ABD ne kadar güvende olduğunu tartışıyor. Chris Hellman soruyor: Yaklaşık olarak 8 trilyon dolarlık Ulusal Güvenlik harcaması size ne sundu?
Usame Bin Laden’in öldürülmesi ulusal güvenlik harcamalarında bir kesintiyi değil de ulusal borçlanma tavanın yükseltilmesi olayını önümüze getirdi. Planlanan kesintiler her ne kadar küçük olsalar da, geçtiğimiz hafta Savunma bakanlığı sekreteri Leon Panetta harcamaların kısılması yönündeki planları kötüleyerek, bu yılın zaten oldukça kabarık olan bütçesinin çoktan aşıldığını açıkladı.
Bunlardan hiçbiri sizi şaşırtmasın. Tüm bağımlılıklarda olduğu gibi, bir kez devasa askeri harcamalara bağlanırsanız gerçekçi düşünmeniz ve gerekli soruları sormanız çok zor olur. Yıllardan beri askeri harcamaların kısılması ilk defa gündeme geldiği bu günlerde, 11 Eylül 2001’den beri bu ülkenin yapmış olduğu harcamalar ile ilgili bazı temel bilgileri vermeme ve bu harcamaların Amerikalılara neler sunduğuna dair birkaç soru sormama izin verin.
Benim bu konudaki katkılarımı 12 adımlık müstakbel ‘Ulusal Güvenlikte İtidal Programı’ na bir katkı olarak düşünün.
Washington’un (askeri harcama) bağımlılarının bilmesi gereken 11 Eylülden sonraki döneme ait üç temel veri ile başlayalım:
$5,9 trilyon: Bu miktar 2000 yılından bu yana Pentagon’un esas bütçesinin toplamda ödediğimiz vergilerden aldığı miktardır. Bu esas bütçenin, her ne kadar enerji bakanlığı bütçesinde görünseler de nükleer silah faaliyetlerini de içerdiğini bilin. Bu gerçekten önemli bir kalemdir ve Irak ile Afganistan savaşlarının toplam maliyetleri hesaplanırken dikkate alınmazlar. Yinede, bu savaş maliyetleri eklenmeden de, Pentagon bütçesi 2000 yılında 302,9 milyar dolarlık büyüklüğünden, 2011 yılındaki 545,1 milyar dolarlık büyüklüğüne uluşamayı başarmıştır. Bu da 242,2 milyar dolarlık veya %80’lik bir büyüme anlamına gelir.
$1,36 trilyon: Bu önümüzdeki Eylülün 30’una kadar Irak ve Afganistan savaşlarına yapılan harcamaların toplamıdır. Buınun 869milyar doları Irak’a ve 487,6 milyar doları ise Afganistan’adır. İlk kalemdeki harcamaları da eklediğimizde 11 eylülden bu yana 7,2 trilyon dolar yapar. Ancak bu devasa rakam bile Washington’un bu yıllarda yapmış olduğu toplam harcamaları ifade etmekte yetersiz kalır. Öyleyse 3 kaleme geçelim.
636 milyar dolar: bu çoğu zaman gözden kaçan fakat hükümetin o günen bu yana iç güvenliğe yapmış olduğu harcamanın toplamıdır. Bu öğle kolay ulaşılacak bir rakam değil. Çünkü iç güvenlik birimine doğrudan yapılan ödemelerin haricinde birçok federal birime doğrudan aynı iş için ödemeler yapılmaktadır. 2001 yılında sadece iç güvenlik birimine 16 milyar dolar talep edilmiştir. 2012 için ise 71,6 milyar dolar. Diğer krumlarla karşılaştırınca bu gerçekten yüksek bir rakam. (Sağlık bakanlığı 4,6 milyar dolar, Adalet bakanlığı 4,1 milyar dolar)
Bu üç kalemi topladığınızda 8 trilyonluk devasa bir rakam karşınıza çıkar.
Şimdi benim sorularıma gelelim:
Daha önceki harcamalarla mukayase edildiğinde 8 trilyon ne ifade ediyor?
11 eylülden önceki 10 yıllık süreçte Pentagon’un toplam bütçesi 4,2 trilyon dolardı ki bu da geçtiğimiz on yılın sadece 3’te 1’i oranında küçük olduğunu ortaya koyar. Ancak Irak ve Afganistan savaşlarının maliyetlerini de işin içerisine katacak olursak 3’te 2 oranında bir artış olduğu ortaya çıkar. Bu gerçekten büyük bir sıçrama. İç güvenlik birimi için ise bu yönde bir mukayese yapmak imkansız çünkü daha önce böyle bir birim mevcut değildi.
8 trilyon bu yıllarda yapılan harcamaların gerçekten de toplam maliyeti midir yoksa daha da fazla olabilir mi?
