Demokratik Toplum Kongresi Eşbaşkanı Aysel Tuğluk, Sümerbank Resepsiyon Salonu’nda düzenlediği basın toplantısında, 30 Aralık’ta Diyarbakır’a gidecek olan Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün ziyareti ve Demokratik Özerklik üzerine yürütülen tartışmaları değerlendirdi. Tuğluk, Cumhurbaşkanı’nın vereceği mesajların mevcut tartışmaları olumlu ya da olumsuz yönde etkileyebileceğine dikkat çekti. Tuğluk, Demokratik Özerklik konusunda sert açıklamalar yapan AKP’ye yanıt verdi.
‘OYALAMA POLİTİKASININ DEVAM EDECEĞİ ANLAŞILDI’
Tuğluk, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün, 30-31 Aralık günlerinde Diyarbakır’a yapacağı ziyareti önemsediklerini belirtti, “Ziyaret vesilesiyle bir haftayı aşkın süredir birincisini düzenlediğimiz Demokratik Özerklik Çalıştayı hakkında yapılan tartışmaları değerlendirmek istiyoruz” dedi.
1. Demokratik Özerklik Çalıştayı’nın ardından Kürt halkının çözüm projesi olarak nitelendirdiği Demokratik Özerklik tartışmalarının ana gündem haline geldiğini belirten Tuğluk, “Olumlu yönde bir çok tartışma ve değerlendirme olmakla birlikte, korkular ve bölünme fobisi üzerine kurulmuş kendini tekrarın, dolayısıyla Kürtleri yok saymanın adı olan klasik inkar zihniyetinin ürünü olan tartışmalar da yapılmaktadır” dedi.
Tuğluk, AKP’nin Demokratik Özerklik açıklamalarını “olumsuz ve kötü niyetli” olarak değerlendirdi, bu açıklamalarla “Kürt sorununun demokratik çözümünden ziyade, tasfiye ve imha etmenin başka bir biçimi olan oyalama ve zamana yayma politikalarının devam edeceğinin” anlaşıldığını kaydetti. Aysel Tuğluk, bu tür yaklaşımların, Türkiye’nin yararına olmadığını ve çözümsüzlük üreteceğini ifade etti.
TEHDİTLERE YANIT
DTK Eşbaşkanı, “tehditler savuran ve yargıyı göreve çağıran siyasetçilere” şöyle seslendi: “Bizler Kürt coğrafyasının en büyük sivil toplum platformu olarak örgütlenen Demokratik Toplum Kongresi olarak, meşruiyetimizi ve yasallığımızı halkımızın teveccühünden ve ulusal-evrensel hukuktan almaktayız. Çağdaş bir demokrasiye kavuşma yolunda, benzer sorunları çözen tüm ülkelerde bu tür platformlar ve Kongreler, barış süreçlerinde çok hayati roller oynamışlardır. Şu gerçeğin bilinmesi gerekir: Kürt sorununun çözümü, ciddiyet ve kararlılık ister, çaba ve fedakarlık gerektirir. Bu tür hamasi nutuklar ile ucuz ve modası geçmiş söylemler; basitliğin-basiretsizliğin göstergesidir. Demokratik Toplum Kongresi, bu konudaki çabalarımızı daha da geliştirip, barış ve çözüm konusundaki rolümüzü kararlılıkla sürdürmeye devam edeceğiz.”
AKP’NİN ÇÖZÜM PROJESİ VAR MI?
DTK Eşbaşkanı Aysel Tuğluk, “tehditkar beyanların başaktörü” olarak nitelendirdiği AKP Hükümetinin, gerçek anlamda Kürt sorununa yönelik bir çözüm projesi olup olmadığını sordu ve ekledi: “Varsa eğer, bu nasıl bir projedir? Neden kamuoyuna açıklanmamaktadır? Düne kadar ‘silahlar sussun, konuşalım, tartışalım’ diyen kesimlerin bu sessizliğinin nedeni nedir? Kürt tarafı 2011 Genel Seçimlerine kadar eylemsizlik kararı vermişken, kalıcı bir ateşkes ve barış için çaba harcaması gerekenler neden sessizliğe bürünmüşlerdir?”
Demokratik Özerklik projesinin, “Türkiye’yi bölmenin değil, Türkiye’nin demokratik birliği içerisinde kendi dili-kültürü ve iradesiyle yaşama projesi olduğunu” ifade eden Aysel Tuğluk, Kürtler ve tüm farklı kültürlerin, demokratik ve Anayasal haklara özgürce ve eşitçe sahip olmasını istediklerini dile getirdi.
