Biri soruyor diğeri vuruyor, soran hakkını emeğini soruyor, vuran saltanatını koruyor, bize de seyretmek düştü sanırım. Ama seyrederken de acıyla gülümsüyoruz.
“Hale bak” diyoruz ve anlamıyoruz, anlayamıyoruz nedendir ki, isyanlar, patlamalar bu kadar net ve haşin, “neden” diye sorunca geçmişe gidiyor insan ve soranların, neyi sorduklarını anlıyor.
“İslam gençliği” diye isimlendirilen ve “hizmette sınır yok” kavramıyla “aile, eş, dost, akraba hocamdan sonra gelir, öl de ölelim, vur de vuralım” diye şartlanmışlıkla sokağa salınan genç nesil büyüdü de ondan…
Bizim milletçe sorunumuz da bu sanırım; başkalarının doğru saydığını doğrumuz kabullenip aynı kitaptan beslenip aynı yöne bakınca sorunsuz hayatlar…
Amma gel gelelim pencereyi açıp da havayı teneffüs edince temiz hava bozdu ortamı, kimin eli kimin cebinde çıktı ortaya… “Amaç İslam’a hizmet” diyerek satılan kitapların villa parası olması ağır geldi elbette, pencereden perde düştü manzara ortaya çıkıverdi birden… İyi niyetle kefildiler halbuki insana yapılıyordu yatırımlar, ama büyüyünce ve de sokağa bakınca aç-açık, insanlık acı içinde, yaralar sarılmamış, sokaktaki vatandaşın derdi derdi değil, peki nedir bu amcaların bunca yırtınması?
Ulan siz değilmiydiniz “komşusu aç yatarken kendi tok yatan bizden değildir” diye vaazlar verip gelen cemaati soyup soğana çeviren… Siz değilmiydiniz “kardeşlerim kafanızı yastığa koyunca rahat mısınız, şu an şu saate nerelerde ne acılar var” diyerek duygu sömürüsüyle insanların salya sümük ağlamasına sebep olan ve “bize verdiğiniz her kuruş hanenize sevab olarak yazılacak” diye milleti soyan?
Siz değilmiydiniz “doğunun acısı acımızdır” diye feryat ederek doğu sınırlarını aşıp Beyazıt meydanından Kudüs’e dolmuş kaldıran?
Şimdi pencere açıldı perdeler düştü, amcalar ciplerde, villalarda ümmetten çok ümmetçilik, İslam’dan çok İslamcılık satarak “Müslüman’a her şeyin en kralı yakışır” nidasıyla kendine fetvanın en kralını bulup buluşturup “yakıştıııı, hocama da yakışır” sözlerinden kabaran nefisleri görünceeee vicdanı olanın vicdanı patladııııııııııı…
“Ne oldum değil, noluyo lannn” demeye başladılar hamdolsun… Ama bu söz ağır geldi sanırım birilerinin kuyruk acısına ki, feryadı Arş-ı A’la’ya yükselmiş durumda…
Hani nerdeyse atıkları çamurlardan putlara kanıp da tahammülsüzlüklerini putlarıyla örtecekler… “Nedir derdiniz” diye sorsak, mazlum ayağına yatıp işi de Allah’a havale ederek susmayı tercih eden “elit hocalar” geçmişte arkasında namaz kıldırmadığınız imamlardan, boşalttığınız camilerden medet umar oldunuz, hıyanet diyerek çamurladıklarınızdan imdat beklemeye başladınız… Neydi bu radikal değişim, ahhh be 28 Şubat, ne şanlı bir tarih oldun bu tayfanın dilinde, 28 Şubat’tan evvel neydi bunlar da şimdi ne oldular anlamadık ki… Söyliyeyim, 28 Şubat’tan evvel açtılar onlar da ama sonrasında doydular, karınları tok sırtları pek hale geldi, “kavgam karanlığa güneş adına” sloganı gitti, yerine “halka hizmet hakka hizmettir” sloganı geldi… Ama açlar hâlâ aç ve açıktaki hâlâ açıkta, doyanlar, barınanlar, sadece yurtdışında eğitim alabilenler, aynı amcaların çocukları oldu vahhhh.
Hâlâ yoksul insanlık ve hâlâ bu ülkede yokluktan kötü yola düşen evlatlar var, yuhh olsun size… Ve de sizin peşinizden gelenlere… Ahirette yakanıza yapışmazsak da bize yuh olsun, sizin de sizin ardınızdan gelenlerin de… Hep siz mi korkutacaksınız ALLAH’la, şimdi sıra bizde ALLAH sorar ama olur ki, Rahman fırsat verir o zaman soru sırası bizde. Şimdilik soranla vuran arasına girmiyoruz onların hakkı sormak, çünkü hizmet ettiler.