Yukarıdaki kullandığım veriler benim organizasyonum olan ” ulusal öncelikler Projesi” inden alıntıdırlar ve Başkan ile kongre trafından onaylanan fonlardan oluşmaktadır. Bu savaş ve ulusal güvenlik harcamalarına dair bir yaklaşım biçimidir. Brown Üniversitesi Watson Enstitüsü araştırmacılarının yapmış oldukları yeni bir araştırma daha geniş bir bakış açısı ile hazırlanmış. Çalışmalarının özetinde araştırmacılar “savaşların ekonomik maliyetlerinin hesaplanmasında en az üç temel yol izlenmelidir. Savaşın şu ana kadarki maliyeti, savaşın gelecekteki maliyeti, savaşa yapılan harcamaların yerine nelerin gerçekleşebileceği”
Gazilere yapılan ödemeler, savaşta yaralananların devam eden tedavi giderleri, savaş için alınan paranın faiz yükü toplandığında 3,2 ila 4 trilyon arasında bir rakama ulaşırsınız ki bu da önceki kalemler ile birlikte yekünde 11 trilyon dolar yapar.
Ben de daha önce yaptığım bir araştırmada aynı yaplaşım ile yıllık 1,2 trilyon dolar sonucuna ulaşmıştım.
Bütün bunlar basit ancak nadiren sorulan başka bir soruyu akıllara getiriyor:
Daha fazla güvende miyiz?
Hangi sonucu kabul ederseniz edin bir şey gerçek: Trilyonlarca dolardan bahsediyoruz. Bu yaz gerçekleşen trilyon dolarlık bütçe açığının ve borç sarmalının idare edilmesi hakkındaki ateşli kavgalarda kimsenin trilyonlarca dolar harcandıktan sonra daha güvende olup olmadığımızı sormaması gerçekten de ilginç.
Elbette bu cevaplanması kolay bir soru değil, ancak ciddi sorun çıkarabilecek bir takım gerçekler var. Mesela yönetim hesapları ile başlayalım. Yıllardır kongre ve diğer birçok sivil yasama organından gelen eleştirilere rağmen Savunma Bakanlığı denetleme görmüş değil. İster inanın ister inanmayın; asla geçirmedi!
1990 yılındaki Maliye Şef Memurları hareketinde olduğu gibi zaman zaman kongre üyeleri, Pentagon bir denetleme geçirmeyi başarana kadar askeri harcamaların durdurulması veya kesilmesi önerisi ile geldiyse de başarılı olamadı. Rekor vseviyelerdeki askeri harcamaların kesilmesini engellemeye çalışırlarken bile pentagon memurları, halka verdikleri vergiler ile ne gibi bir güvenlik hizmeti satın aldıklarını izah edemediler.
Ve bu komplike hastalık bulaşıcıya benziyor. İç güvenlik departmanı 2003 yılında Devlet Sorumluluk ajansına göre “yüksek risk” kapsamına girdi. (stratejik öneme sahip, en son kesintiye gidilecek kalem)
Bu da bizi daha geniş bir mevzuya ve başka bir soruya yönlendiriyor:
Parayı doğru bür güvenlik modeline mi harcıyoruz?
Bu haziran ayında, Politika Araştırmaları Enstitüsü, ülkeyi en azından şimdi olduğundan daha güvenli bir hale getirecek bir askeri bütçe önerisi olan ve adına “Birleşik Devletler için birleştirlmiş bir güvenlik bütçesi” dedikleri bir çalışmanın son versiyonunu yayınladı. Daha çok USB adı ile bilinen bu çalışma ForeignPolicy in Focus web sitesinde 2004 yılından bu yana yıllık olarak yayınlanmakta ve özel bir uzman grubu tarafından hazırlanmakta.
Daha önceki yıllarda olduğu gibi bu yılda raporda Birleşik Devletlerin güvenlik için ayırdığı dolarları ne gerçek bir iç güvenlik çalışmalarına ne de önleyici diplomatik girişimlere ancak genel olarak savaş çıkarmaya harcadığı sonucuna ulaşılıyor.obama yönetiminin önerdiği 2012 bütçesinde güvenlik harcamalarının %85’i askeri harcamalara, %7’si ise iç güvenliğe ve %8’lik bir kısmı ise askeri olmayan uluslararası yönetime yapılması öngörülüyor.
Dış politika kuruluşlarının önemli bir kısmı bu eleştirilere katılıyorlar. Savunma Bakanı Robert GATES konu hakkında şunları söylüyor: ” Askeri olmayan dış ilişkilere ayrılan bütçe askeri olana kıyasla oldukça orantısız biçimde küçük. Ulusal güvenlikle ilgili sivil enstrümanlara ciddi bir artış yapılması kaçınılmaz. ” konuşmaya sıra geldiğinde konuşuyorlar ancak yıllık bütçe görüşmelerine sıra geldiğinde işe koyulmuyorlar.
Öyleyse başka temel bir soruyu soralım:
Büyük ve karanlık askeri ve ulusal güvenlik harcamalarınız sizlerin daha fazla güvenli bir durumda olmanızı sağladı mı?
Hükümet memurları ve karşı terör uzmanlar sıksık teröre karşı verdikleri savaşta elde ettikleri birçok zaferlerinden halkın haberdar olmadıklarını iddia ediyorlar. Bu gibi zaferler istihbarat kaynaklarının korunması ve kanun uygulayıcılar tarafından ortaya çıkarmalarından ötürü gizli kalmaya devam edecekler.
Peki son bir soru:
Şuan olduğumuzdan daha az güvende olabilir miydik?
Dünya’nın birçok yerinde giriştiğimiz gizli ve açık savaşlar, insansız hava aracı saldırıları, bombardıman, istihbarat faaliyeti, özel harekatlar neticesinde tüm dünyayı karşımıza aldıktan sonra mı?