Emekliler Dayanışma Sendikası Genel Başkanı Mahinur Şahbaz, hükümetten yapılan “en düşük emekli aylığı 10 bin lira olacak” açıklamalarına tepki gösterdi: Emekliler bunu hak etmiyor, tabutumuza son çiviyi çakmak istiyorlar
Esra ÇİFTÇİ
Emekliler, 16 milyonu aşan sayılarıyla en önemli toplumsal gruplardan birini oluşturuyor. Yüzde yetmişi açlık sınırının altında aylıkla yaşamak zorunda bırakılan emekliler barınmadan beslenmeye kadar çok ciddi sorunlarla uğraşıyor. Peki emekliler ne istiyor? Emeklilerin başlıca sorunları neler? Emekli Dayanışma Sendikası (EDS) Genel Başkanı Mahinur Şahbaz, Artı Gerçek’in sorularını yanıtladı.
Hükümetin her seçim sonrası yeni iktidar olmuş gibi vaatlerde bulunduğuna söyleyen Şahbaz, “Hayat taksimetre değil ki düğmeye basıp geçmişi silesiniz. Bizler dünü unutmadık geleceğimizden de vazgeçmiyoruz” diye konuştu. Çalışanların sendikalarını da eleştiren Şahbaz, “Sendikalar zamanında üyeleri adına emeklilik primlerine sahip çıksalardı bu kadar pervasızca emeğimize haklarımıza el konulamayacaktı” dedi.
‘BU FOTOĞRAF TÜRKİYE’NİN FOTOĞRAFI OLAMAZ’
Mahinur Şahbaz, on yıllardır topluma ölümler kutsanarak, milliyetçilik körüklenerek, ayrımcılığın, eşitsizliğin yoksulluğun, adaletsizliğin bugüne kadar görülmemiş biçiminin yaşatıldığını söyledi ve şöyle konuştu:
“Yıllardır uyguladıkları ekonomik sosyal kapitalist politikalar, toplumsal yaşamı aile yapısını, sokakta işte günlük insan ilişkilerine kadar her alanı etkisi altına aldı. Devletin bütün araçları kullanılarak sistematik dozu sürekli artan baskı, insan hakları ihlalleri, iş cinayetleri, kadın cinayetleri, çocuklara yönelik taciz tecavüz vakaları, yoksulluk şiddetinin neden olduğu intiharlar ve bunların sürekli hale getirilmesi toplumsal dengeyi, ilişkileri bozdu, değerlerimizi çürüttü. Toplumsal yapımızı içeri doğru hızla çökertiyor. Ülkenin bütün kurumları, kadroları ekonomik siyasal alt yapısı imha edilmiş gibi. Bu küreselleşmiş, emperyalizmi iliklerine kadar yaşayan bir Türkiye’nin fotoğrafıdır. Milyonlarca insanımızın yoksulluğa mahkûm edilmesinden çaresiz bırakılmasından bizler utanıyoruz. Bu fotoğraf Türkiye’nin fotoğrafı olamaz”
‘YOKSULLAŞAN EMEKLİLERİ ZAMLARLA OYALIYORLAR’
“Yıllardır yoksullaştırdıkları emeklileri bugün de zamlarla, enflasyon oranlarıyla oyalıyorlar. Bizim için algı karmaşası yaratmaktan, aldatmaktan, oyalamaktan, umut tacirliği yapmaktan başka bir anlamı yok söylediklerinin” diyen Şahbaz sözlerini şöyle sürdürdü:
“Her gün zamları, fiyatları yarıştırıyorlar. Vergileri primleri yükseltiyorlar. Emekli aylıklarını dondurdular, alım gücünü aşağı çektiler ve aynı şeyleri yapmaya devam ederek bizi oyalıyorlar. Barınmadan beslenmeye kadar her şey sorun haline getirildi. Mahalle yaptıkları köylerde bile bir tek odanın barınma maliyeti 3 bin lira olmuşken en düşük emekli aylığını “7 bin 500 lira yaptık’ dediler. Şimdi de yoksulluk sınırı 46 bin liraya ulaşmışken en düşük emekli aylığı 10 bin lira olacak diyorlar. Açlık sınırı bile değil söyledikleri rakam. Bu mu emekliye layık gördükleri? Bu mu yıllardır söyledikleri enflasyona ezdirmedik rakamı”
‘EMEKLİLER BUNU HAK ETMİYOR’
Emeklinin, “Bana verdiğiniz aylıkla barınabilecek miyim, sağlıklı gıdaya ulaşabilecek miyim, tedavi olacak ilaçlarımı alacak, dişlerimi yaptırabilecek miyim” diye sorduğunu söyleyen Şahbaz, emeklileri çocuklarına, komşularına muhtaç ettiklerini, huzurlarını kaçırdıklarını belirtti. “Emekliler bunu hak etmiyor. Şimdi de tabutumuza son çiviyi çakmak istiyorlar” diyen Şahbaz şöyle devam etti:
