“Doğunun Yedinci Oğlu (Masal)” Sezai KARAKOÇ’un, 1970 yılında yayımlanan önemli bir şiiridir. O günün şartlarında, İslam dünyasının batı karşısındaki durumunu yansıtmaktadır. “Karakoç, şiirini bugün yazmış olsaydı acaba nasıl olurdu?” diye düşündük ve doğulu babaya iki oğul daha ilave ettik.
DOĞUNUN DOKUZUNCU OĞLU
Doğulu bir babanın dokuz oğlu vardı.
Kimi batı kapılarında, kimi otel odalarında
Gece kuştüyü yastıklar arasında bir karaltı dalınca içeriye
Onlardan hiç bir haber kalmadı geriye.
Hele biri vardı ki gezerken bir ırmak kenarında bir kıza rastlamıştı.
Onu ana değil de sanki gök doğurmuştu.
Kavuşamamıştı kardeşi ona ama
Kendisi de vuruldu bir muhacir kızına.
Dördüncü kardeşi okudu bilgin oldu,
Unutup ülküsünü
Günü geçmiş bir uygarlığa yordu.
Yedinci oğul da nur bir sütün olmuştu.
Batı karşısında yapabildiği buydu.
Kulak verip dinlememiş,
Değişmekten korkmuştu.
Sekizinci kardeş dil öğrendi, politikacı oldu.
O da merak etti, tuttu batıya gitti.
Batı yorgun düşmüş, dalları kurumuştu.
Taş, ışık ve eğlence
Başka da bir şey yoktu.
Hak verdi kardeşine, demek her şey doğruydu
Demişti zira ona batıda hayır yoktur.
Dokuzuncu oğul hiç eğlenmezdi, doğuyu batıyı merak etmezdi.
Uzaklara bakardı, pek konuşmazdı.
Dağlara eş olur hep düşünürdü.
İnsanlara acır ve çok üzülürdü.
Ansızın ona bir ilham geldi
Ve başladı konuşmaya.
Başına toplandılar önce, aldırmadılar.
Kollarını açıp anlattı,
Durmadan anlattı.
Kalabalık büyümüş, çok büyümüştü.
Dedi ki “Ey insanlar!”
Bilmeden yaşadığınız hayatı,
Kanı, cehli ve zulümatı,
Kasa hesaplarınızı ve ihtirası…
Son düzlükteyiz ey insanlar!
Sol elimde buruşturup atıyorum.
Aldatıp yuttunuz kardeşlerimi,
Eşlerini ve yetimlerini
Mazlumların hesabını soracağım.
Sağ elimi yumruk yapıp,
Sırtlanların ağzına sokacağım.
Ey yüreğinde insanlıktan iz kalmamış olanlar!