Sevgili dostlar,
Düşünün, ülkenin en iyi karikatüristlerinden birisiniz. 2 yıl önce bir torununuz, olmuş, işten artan vakitlerde onunla legodan kuleler yapıyorsunuz. Bir sabah eviniz basılıyor, gözaltına alınıyorsunuz. Savcı, sizin telefonla bir turizm şirketini aradığınızı söylüyor. “Evet” diyorsunuz, “Tatile gidecektim, gazetede ilanı gördüm. Aradım.” Savcı, o turizm şirketinin, falanca örgütle irtibatlı olduğunu söylüyor. Gülüyorsunuz. Ama şaka değil bu; savcı ciddi ciddi sizi bu aramadan dolayı suçluyor. Gülüşünüz yüzünüzde donuyor. Hapse atılıyorsunuz, yargılanıyorsunuz. Vakfında yönetim kurulu üyesi olduğunuz gazeteden 10 değerli isim de sizinle beraber…
Duruşma günü, bir mizah ustasına yaraşan bir savunma yapıyorsunuz:
“Deniz manzaralı bir odada üç gün tatil yapmayı umarken, beton manzaralı bir hücrede dokuz ay kaldım. Yaşadıklarım, ‘rezervasyon hatası’ diye geçiştirilebilecek gibi değil… ”
Suçsuzken hayatınızdan çalınan dokuz ay…
Gazetem Cumhuriyet’in yönetici, muhabir, yazar, karikatürist, avukat pozisyonundaki 11 mensubu, dokuz ayla bir buçuk yıl arasında değişen sürelerde hapis yattıktan sonra salıverilmişlerdi. Ancak mahkemeleri henüz bitmemişti. Yargılama sonunda, yaptıkları haberler, yazdıkları yorumlar, attıkları manşetler yüzünden, yani tamamen gazetecilikten, 2,5-8 yıl arası hapis cezaları aldılar. İtiraz ettiler. Mahkeme kararını dün verdi ve cezaları onadı. Şimdi sekiz gazeteci, 7 aydan 21 aya kadar değişen sürelerde yeniden hapis yatacak.
Yazının başında söz ettiğim karikatürist dostum Musa Kart, bir kez daha eşiyle, çocuğuyla, torunuyla vedalaştı dün… “Yanlış” bir turizm şirketini aramanın, -ama aslında baskı altında bir ülkede muhalif safta durmanın- bedelini ödeyecek bir kez daha…
İnsan haklarını, basın özgürlüğünü hiçe sayan bu siyasi karar karşısında “Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) ne yapıyor” derseniz; “İç hukuk yollarını tüketin de gelin” diyor. “İç hukuk yolu” saydığı Anayasa Mahkemesi, yaklaşık 2,5 yıldır karar vermiyor. AİHM de bu kadar önemli bir dosyayı iki yıldır bekletiyor.
Bu arada iddianameyi hazırlayan savcı, Erdoğan tarafından diğer savcı ve hâkimleri tayinle görevli kurula seçilerek terfi ettirildi.
Cezayı kesen mahkemenin başkanı, o kurul tarafından Yargıtay üyeliğiyle ödüllendirildi.
Şimdi sıkı durun, son darbe geliyor:
Hani mektubumun başında Musa Kart’ın telefon ettiği için hapse girdiği bir turizm şirketinden söz etmiştim ya…
Hah işte; onun genel müdürü geçen yaz Turizm Bakanı oldu.