İrfan DEĞİRMENCİ – Gazeteci
Hepimiz oradaydık. Hepimiz öfkeli, tepkili ama aynı oranda bilinçli ve barışçıl. Tek tek hedef seçtiler. İçimizde en genç olanları seçtiler sanki. Hedef gözeterek vurdular, düşürdüler. Korkmaz dedik Ali İsmail’e.
Korkmadı. Cömertce paylaştı Abdocan kısa ömründe ne biriktirdiyse. Umudunu, neşesini, inadını. Medeni bir baş kaldırıydı. Yıldırım etkisi yarattı. Elvan elvan doğan yeni güne inancı aşıladı martı kaşları Berkin’in. Ethem, şimdi bir başka parkın adı Ankara’da. Ayvalıtaş, Moda’da. Ahmet, depremde yerle bir olan Antakya’da Armutlu’da. Hasan Ferit, zehir tacirlerinin surlarında bir gedik ve biz daha ölmedik. Yaşıyoruz işte. Yaşamak direnmektir bile bile. Güzel günlere yürüyoruz diye diye. Canlarımız için adalet ararken, suçlu ilan edilmek de tam buraya has, buraya göre. İktidar için kurban istediler. Alamayacaklar. Mücella Abla, Mine, Can kardeş, Çiğdem, Hakan ve nice yiğitler, Kavala bir de. Bir de Tayfun baba, Vera’nın babası.
Unutulmadı yitip gidenler. Unutulmayacak dört duvar arasında çile çekenler. O gün geldiğinde Vera’dan daha küçükler, bir kırmızı karanfil verecekler küçücük elleriyle ve diyecekler:
“Merhaba Gezi’nin kahramanları, özgürlüğe ve aramıza hoş geldiniz. Kabus bitti. Canımız acıdı. Alabora oldu bu gemi ama yolculuk devam etmekte…”