Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, Cumartesi Anneleri ile Dolmabahçe’de yaptığı görüşmeye değindi. Erdoğan, Cemil Kıbayır’ın annesi 103 yaşındaki Berfo Ana’dan bahsederken, “annelerin ideolojisinin olmayacağını anladığını” söyledi. Başbakan, 17 bin faili meçhul varken, sadece Tolga Baykal Ceylan için talimat vermesine rağmen, “Sadece kendi dönemimizde kalmadık, bizim dönemimizden önce işlenen cinayetlerin arkası aydınlatılsın diye çalışıyoruz” dedi. Erdoğan, “Anaların gözyaşı üzerinden siyaset yapmadıklarını” ileri sürdü. Başbakan’a grup toplantısındaki konuşmasında yanıt veren BDP Eşgenel Başkanı Kışanak ise daha önce “arkalarında kimler var biliyor musunuz?” dediği Cumartesi Anneleri ile seçim öncesi görüştüğüne dikkat çekti.
Başbakan’ın Cumartesi Anneleri ile ilgili konuşması şöyle:
“Hafta sonunda Dolmabahçe’de önemli bir görüşmem oldu. Cumartesi annelerinden 12 tanesini kabul ettik ve kendilerini dinledim. Anneliğin siyaseti, ideolojisi yoktur. Biz bu sürece anneler ağlamasın diyerek başladık. Allah uzun ömür versin, orada 103 yaşına ulaşan Berfo ana var idi. Bir hikayesini bizle paylaştı. Kendisini dinlediğimizde hissiyatını paylaştığımızda, anneliğin ideolojisinin olmadığı anlaşıldı. Bir gün gözünüzün önünde evladınız alınıp götürülüyor, 31 sene göremiyor. ‘Oğluma götürülürken son kez Cemil dedim’ diyor Berfo ana, ‘O da bana anne diye seslendi. Son duyduğum sözler bunlar. 31 yıldır kapımı kilitlemiyorum’ diyor Berfo ana. ‘Belki bir gün çıkar gelir, kapıyı kilitli bulmasın diye açık tutuyorum’ diyor. ‘Suçluysa karşılığını bulur, hiç olmazsa oğlum ağırlaştırılmış müebbete mahkum derdik. Öldü diyelim, en azından mezarı olur ziyaret ederim diyorum.’
Katilin bulunamaması büyük bir acı, ancak evlatların mezarını bulmaya razı olan anneler var ülkemizde. Bu analar adına çetelerle mücadele ediyoruz. Bunun istismar edilmesini doğru bulunmuyoruz. Ülkemizdeki hiçbir anne gözyaşı dökmesin diye hukuksuzluğa karşı mücadele ediyoruz. Başkaları gibi annelerinin gözyaşları üzerinden siyaset yapmıyoruz, siyaset yapılmasını istemiyoruz. Tam tersine bu acılar bir daha yaşanmasın istiyoruz. Bu mücadeleyi 8 yıldır tek başımızla yapıyoruz, biz çetelerle mücadele ederken, bazıları bunları savunuyor. 12 Eylül’de evet derken, birileri hayır dedi ve demeye devam ediyor. Sadece kendi dönemimizde kalmadık, bizim dönemimizden önce işlenen cinayetlerin arkası aydınlatılsın diye çalışıyoruz. Eğer statüko attığımız her adımın karşısında bir duvar gibi dikilmeseydi, birileri demokrasinin yanında saf tutmak yerine çetelere avukatlık yapmasaydı Türkiye çok farklı bir yerde olurdu. Önümüze çıkan engellere asla aldırmayacağız ve her karanlık noktayı aydınlatıp, ana ve babaların gözyaşlarını dindirmek için mücadelemize devam edeceğiz.
2004 yılında olmuş bir hadise… Dönemimizde faili meçhul yok diye bildim. Ama 2004’te böyle bir olay olduğunu öğrendim. Öyle bir anne vardı karşımda. Evladı İTÜ’de okurken İğneada’ya gittiğini orada kaybolduğunu öğrendik. Ondan sonra sadece ıslak şortunun kendisine ulaştırıldığını ve bunların inandırıcı bir tarafı olmadığını öğrendik diyor. Bunu biz de yaşadığımız için biliyorum bunlar yapıldı bunların şimdi aşılması gerekiyor 7 yılı hesaba çekmemiz lazım. Nedir ne değildir üzerine gitmemiz lazım.
