20. yüzyılın en büyük devrimcilerinden Fidel Castro’yu yedi yıl önce, 25 Kasım 2016’da, 90 yaşında yitirmiştik. Castro tüm dünya anti-emperyalist ve sosyalist hareketlerine damgasını vurmuş olan gerçek bir önder ve devrimciydi.
Doğan Özgüden
Castro sadece tüm dünya anti-emperyalist ve sosyalist hareketlerine damgasını vurmuş olan gerçek bir önder değil, 60’lı yıllarda Türkiye’de gelişen sosyal mücadeleleri ve sol mevzilenmeleri derinden etkileyen örnek bir devrimciydi…
İzmir’de gazeteciliğe yeni başladığım 1953 yılında gelmişti ilk haberler Castro’nun başını çektiği gerilla mücadelesi üzerine… Ve de ilk yenilgiden sonra faşist Batista’nın mahkemesinde yaptığı o tarihi savunma: Tarih beni beraat ettirecektir!
Üç yıl sonra efsanevi devrimci Ernesto Che Guevara ile birlikte gerillayı yeniden başlattığında mecburi askerlik hizmetindeydim… Gerek yedek subay okulundaki sol eğilimli arkadaşlarla, gerekse daha sonra birlikte görev yaptığımız Menderes diktasına muhalif genç muvazzaf subaylarla Küba devrimcilerinin başarı şansı üzerine uzun uzun söyleştiğimizi anımsıyorum…
Sabah Postası gazetesinin yönetimini tekrar üstlendiğimde Küba’dan gelen haberler redaksiyonumuzun ana gündem konularındandı. Muzaffer gerillanın 1959’da Havana’ya girişi, devrim lideri Castro’nun milyonlara seslenişi, 1961’de CIA’nın tezgahladığı Domuzlar Körfezi çıkartmasının yenilgiye uğratılması, 1962’de SSCB ile ABD arasında patlak veren füzeler krizi ve de Castro’nun sadece genç sosyalist Küba’nın değil, aynı zamanda bağlantısız ülkeler hareketinin lideri konumuna geçmesi…
Özellikle Sovyetler Birliği ve Çin komünist partileri arasında ideolojik çatışmanın emperyalizmin pençesindeki Türkiye gibi ülkelerin anti-emperyalist mücadelelerinde büyük bir hayal kırıklığına yol açtığı dönemde, tıpkı Ho Chi Min liderliğindeki Vietnam devrimi gibi, Castro yönetimindeki Küba devrimi de o ülkelerin devrimcileri için umut ve kararlılık aşılayan örneklerdi…
Tüm bu gelişmeleri çalıştığım medyada yansıtırken, tarihin çoktan Castro’yu beraat ettirdiğini düşünürdüm… Bu nedenledir ki, 1962’de yeni yayımlanmaya başlayan Yön Dergisi’ne yazdığım yazılardan birinde Wright Mills’in “Dinle Yankee” kitabını tanıtmıştım…
Daha sonra yönettiğim Akşam Gazetesi ve ardından kurduğumuz Ant Dergisi’nin dış politika sayfalarında bu iki ülke, Küba ve Vietnam, hep ağırlık taşıdı.
Ant Yayınları arasında Che Guevara’nın Savaş Anıları ve Gerilla Günlüğü, Castro’nun gerilla hocası Alberto Bayo’nun Gerilla Nedir? kitabını yayımlamıştık.
“DİNLE YANKEE” VE “TARİH BENİ BERAAT ETTİRECEKTİR”
Fidel Castro’nun ünlü “Tarih beni beraat ettirecektir” savunmasını da içeren Wright Mills’in Dinle Yankee kitabı yayınlarımız arasında özel bir yer tutuyordu.
Yıllarca önce tanıtımını Yön’de yapmış olduğum Dinle Yankee’nin tam çevirisini, hükümetin ve büyük sermayenin baskıları sonucunda Akşam Gazetesi yönetiminden uzaklaştırıldığımız günlerde, yeni bir mücadele dönemine girmenin hazırlığı içinde İnci’yle birlikte yapmıştık.