“Bu mahkûm edilmişliğin adını koyarak düşünmek sözümüzü ona göre kurmak zorundayız. Biliyoruz ki esnek kuralsız düşünerek davranarak iktidarla bütünleşmiş olan küresel kapitalistlerin saldırılarıyla baş edemeyiz. Bizi hızla yoksullaştıran kazanılmış haklarımıza el koyan Dünya Bankası ve IMF direktifleriyle yapılan Sosyal Güvenlik Reformuna imza atanları, taraf olanları, rıza üretenleri kabul etmiyoruz. Emeklilik primleri fona devredilip borsaya yatırılarak birileri zengin edilirken suskun kalanları, ekonomik güvencemizi sağlık hakkımızı kaybetmemize neden olanları unutmayacağız”
‘LOKMALARIMIZI SAYMAKTAN VAZGEÇSİNLER’
Şahbaz çalışan sendikalarına da “Sendikalar zamanında üyeleri adına emeklilik primlerine sahip çıksalardı bu kadar pervasızca emeğimize haklarımıza el konulamayacaktı” diyerek tepki gösterdi ve şunları söyledi:
“Bizler hala çalışıyoruz. 65 yaş üstünde olup çalışanlarımızın istihdama katılma oranı yüzde on ikidir. AB ülkelerinde bu oran yüzde 4, üstelik oralarda 65 yaş üstünün genel nüfusa oranı bizden daha yüksek. En az bir iki kronik hastalığı olan insanlarımız inşaat iskelesinden düşüyor, çatıda kalp krizinden ölüyor. Ne istiyordu? Ömür boyu çalışmış bir kap yemek ve rahat bir yatak. Bu ülkeyi yaratan, var eden işçilerine, emekçilerine, emeklilerine bunu çok görmekten, lokmalarımızı saymaktan vazgeçsinler. Bu çaresizliklerden ölümlerden sorumludurlar. Çünkü bu, Türkiye’nin kamusal hizmetler, sosyal politika ve yardımlar aracılığıyla kendi emeklerine yaşlılarına yeterince kaynak aktarmadığını göstergesidir. Bir bakan yardımcısına 410 bin lira aylık veriliyor. Emekli hakkı sahibi dul ve yetim dört buçuk milyon insanımız var. Ortalama aylıkları üç bin liradır. 136 dul ve yetime verdikleri aylığı bir bakan yardımcısına veriyorlar”
‘AYRIMCILIK DEĞİL EŞİTLİK İSTİYORUZ’
Mahinur Şahbaz, 18 Kasım’da Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı’nın konuşmasında “aşırı açlık ve yoksulluk yaşayan kişi yok” sözlerini hatırlatarak “Bunlar yok saydıkları insanlarımız. Sayın Bakan baktığı yeri değiştirsin, oturduğu koltuğun hakkını versin. Görsünler artık hakikatleri. Allah kimseyi kul hakkı yiyen kullarından etmesin” dedi ve tepkisini şu sözlerle dile getirdi:
“Bizlere intibak, kök aylık, seyyanen zam enflasyon oranı, EYT’lilere hakkını verdik masalları anlatmasınlar. Kamu emekliliği hakkımızdan vazgeçmiyoruz. Hukuku geriye doğru işletip emeklilik statüsünde yaptıkları değişiklikleri düzeltsinler, haklarımızı teslim etsinler. Sözde reform yapılmasaydı bugün en düşük emekli aylığı 30 bin lira olurdu. Ayrımcılık değil eşitlik, masal değil hak hukuk temelinde uygulama istiyoruz. Anayasamızda hala var olan sosyal devlet olma, herkes yasalar karşısında eşittir maddeleri ve 90. Maddeyi askıya almaktan vazgeçsinler. Uluslararası yasalarda var. Danıştay 10. Dairesi’nin 2007’de 2017’deki kararları var. Bizlerde kamu işvereni SGK ile toplu sözleşme masasına oturmak sorunlarımıza hakikatler üzerinden konuşarak çözüm bulma hakkımızı kullanmak istiyoruz. Emeklilere toplu sözleşme hakkını içeren sendika yasasının iç hukukta düzenlemesi yapılmalıdır. Bizlere karşı orantısız güç kullanılmasından vazgeçilsin. Maliye Bakanı seçimden sonra refah payı enflasyon farkını unutun diyor yani tabutunuza son çiviyi çakanlardan biri de ben olacağım demek istiyor. Sayın Bakan bugüne kadar karları özelleştirirken zararları toplumsallaştırdılar. Faturalarını da bize ödettiklerinin farkındayız. Bizler gidip gidip gelenlerden değiliz, bizler ülkenin her yerindeyiz. Kahvelerde, cami avlularında, parklardaki banklarda, sokaklarda, alanlardayız, taleplerimizin takipçisiyiz”