Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, 10 Haziran’da Türk–Arap İşbirliği Forumu (TAF) Dışişleri Bakanları 3. Toplantısı ile TAF Ekonomi Forumu 5. Toplantısı’nın ortak açılış toplantısında konuştu. Erdoğan’ın sözleri, son günlerde İran ve İsrail meseleleri nedeniyle dünyanın da gündeminde olduğu için uluslararası basında da yer buldu.
Erdoğan, özellikle dış kamuoyuna seslendiği konuşmasında İran’a yaptırımlar konusunda BM Güvenlik Konseyi’nde verdikleri “hayır” oyunu savunarak, “onurlu dış politikadan” bahsetti.
Başbakan, İran’a yaptırım kararı için “Böyle bir yanlışa ortak olmak istemeyiz. Çünkü tarih bizi affetmez. Gelecek kuşaklar nesiller bizi affetmez. Onun için ‘Biz duruşumuzu omurgalı sergilemek durumundayız’ dedik ve bu adımı attık” dedi.
Erdoğan’ın daha da şaşırtan sözleri, Afganistan ve özellikle Irak’taki durum için söyledikleri oldu. Erdoğan “Silahla, ambargoyla, dışlamayla bir neticeye gidilmiyor. Dünya bunun örneklerini gördü ve bedelini çok ağır ödedi. Irak’ta hala bedel ödüyoruz, Afganistan’da bedel ödüyoruz. Milyonlarca insan öldü, 7’den 70’e insanlar öldü. Şu anda Irak’ta yüz binlerce dul kadın var. Bunların sorumlusu kim? Bunun yanıtını bulmamız lazım. Yetimler, öksüzler var, bunların sorumlusu kim? Bunların yanıtını bulmamız lazım. Bunlara karşı susacak mıyız?” dedi, “Bu coğrafyayı bu hale getirenler, tarihe bunun hesabını vermek durumundadır” diye ekledi.
AKP hükümeti, ABD’nin Irak’ta Saddam hükümetini yıkmak için savaş başlatma hazırlıklarının başından itibaren bu girişimi desteklemişti. Hükümet, Meclis gündemine Irak’a asker göndermek için tezkereyi bizzat getirmişti. Ankara’da Sıhhiye Meydanı’nda yüz bin kişinin toplandığı 1 Mart 2003 günü, AKP mecliste fire verdi ve tezkereyi geçirmeyi başaramadı. Tezkerenin geçmemesi, yıllarca AKP ve yandaş basın tarafından ABD’yle ilişkilerde bir “güvensizlik krizi” olarak anıldı ve pişmanlıkla anımsandı. Ancak AKP, kısa sürede, işgalin başladığı 20 Mart günü yeni bir tezkere çıkararak ABD’nin komşu Irak’ı işgali için Türkiye’nin üslerini ve limanlarını kullanmasına izin verdi.
Erdoğan, o zamanlar Irak’taki dul kadınlar değil, işgalci ABD askerlerinin sağlığı için kaygılanıyordu. 31 Mart’ta Wall Street Journal’da kendi imzasıyla yayımlanan “Türkiye sadık bir müttefik ve bir dost” başlıklı makalesinde Erdoğan “Amerika’yla olan yakın işbirliğimizi sürdürmeye kararlıyız. Dahası, bu cesur kadın ve erkeklerin en az kayıpla evlerine dönmelerini ve Irak’taki acının en kısa zamanda sona ermesini umuyor ve bunun için dua ediyoruz” diyordu.
Erdoğan, makalesinde “Nasıl Saddam Hüseyin’in kaderi ABD ulusal güvenliği açısından kritikse, Kuzey Irak’ın kaderi de Türk ulusal güvenliği açısından kritiktir” diyor, 1 Mart’ta tezkerenin geçmemesini açıklama gayreti içinde o zamana dek Irak’a karşı atılan tüm adımları nasıl desteklediklerini sayıyordu, Kore’ye, Somali’ye, Bosna’ya ve Doğu Timor’a gönderdikleri Türk askerlerini anımsatıyordu.
Erdoğan, 21 Nisan’da Washington Post’ta çıkan makalesinde ise “Uzun müzakerelerden sonra ve Türk halkının yüzde 94’ünün Irak’a açılacak yeni bir savaşa karşı olmasına rağmen, hükümetim, müttefik kuvvetlerin Irak’a girerken Türk hava sahasını kullanması için onay çıkarabildi” diyerek bir hükümet başkanı için “halkımıza rağmen sunduğumuz destekten dolayı mutluyuz” demeye benzer ilginç bir övünme içine giriyordu.
AKP’nin bir diğer övünç kaynağı, Recep Tayyip Erdoğan’ın ABD tarafından Büyük Ortadoğu Projesi’nin eşbaşkanlığına getirilmiş olması oldu. Erdoğan, dünkü konuşmasında “Tarihe hesap verecekler” derken, kendisinin eşbaşkanı olduğu projenin faillerinden bahsediyordu.
AKP, sadece ABD’ye yakınlığıyla övünmüyordu. Irak’taki işbirliğinden, Türkiye’nin “kazanç” sağladığını da propaganda ediyordu. ABD-Irak-Türkiye arasında üçlü “terörle mücadele” mekanizmasının kurulmasından önce bunu zorlayan Erdoğan, 2007’de ABD’ye “Biz size nasıl terörle mücadelede destek veriyorsak, siz de bize destek verin” diye sesleniyordu.
Savunma Bakanı Vecdi Gönül, 2006’da Los Angeles World Affairs Council adlı kuruluşun toplantısında konuşan Gönül, övünç kaynağı olarak işgal sırasında Türk hava sahasından 4 bin 990 sorti gerçekleştirildiğini ve İncirlik Üssü‘nün kullanıldığını, Türkiye’nin Irak ile ekonomik ve ticari ilişkilerinin 2003 yılından bu yana ikiye katlandığını, 2006 yılında Irak’ın elektrik ihtiyacının 4’te 1’inin Türkiye tarafından karşılanacağını, yiyecek, içme suyu, ilaç ve inşaat malzemelerinin büyük bölümünün Türkiye’den taşındığını anlatıyordu.
O günlerde Irak’a bomba yağdıran uçakların sortilerinin rakamlarını şevkle anlatan hükümetin başındaki Erdoğan, dün Irak’taki dul kadınların sayısını andığı konuşmasında “Böyle bir yanlışa ortak olmak istemeyiz. Çünkü tarih bizi affetmez. Gelecek kuşaklar nesiller bizi affetmez” diyor, “Bu coğrafyayı bu hale getirenler, tarihe bunun hesabını vermek durumundadır” diye ekliyordu.