Dinle Yankee’nin Ant tarafından yayımlanan Türkçe baskısına yazdığı sunuş yazısında İnci Tuğsavul şöyle diyordu:
“Çağımızın en önemli ulusal kurtuluş hareketlerinden biri olan Küba Devrimi hakkında bugüne dek lehte ve aleyhte çok şey söylenmiş ve yazılmıştır.
“O, aç uluslar için bir kurtuluş yoludur, ama emperyalist kuvvetler için de bir an önce icabına bakılması gereken bir çıbanbaşıdır.
“O, batı yarımküresinde milyonlarca Latin Amerika’lının ardından yürüdüğü bir bayraktır, ama aynı yarımkürenin kuzeyindeki Yankee’ler için kızıllar tarafından Amerika’nın böğrüne dayanmış bir hançerdir.
“O, pis ve sefil bohio’larında kaktüs gibi yaşayan insanların sefaletten, cehaletten, açlıktan ve hastalıktan kurtuluş ümididir, ama dünya nimetlerini sömüren bir avuç latifundista ve kapitalist ile onların uşakları için dehşet verici bir tehlikedir.
“Bir avuç gencin Sierra Maestra’da Batista’ya karşı başlattıkları devrim hareketi gerçekten kısa zamanda özellikle Küba köylüsünün desteğiyle emperyalizme karşı bir kurtuluş savaşı halini almış ve 6,5 Milyon Küba’lıyı 180 Milyon Yankee ile karşı karşıya getirmiştir.
“Amerikan tekellerinin Küba’daki sömürücülüğüne son vererek bütün ulusal servetleri ve imkanları sadece Küba halkının çıkarına hasreden devrim, Birleşik Amerika’da en yetkili ağızlar tarafından takbih edilmiş, Barry Goldwater gibi bir sağcı senatör “Küba’nın Amerika için ciddi bir tehlike olduğunu, Castro rejimini yok etmek için, gerekirse savaşı dahi göze almak gerektiğini” söylerken Amerika’nın en radikal cumhurbaşkanlarından John F. Kennedy bile devrim yönetimini yıkmak için Küba’ya çıkartma düzenlemekten kendini alamamıştır.
“Bütün haberleşme araçlarını ve propaganda imkanlarını ellerinde bulunduran ekonomik çıkar sahiplerinin konformizme sürüklediği Amerikan Milleti, yani Yankee’ler, Küba Devrimi’ne adeta bir isteri krizi içinde saldırırken, aç dünyanın ve bu arada Küba’nın gerçeklerini görebilen bir avuç Amerikalı aydın kendi yurttaşlarını herhangi bir çılgınlıktan ala koymak için ciddi uyarmalarda bulunmaktan geri kalmamışlardır.
“Bunların arasında en önemli yeri, muhakkak ki, Columbia Üniversitesi profesörlerinden C. Wright Mills işgal etmektedir.
“Prof. Mills, devrimin zafere ulaşmasından bir yıl sonra Küba’ya giderek devrim liderleriyle ve Kübalılarla uzun görüşmelerde bulunmuş, gerçekleri yerinde izlemiş ve Küba Sorunu’nun içyüzünü elinizdeki “Dinle Yankee” adlı eserinde bir bilim adamının tarafsız ve gerçekçi gözlemciliğiyle ortaya koymuştur.
“Dinle Yankee, Küba Devrimi’nin sosyal ve ekonomik reformlara girişmesi üzerine çıkarları sarsılan Amerikan tekellerinin Amerikan Hükümeti’ni Küba’ya çıkartma yapmaya zorladıkları sırada yazılmıştır.
“Kitap, Küba devrimcilerinin kaleminden Yankee’ye yazılmış mektuplar şeklindedir. Bu mektuplarda Küba’nın tarihçesi, sosyal ve ekonomik durumu, ihtilalin nedenleri, ihtilalcilerin neler yapmak istedikleri ve hangi tehlikelerle karşı karşıya bulundukları anlatıldıktan sonra Amerika’nın Küba karşısındaki tutumu ele alınmakta ve Amerikan Ulusu, yani Yankee’ler, Amerikan Hükümeti’ni Küba’ya karşı giriştiği ekonomik ve askeri tehditlerden vazgeçirmeye davet edilmektedir.
