Cizre’ye girdiğinizde cadde sağlı sollu duvarı yıkılmış ev ve dükkanlar göze çarpıyor. Şehir merkezi eskisi gibi, lakin mahallelere gittiğinizde moloz yığınları sizi karşılıyor. Evler ya ateşle yakılmış ya da obüs toplarıyla harabe olmuş. Bu halde binlerce daire var.
Nur, Sur ve Yafes Mahallelerinde kapısı, penceresi kırılmamış ev yok.
Nispeten iyi durumda olan ve duvarı yıkılmamış dairelerin içine girdiğinizde önce kırılmış bir kapı sizi karşılıyor, odaların içi ise kırılmış cam ve ayna parçalarıyla dolu; evdeki tüm elektronik cihaz ve gardrop kırılmış. Atılan obüs topları ve havanların şiddetiyle sarsılan dairelerin içi beton tozu… Evlerde unutulmuş para ve ziynet eşyaları gasp edilmiş. Giyim eşyaları ve ayakkabıların akibeti de aynı…Binlerce ev bu durumda.
Cizre yağmalanmış bir şehir.
Her sokakta ırkçı duvar yazılamaları ve polis zırhlı araçları var. Cizre’yi 80 gün obüs toplarıyla vuranlar, 350 canı alanlar ve şehri yağmalayanlar adeta ‘sen artık benimsin’ diyorlar. Fethetmenin kibriyle geziyorlar…
Yasakla birlikte evinden ve sokağından kopartılan 100 bin insan yavaş yavaş şehrine, sokağına dönüyor. Evlerine dönen ailelerin yardımına ilk olarak Rojava Yardımlaşma Derneği ve DBP belediyeleri koşmuş. Her yerde gönüllü bir koşturmaca; on bin aileye gıda yardımı yapılmış ve fakir ailelerin penceresi, duvarı yıkılmış evlerini onarmaya başlamışlar.
Ancak belediye ve Rojava Derneği’nin imkanları sınırlı. Dağıtılan gıda ailelere ancak bir hafta yetebilir. Belediyenin ise tahrip olan bir şehri onarma imkanı yok. Ancak ufak tefek yaraları pansuman etme şansı var ve onlar da onu yapıyorlar. Binlerce ailenin gıdaya ihtiyacı var. Onarılmayı bekleyen binlerce ev var. Aç ve çıplak ayaklı çocuklar var.
Silopi, Silvan, Sur ve İdil de aynı durumda. Yara büyük, yük ağır!
Nusaybin, Şırnak ve Gever, celladın obüs topları ve tanklarınca günlerdir dövülüyorlar. Yarın oralara da el vermek gerekecek!
Rojava şehirlerinin hali ise hepimizin malumu…
Kürdistan şehirleri ve o şehirlerdeki insanların desteğe ihtiyacı var. Bu katmerli baskı ikliminde bir ele ihtiyaçları var.
Cizre, İdil, Sur, Silopi diz çökmedi lakin buraların binlerce ele ihtiyacı var!
Bugünün öncelikli ihtiyacı maddi. Çünkü insanların temel yaşama gereçleri yağmalanmış.
Temel yaşama gereçlerine ihtiyaç var; çocuk maması, çocuk pedi, giyim ve gıda malzemesi lazım. Dairelerde yaşamak için beyaz eşya, kapı ve pencere gerekiyor.
Ve tüm bunlar için para lazım!
Rojava Yardımlaşma Derneği ve HDP-DBP Belediyeleri ve il-ilçe yönetimleri bu yaraları sarmak için bir kampanya başlatmış. Geçtiğimiz gün gazetemiz kampanyayı manşetten verdi ve her gün sayfalarında kampanya haberlerine yer veriyor.
İstanbul, Ankara, Konya, Antalya, İzmir Malatya, Antep ve Türkiye’nin tüm şehirlerinde milyonlarca Kürt, Ermeni, Türk demokrat var ve insan sevenler var. Cizre’nin, Sur’un, Gever’in, Nusaybin’in acısını duyan her insan bir yıl ayda 100 TL ayırsa emin olun çok kısa sürece binlerce mağduriyet son bulacak ve şehirlerimiz yeniden canlanacak. Kuşkusuz para öyle kolay kazanılmıyor ve ev bütçeleriniz kısıtlı. Yine de ayda 100 TL çok büyük bir meblağ değil.
100 TL bütçelerimiz için çok para değil lakin Kürdistan’daki çocukların, kadınların ve erkeklerin hayatları için çok değerli.