kamuoyunun desteğini ve dikkatini çekmeye çalıştıkları, ülke gündemindeki konuları istismar ederek yeni gündem oluşturmaya çabaladıkları, kendi adları altında gerçekleştirilen eylemlerin genellikle pankart ve afiş asma, bildiri dağıtma, imza kampanyası düzenleme, yazılama şeklinde propagandif içerikli eylemler olduğu, kanunsuz gösteri yürüyüşü şeklinde düzenlenen eylemlerde ise eylemcilerin polisle çatıştıkları, sivil toplum kuruluşları ve sol eğilimli oluşumlarla birlikte düzenlenen toplantı ve gösteri yürüyüşlerine katılarak gerçekleştirilen eylemlere destek verdiklerinin görüldüğü anlaşılmıştır” denildi.