“Ancak, ne yazık ki, Prof. Mills ve diğer açık fikirli Amerikan aydınlarının uyarmaları hiçbir sonuç vermemiş ve 1961 Nisan’ında Amerikan subayları tarafından Florida’da yetiştirilen Küba’lı mülteciler, Cumhurbaşkanı John Kennedy’nin muvafakatıyla Küba’ya askeri çıkartma yapmışlardır. Amerikan CIA Teşkilatı’nca organize edilen ve Domuzlar Körfezi Çıkartması olarak bilinen bu harekat Fidel Castro’nun liderliğindeki Küba halkının devrime sahip çıkması sayesinde hezimetle sonuçlanmış, 72 saat süren çarpışmalardan sonra 300’e yakın mülteci öldürülerek 1200 kişi esir edilmiştir.
“Kesin zaferin kazanılmasından sonra Küba bir sosyalist cumhuriyet haline getirilmiş ve Küba ekonomisi sosyalist açıdan planlaştırılarak sosyalist ülkelerle daha yakın bağlantılar kurulmuştur.
“Küba devrimi bugün eski düzenin artıklarını ve karşı devrim unsurlarını tamamen temizlemiş olarak sosyalist kalkınma aşamasına girmiştir.
“Küba, sosyalizmin Amerika Kıtası’nda tuttuğu bir köprü başıdır. Yarın bir Brezilya, bir Arjantin, bir Bolivya, bir Şili, bir Peru da Küba’nın geçtiği yoldan geçecektir.
“Küba devrimcilerinin Dinle Yankee’de yer alan görüşleri, Prof. Mills’in de belirttiği gibi, sadece Küba’lının değil, sadece Latin Amerika halklarının değil, bütün aç halkların sesidir.”
Bu sunuş yazısı, bu ay İnfo-Türk tarafından yayınlanan “Vatansızlığı Vatan Eylemek – İnci Tuğsavul’un çok boyutlu kavgası” adlı kitabımızın 78. sayfasında yer alıyor.
Yedi yıl önce Castro’nun ölüm haberi ikimizi de çok sarsmıştı…
Küba halkının elemini paylaşan yazımı şöyle bitirmiştim:
Eminim ki on yıllarca ona küfredenler de dahil tüm dünya bu büyük devrimciyi hep hayranlık ve saygıyla anacaktır.
Adiós comandante, adiós…
*VE DE GÜNÜMÜZ TÜRKİYESİ’NDEN İKİ SAYFA
Doğan Özgüden: 1952’den itibaren İzmir’de Ege Güneşi, Sabah Postası, Milliyet, Öncü gazetelerinde çalıştı, 60’larda İstanbul’da Gece Postası ve Akşam Gazetesi genel yayın yönetmenliği yaptı. 1967’den itibaren eşi İnci Tuğsavul, Yaşar Kemal ve Fethi Naci ile birlikte sosyalist Ant Dergisi’ni yayınladı. Gazeteciler Sendikası, Gazeteciler Cemiyeti, Basın Şeref Divanı ve Türkiye İşçi Partisi yönetimlerinde bulundu. 12 Mart 1971 darbesinden sonra Türkiye’den ayrılarak yurt dışında Demokratik Direniş Örgütü, İnfo-Türk Haber Ajansı ve Güneş Atölyeleri, 12 Eylül 1980 darbesinden sonra Demokrasi İçin Birlik örgütü kurucuları arasında yer aldı. Evren Cuntası tarafından 1982’de eşiyle birlikte Türk vatandaşlığından çıkartıldı. 12 Mart rejimine karşı Türkiye Dosyası, 12 Eylül rejimine karşı Kara Kitap adlı İngilizce, Türkiye’deki ve sürgündeki yaşamını ve mücadelelerini anlatan iki ciltlik “Vatansız” Gazeteci ve altı ciltlik Sürgün Yazıları adlı Türkçe ve Fransızca kitapları bulunuyor. Kurulduğu tarihten beri Artı Gerçek’e yazıyor. (https://www.info-turk.be/ozguden-tugsavul-T.htm)