Ergenekon’da adı geçen isimler var bu isimlerle bağlantılarının olduğu söyleniyor. Buradan netice almaya gayret edeceğiz.”
KIŞANAK: 8 YIL SONRA NEREDEN İLHAM GELDİ?
BDP Eşgenel Başkanı Gültan Kışanak ise Başbakan Erdoğan’ın, Cumartesi Anneleri’nin gözyaşları üzerinden siyaset yaptığını belirtti. Başbakan’a, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada tepki gösteren Kışanak, şöyle konuştu: “Sekiz yıl sonra ne oldu, nereden bir ilham geldi? Ne oldu da, geçmişte ‘bazı örgütler kullanıyor’ diye suçladığı bu anaları kabul edip dinlemek istedi.”
Kayıp yakınlarının, Hakikatleri Araştırma Komisyonu kurulması, kayıp davalarının zaman aşımına uğramaması, BM Kayıp Sözleşmesinin imzalanması, toplu mezarların BM sözleşmelerine uygun yöntemlerle açılması yönünde somut taleplerini dile getirdiklerine işaret eden Kışanak, şöyle konuştu:
‘BAŞBAKAN SORUN KOLEKSİYONU YAPIYOR’
“Başbakan, bunların talepleri karşısında hiçbir şey söylemedi, söyleyemez. Çünkü bu sorunu çözmeye niyeti yok. Başbakanın bir tek sözü var, Kürtlere de, Alevilere de, Romenlere de ‘bu sorun benim de sorunumdur’ diyor. Biz Başbakan’a soruyoruz, sorun koleksiyonu mu yapıyorsunuz? Başbakanlık bir koleksiyon makamı mıdır? Başbakanlık bir icra yönetim makamıdır, çözüm bulma makamıdır. Sorunları koleksiyon yapıp mahzende yıllandırıp, kıymetli olduğu yıllarda piyasaya sürme makamı değildir. Başbakan öyle görünüyor ki sekiz yıl boyunca beklettiği kayıp sorununu bu seçim öncesinde, arifesinde yeterince kıymetlenmiş bir sorun olarak görüp kullanmak için anaları kabul etti. Başbakan, ‘kimse anaların acıları üzerinden siyaset yapmasın’ diyor. İşte bu tam da acılar üzerinden siyaset yapmanın ta kendisidir, daniskasıdır. Anaları dinleyeceksen söyledikleri sözlere karşı ‘evet çözeceğiz’ diyemeyeceksen diyemeyen bir Başbakan bu sorunu kullanmak istiyor demektir.”
‘HAKİKATLERİ ARAŞTIRMA KOMİSYONU KURULSUN’
Başbakan’ın, anaların acısı üzerinden siyaset yapma yaklaşımı olmadığını göstermek için Hakikatleri Araştırma Komisyonu’nun kurulması gerektiğini belirten BDP Eşgenel Başkanı, “Bu konuda bir önerge verebiliriz. Siz verin destekleriz. Bunu seçim sonuna bırakmayalım” dedi.
Ancak Başbakan’ın bu konuda kamuoyunu yanılttığını ifade eden Kışanak, şöyle devam etti: “Diyor ki, ‘komisyon kurulursa seçimden sonra o komisyon işlevini yitirir.’ Dünyada örnekleri var bunun. Biz istersek yarın hemen bir hafta içinde bu Meclis’te böyle bir özel yasa çıkartıp hakikatler tamamen ortaya çıkıncaya kadar bir komisyonu hayata geçirebiliriz. Bu komisyon seçimden sonra da fesholmaz. Seçimle hiçbir ilgisi yoktur sayın Başbakan, kimseyi kandıramazsın. Zerre kadar samimiyetin varsa derhal bu komisyonu kurmak için harekete geçersin.”
Kışanak, AKP hükümetinin kendisini kanıtlaması için toplu mezarlar gibi bir çok malzeme de olduğunu söyledi, “Ama bunlar yapılmıyor” dedi.
Etha