Referandum süreci başından beri taktikleri tutmayan Erdoğan ‘mecbur kaldığı yolu’ deniyor, yine CHP’yi gözüne kestirmiş gözüküyor
YAŞAR AYDIN
Referanduma 20 günden az bir süre var. Türkiye belki de çok uzun süredir bu kadar çekişmeli ve sonucu belli olmayan bir seçim yarışı yaşıyor. Anlaşılan o ki Erdoğan’ın tüm hesabı AKP-MHP birlikteliğinin verdiği güçle son düzlüğe girmeden galibi ilan etmekti. Ama öyle olmadı. ‘Evet’ yelkenlerini sonuna kadar şişirecek rüzgar bir türlü bulunamadı. Tüm kamuoyu araştırma şirketleri son ana kadar devam edecek bir mücadeleden neredeyse eminler. Son birkaç gündür referandum söyleminde bir kez daha değişikliğe giden Erdoğan, bir yandan bu sonucun nedenleri üzerinde kafa yorarken diğer yandan da çözüm üretmeye çalışıyor.
Rüzgarı yakalayamadı
Referandum tarihi netleştikten sonra en çok merak edilen nokta Erdoğan’ın stratejisinin ne olacağıydı. Bir başka deyişle Erdoğan minderi nereye kuracaktı? Binali Yıldırım’ın “Bu değişiklik Erdoğan için değil her doğan için” sözünden de, Erdoğan’ın “Benimle ne ilgisi var” çıkışından da anladığımız referandum boyunca anaysa değişikliğini pozitif bir dille anlatılacağı oldu. Kampanya bir süre böyle devam da etti. Sonrasında hızlı bir dönüş yaşandı ve “Hayırcılar terörist” tezi savunuldu. Bir ara vazgeçildi şimdi ise zaman zaman başvurulur hale geldi. Bunlar yetmeyince içeride gerilimi tırmandıracak yollar denendi. HDP’ye yönelik operasyonlar hiç bitmedi. Sürekli ‘Hayır’ cephesi ile uğraşıldı. Ama yine kamuoyu yoklamaları istenilen sonucu vermedi.
Tek çare Erdoğan
Sonrasında Musul, Rakka ve Membiç ile yakınımızdaki ateş topunun referandum malzemesi haline gelmesi için uğraş verildi. Bu sefer de ABD ve Rusya’nın tavrı yüzünden istenilen sonuç çıkmadı. AKP tabanında bir motivasyon beklentisi ile yaratılan Hollanda geriliminden de beklenilen sonuç alınamadı.
Erdoğan yaklaşık iki ay hamle üstünlüğünü almak için yukarıda saydığımız yolları denedi, sonuçlarını test etti. Ama ‘Evet’ oyları istenilen noktaya bir türlü gelmedi. Yaklaşık bir haftadır bir anlamda mecbur kaldığı yolu denediğine tanıklık ediyoruz. Mesaj Erdoğan’ın şahsı üzerinden verilmeye başlandı. Erdoğan, mitinglerde referandum maddelerinin içeriğinden çok Türkiye içinde ve dışında kendisine karşı gelişen düşmanlığını anlatmaya başladı.
AKP’liler de rahatsız
Erdoğan tüm ülkeyi, her şeyi ile şahsi bir meselesiymiş gibi anlattığı seçime sürüklüyor. Türkiye ilk kez 7 Haziran 2015 seçimlerinde de böyle bir manzaraya tanıklık etmişti. Bazı kamuoyu şirketlerine göre Haziran seçimi öncesi Davutoğlu ile gerileyen AKP’nin oylarını 20 Mart sonrası sahaya çıkarak yeniden yüzde 40 bandının üstüne taşımıştı. Şimdi bir kez daha bunu başarmak istiyor.
AKP içinden konuştuğumuz bazı isimler ise bu kadar iyimser değil. Onlar 1 Kasım seçimlerini Erdoğan olmadan kazandıklarını iddia ediyorlar. Referandum boyunca da partinin ve icraatların öne çıkmasını savunuyorlar. Bu anlamda AKP’li bir ismin “Erdoğan’ın ismi genel seçim kazandırabilir ama referandum kazanmaya yetmez” çıkışı önemli.
CHP Erdoğan’dan kaçacak
AKP içindeki tartışma ne olursa olsun Erdoğan karar vermiş görünüyor. Artık sadece kendisi anlatacak, öfkelenecek, duygulanacak, oy ve efor isteyecek. Bir de güreş tutabileceği ve hala güçlü olduğunu gösterebileceği bir isme ihtiyacı var. Ortadoğu’da Rusya ve ABD olmaz, Avrupa ülkeleri bile bir numara büyük geldi. Yine CHP’yi gözüne kestirmiş gözüküyor. CHP’nin ise niyeti yok. Erdoğan’ın puana ihtiyacı var ve saldırıyor, CHP ise sadece zamana oynuyor.