‘YAKLAŞIMIMIZ, BÜTÜNLEŞTİRİCİ VE BİRLEŞTİRİCİ’
Tuğluk, şunları söyledi: “Kürtlerin ve bastırılmış tüm kimliklerin özgürlük alanıyla ilgilidir. Yaşadıkları yerde kendilerini özgürce ifade etmelerine olanak sağlayacak bir sistemdir. Dolayısıyla, bütünleştirici ve birleştirici yaklaşımımızı sürekli olarak vurgulamamıza rağmen, tersi algılamaları ve tartışmaları doğru ve yararlı bulmadığımızın altını çizmek istiyoruz.”
“Biz içinde bulunduğumuz bu süreci oldukça önemsiyoruz. Süreci kolaylaştıran ve gelişmesini sağlayan taraf olmaya devam edeceğiz” diyen Tuğluk, devletin bir halkın özgürlük ve demokrasi talebini karşılayacak bir donanım ve anlayışa sahip olması gerektiğini kaydetti.
Tuğluk, projeye karşı retçi tutumun, “Kürt halkının kendi rengi ile Türkiye’nin birliği içerisinde yaşamasına olan tahammülsüzlüğün göstergesi” olduğunu ifade ederek, bu tutumun sonucunun kan ve gözyaşı olduğuna dikkat çekti.
DTK Eşgenel Başkanı Aysel Tuğluk, Demokratik Özerklik projesinin, yeni sivil ve demokratik Anayasayı yapma sürecinde, mutlaka dikkate alınması gerektiğini söyledi. Tuğluk, şöyle konuştu: “Bizim, Türkiye’nin sınırlarıyla-bayrağıyla-diliyle sorunumuz yoktur. Bu söylemler, özgürlük taleplerimizi töhmet altında bırakmak için üretilen kirli bir propagandadır. Bizim söylediğimiz, devletin Kürt inkarından vazgeçmesidir, Kürtlerin varlığını ve haklarını tanıyarak, Cumhuriyeti birlikte kuran bu halkla barışmasıdır.
‘İADE-İ İTİBAR SÜRECİNE GİRİLMELİ’
Demokratik Özerklik modeli, tüm dünyada benzer sorunları yaşayan ülkelerin çözüm deneyimlerinden de görüleceği gibi, ayrılıkçılığın ve milliyetçiliğin panzehiri olarak ortaya çıkan ve çözümü gerçekleştiren bir modeldir. Türkiye’deki mevcut statü, uzunca bir süreden beri sürdürülebilir olmaktan çıkmıştır. Kürtler artık mevcut geri statüyü, eşitsizliği ve adaletsizliği kabul etmiyor. Bu anlamda diyoruz ki, Kürt halkına Cumhuriyet’in kuruluşundan itibaren uygulanan inkar ve imha politikasından vazgeçilerek, bir iade-i itibar sürecine geçilmelidir.
Çözümü tartıştığımız böylesi bir dönemde, siyasi partilerin oy devşirme kaygılarıyla, faşizan ve ırkçı söylemleri çok rahat bir şekilde kullanmalarını esefle kınıyoruz. Hele hele, CHP gibi yenilenme ve demokratikleşme emareleri göstereceğini umduğumuz bir partinin, durmadan tekçi ulus-devlet anlayışını vurgulaması, inkarcı zihniyetini sürdürdüğünün bir göstergesidir. 30’lu 40’lı yılların tekçi ulus devlet modeli zaten mevcut durumun en büyük sebebiyken, bu anlayışın durmadan vurgulanması, CHP’nin henüz bu akıl tutulmasından kurtulamadığını göstermektedir.”
‘CUMHURBAŞKANI İNİSİYATİF ALSIN’
Demokratik Özerklik tartışmalarının yoğunca tartışıldığı bir dönemde, Cumhurbaşkanı’nın Diyarbakır’a yapacağı ziyareti önemsediklerini ifade eden Aysel Tuğluk, şöyle devam etti: “Verecekleri mesajların, mevcut tartışmaları olumlu ya da olumsuz yönde etkileyebileceğine dikkat çekerek; AKP zihniyetiyle söylenecek her sözün, verilecek her mesajın ortamı germekten ve çözümsüzlüğe hizmet etmekten başka bir şeye yaramayacağının altını çizmek istiyoruz. Bu durumda, Kürt halkının Cumhuriyet’in kuruluşunda beri mahrum bırakıldığı hak ve özgürlüklerini meşru bir şekilde hayata geçireceğini, bu tutumdaki kararlılığının görülmesi gerektiğini kamuoyu ile paylaşmak istiyoruz.