1992’den OHAL ile yönetilen yönetilen ülkede, bugün başkentte konuşlandırılan polis sayısının 30 bin olduğu ifade ediliyor.
Cezayir’de, sendikalar, demokratik kitle örgütleri ve bazı siyasi partilerin “Sistemi değiştirelim” çağrısı ile bugün gerçekleştireceği gösterinin hükümet tarafından yasaklanmasının ardından binlerce polis dün gece saatlerinden itibaren polis başkenti ablukaya aldı.
Muhalif grupların oluşturduğu bir çatı örgütü olan “Değişim ve Demokrasi İçin Ulusal Koordinasyon” tarafından düzenlenecek eylemde, işsizlik, yüksek gıda fiyatları, sağlıksız konutlar ve yolsuzluk gibi diğer Arap ülkelerinde halkın isyanına neden olan sorunlar konu edilecek.
Eylemin, başkentin merkezinde bulunan 1 Mayıs Alanı’nda yerel saatle 11.00’de başlaması bekleniyor.
HÜKÜMETİ İSYAN KORKUSU SALDI
Cezayir Devlet Başkanı Abdülaziz Bouteflika, geçtiğimiz günlerde Cezayir halkını yatıştırmak için, işsizlik sorununu gündemine alacağı ve 199’de beri yürürlükte olan OHAL’in başkent dışında kaldırılacağını açıklamasında bulunmuştu.
Bununla birlikte, Tunus ve Mısır’daki halk ayaklanmalarının bir benzerinin ülkede gerçekleşmesinden korkan hükümet, günler öncesinden planlanan gösteriyi yasaklama yoluna gitti. Hükümet, kararın kamu güvenliği nedeniyle alındığını ileri sürse de, halk bu açıklamayı inandırıcı bulmuyor.
Hükümetin yasak kararı, demokratik hakların genişletilmesi, hükümetin istifası ve iş talepleriyle bugün sokaklara çıkacak halk ile güvenlik güçleri arasında çatışmaların yaşanabileceğine işaret ediyor.
Cezayir hükümetinin aldığı güvenlik önlemleri, ülkedeki egemenlerin halkın ayaklanmasından ne kadar korktuğunu da gözler önüne seriyor.
BAŞKENT KOLLUK GÜÇLERİNİN ABLUKASINDA
Eylemin başlamasından iki saat önce, yüzlerce polis kasklı, silahlı ve coplu yüzlerce kolluk gücünün meydana çıkarma yaptığı bildiriliyor. Polis helikopterleri meydanın üzerinde uçuş yaparken, onlarca polis aracının da meydanın etrafında park halinde olduğu ifade ediliyor.
Sabah saatlerinde yürüyüşün başlayacağı meydana ulaşmayı başaran küçük bir gösterici grubu, Cezayir’in 12 yıllık devlet başkanı Abdülaziz Bouteflika’yı hedef alarak “Bouteflika defol!” diye slogan attı. Göstericilerin, polis tarafından gözaltına alındığı bildirildi.
Başkentin farklı noktalarında binlerce polis bugünkü eylem için görevlendirilmiş durumda. Kentin bazı bölgelerinde konuşlandırılan polis sayısının, mahalle sakinlerini geçtiği bildiriliyor.
22 Ocak’ta gerçekleşen ve 5 kişinin yaşamını yitirdiği ve 800’den fazlasının yaralandığı gösteride 20 bin kolluk gücünün yer aldığı, bugünkü gösteriler için buna 10 bin kişilik bir takviye kuvvetin eklendiği belirtiliyor.
Bazı önemli kavşaklarda zırhlı araçların hazır beklediği kente tüm giriş çıkışlar kolluk güçleri tarafından kapatılmış durumda. Trenler çalışmazken, diğer toplu ulaşım araçlarının da ilerleyen saatlerde hizmet vermeyeceği belirtiliyor.
BİR SONRAKİ ÜLKE CEZAYİR Mİ?
Mübarek’in dün akşam gelen istifası ve önceki ay Tunus’ta Zeynel Abidin Bin Ali’nin devrilmesi, tüm Arap dünyasını derinden etkiledi. Otoriter rejimlerin hüküm sürdüğü tüm bu ülkelerde halk öfkeli. Herkes, bir sonraki ülkenin hangisi olacağını soruyor.
Tunus ve Mısır’daki halk isyanları, diğer Arap ülkelerindeki egemenlerin yüreğine korku saldı. Ürdün Kralı Abdullah, ülkedeki protestoların ardından başbakanı görevden alırken, Yemen’da 3o yılı aşkın bir süredir iktidarda olan Ali Abdullah Saleh yeni seçim döneminde aday olmayacağını açıkladı.
Akademisyenlerin ve hastane çalışanlarının da katıldığı haftalarca süren grevlere karşın, Cezayir, Mısır’da ya da Tunus’ta olduğu gibi ani ve kitlesel bir ayaklanma yaşamadı. Uzmanlar Cezayir halkının değişim istediğini ancak geçmişin travmalarının etkisinden kurtulamadıklarını dile getiriyor.
1962 yılında Fransa’ya karşı başlatılan özgürlük mücadelesinde bir milyon kişi katledilmiş, 1990larda yaşanan iç savaşta ise 200 bin kişi yaşamını yitirmişti.
Cezayir’de yaşanabilecek olası bir ayaklanmanın dünya ekonomisini ciddi bir şekilde etkileyebileceği yorumları yapılıyor. Bununla birlikte, uzmanlar önemli bir petrol ve doğal gaz ihracatçısı konumunda olan ülkede, Mısır’dakine benzer bir ayaklanmanın yaşanmasının zor olduğu görüşünde. Buna neden olarak, enerji zengini hükümetin verebileceği ekonomik tavizler gösteriliyor.