Kaburgamda mezar…
7 Şubat 2016 akşamı devletin resmi haber ajansı TRT, “Cizre’de bodrum kata girildi, 60 terörist öldürüldü” haberini son dakika olarak geçti.
Hemen ardından Hükumet ve devlet medyası “Güvenlik güçlerimiz Cizre’ye %100 hakim oldular, tüm terör unsurları öldürüldü” haberleri geçti!… Türk devleti %100 bir katliam yaptı, toplu bir infazın yaşandığı anlaşılıyor.
Yönetmen Deniz Şengenç, yaşananlar karşısında şöyle yazmış; “Kaburgama mezarlar kazılıyor her gün…”
Kocaman, toplu bir mezar kazıldı kaburgamıza!
DBP Parti Meclis üyesi Mehmet Yavuzer o bodrum katında yaralıydı, Feride Yıldız oradaydı ve yaralıydı…
Ferhat Saltıkal, Ali Fırat Kalkan, Mustafa Vartıyak orada ve yaralıydı, Mustafa Aslan, Tahir Çiçek, Rıdvan Ekinci orada yaralı yatıyorlardı!…
Dersim Aksay, İslam Balıkesir, Serdar Pişkin, Ferhat Karaduman, onlar da o bodrumda yaralı yatıyorlardı!…
Sercan Uğur, Rohat Aktaş, Fehmi Dinç, Hacer Aslan, Gülistan Üstün, Sakine Şiray orada o bodrum katında yaralı ve susuz yatıyorlardı!…
Berjin Demirkaya o bodrumda yaralıydı…
Ramazan İşçi, Mahmut Duymak, Kasım Yana, Osman Gökan, İzzet Gündüz o bodrum katında yaralıydı.
Fidan Dadak devletin toplarla yaktığı binada yaralıydı, Fedek Çağduval, Servet Çörek, Yasemin Çıkmaz, Serdar Özbek, Abdulkerim Oruç ve Mehmet Atlan yaralıydı ve o binadaydı!…
Hasan Ayaz daha 13 yaşındaydı, Ekrem Çevirgen daha 14’ündeydi, yaralıydı ve oradaydı…
Kasap çengelinde yüzlerce insan!
Cizre’de 14 Aralık 2015’te ilan edilen sokağa çıkma yasağından bu yana kasabın çengeline neredeyse 200 insan asıldı; Miray daha 3 aylıktı, dede Ramazan İnce 80’inde, Bişeng henüz 12’sindeydi!…
Ahmed Arif, “Can garip, can suskun, can paramparça…” derken sanki bugünün Cizre’sini yazmış!…
Filiz Ölmez Cizre’den yazmış; “Ölü bedenler üzerinde hangimizin yok ki parmak izleri…”
Yarın çocuğunuz, yıllar sonra ise torunlarınız “Tüm bunlar olup biterken siz ne yapıyordunuz” diye sorarsa, ‘Acun’u izliyorduk’ dersiniz…
Her saniyesi kayıt altında bir katliam…
Hiç kimse çıkıp ‘Haberim yoktu, böyle olacağını bilmiyordum’ demesin. Göstere göstere infaz ettiler!…
Gözlerimizin içine bakarak, bizimle dalga geçerek, küfrederek ırzımıza geçtiler!…
Hepimiz çıldırma halindeyiz!
Dicle Haber Ajansı, insan eliyle işlenmiş vahşetin fotoğraflarını paylaştı; beton içine karışmış yanmış bir beden… Yanarken sırt üstü uzanmış, o an göğe bakıyor sanki… Bir başkası, o da sırt üstü uzanmış, bedeni beton tozu içinde… Ölmüş bedenler iç içe…
Duvarlara ‘Kurdun dişine kan değdi’ yazıyorlardı. Dişine kan değen kurt öldürdükçe kana doymuyor!
Hıçkırarak yazıyorum!… Tuşlara yaşlar düşüyor!…
23 Ocak tarihinden beri o bodrumda yaralı yatan Mehmet Yavuzer günler önce bakın ne demişti: “Burada Sultan adında ağır yaralı bir kız çocuğu var, bana sürekli ‘baba beni bırakma’ diyor, her duyduğumda kahroluyorum.“
Mehmet, Sultan’ı bırakmadı!…
Bir baba kızını hiç bırakır mı, hiç yalnız gitsin ister mi?
Kız gitti baba ne durumda bilmiyoruz!… Çünkü iki ayrı bodrumda kalanların kaçı katledildi, kaçı yaşıyor kimse bilmiyor! Devlet manipülasyon içinde her gün yeni bilgiler paylaşıyor.
Mehmet’in annesi tarihi ipek yolunda günlerce çocuğuna ulaşmaya çalıştı; “Aslanım diren annen yetişecek” dedi.
Anneniz yetişemedi çocuğum!…
Cizre Halk Meclisi Eş Başkanı Mehmet Tunç da o katliam mekanındaydı!…
Katliam günü sabah saatlerinde Sterk Tv’ye bağlandı: “60 gündür sesimizi duyurmaya çalışıyoruz. Bunu izleyip sessiz kalanlar bizi defnetmesinler. Kimse bu saatten sonra cenaze defnetmesin. Kendileri nereye defnediyorsa defnetsin.”
Mehmet canlı yayında sanki kendisinin ve yanındakilerin vasiyetini anlatmıştı…
Devamla şöyle dedi: “Kürt halkına sesleniyorum; bu bir mücadeledir. Özgürlük mücadelesi uzun soluklu bir mücadeledir. Sadece Cizre’nin düşüşü ya da 100 kişinin katledilmesiyle bu hareketin bitmeyeceğini herkes bilmelidir.”
Biraz durdu, soluk alır gibi bekledi ve dudaklarından şu cümleler döküldü;
“Cizre halkı var gücüyle bedenini tanka, topa, lav silahına, roketatarlara siper etti. Mücadeleye devam eden arkadaşlara buradan selam ediyoruz.
Cizre halkı 60 gündür soğuğa, açlığa, susuzluğa rağmen diz çökmedi. İnsanlarımızın bizimle gurur duyması lazım.”
Dünya malına zerre tamah etmeyen genç kadın ve erkekler günlerce yaralı haldeyken üzerlerine toplar atıldı, yakıldılar yine de zalimin talim ettiği yola minnet etmediler.
Cizre bir toplu mezar ve kaburgamızda o toplu mezardaki Miray’ın, Bişeng’in ve Sultan’ın izi kazılı!…