• Anasayfa
  • Gündem
    • Politika
    • Yaşam
    • Türkiye
    • Dünya
  • Emek
  • Kadın
  • Ekonomi
  • Eğitim
  • Ekoloji
  • Sağlık
  • Bilim & Teknoloji
  • Yazarlar
  • Arka Sayfa
    • Fikir & Yazı
    • Belgesel & Film
    • Eylem & Etkinlik
    • Fotoğraf & Karikatür
    • Kitap & Dergi
    • Müzik & Video
Adil Medya
  • Kasım 10, 2025
  • Yayın İlkeleri
  • Hakkımızda
  • Künye
  • İletişim
  • Güncel
  • Sağlık
  • Sağlık
Adil Medya
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Politika
      Külliyelog

      Külliyelog

      Bağlı ama şartlı

      Bağlı ama şartlı

      New York Times başyazısında sormuş: Demokrasimiz elden gidiyor mu?

      New York Times başyazısında sormuş: Demokrasimiz elden gidiyor mu?

      Toplu iğne yapmaya başladık mı?

      Toplu iğne yapmaya başladık mı?

    • Yaşam
      Yapay Zekâ Kansere Çare Olabilir Mi? 2025 İtibarıyla Umut Veren Gelişmelerin Soğukkanlı Analizi

      Yapay Zekâ Kansere Çare Olabilir Mi? 2025 İtibarıyla Umut Veren Gelişmelerin Soğukkanlı Analizi

      İstanbul İl Sağlık Müdürlüğü

      İstanbul İl Sağlık Müdürlüğü

      Zihniniz uyumazsa siz de uyuyamazsınız: Aşırı düşünmenin (overthinking) uykuya etkisi

      Zihniniz uyumazsa siz de uyuyamazsınız: Aşırı düşünmenin (overthinking) uykuya etkisi

      “Failleri koruyan düzene karşı mücadelemizi sürdüreceğiz”

      “Failleri koruyan düzene karşı mücadelemizi sürdüreceğiz”

    • Türkiye
      Bu kez Altın'ı Sivas'ta buldular | Müjde değil felaket

      Bu kez Altın'ı Sivas'ta buldular | Müjde değil felaket

      Sındırgı'nın bugünü memleketin yarını

      Sındırgı'nın bugünü memleketin yarını

      Ahmet Haskiro için adalet yok

      Ahmet Haskiro için adalet yok

      Dolandırıcıların sosyal konut tuzağı... Sahte siteye kaydolup izlerini sürdük

      Dolandırıcıların sosyal konut tuzağı... Sahte siteye kaydolup izlerini sürdük

    • Dünya
      New York Times başyazısında sormuş: Demokrasimiz elden gidiyor mu?

      New York Times başyazısında sormuş: Demokrasimiz elden gidiyor mu?

      New York'ta seçimi sosyalist aday Zohran Mamdani kazandı

      New York'ta seçimi sosyalist aday Zohran Mamdani kazandı

      Toplu iğne yapmaya başladık mı?

      Toplu iğne yapmaya başladık mı?

      Sudan savaşı, Çinli Wing Loong’a karşı Bayraktar ve savaş ağaları

      Sudan savaşı, Çinli Wing Loong’a karşı Bayraktar ve savaş ağaları

  • Emek
  • Kadın
  • Ekonomi
  • Eğitim
  • Ekoloji
  • Sağlık
  • Bilim & Teknoloji
  • Yazarlar
  • Arka Sayfa
    • Fikir & Yazı
      Türk Milletinin Tatlı ve Şeker İle Olan İlişkisi

      Türk Milletinin Tatlı ve Şeker İle Olan İlişkisi

      1951–2025 arası TL’nin Dolar Değeri, Enflasyon ve Alım Gücü Analizi

      1951–2025 arası TL’nin Dolar Değeri, Enflasyon ve Alım Gücü Analizi

      Bu kez Altın'ı Sivas'ta buldular | Müjde değil felaket

      Bu kez Altın'ı Sivas'ta buldular | Müjde değil felaket

      İslâm Arap Dini mi, Dünya Dini mi?

      İslâm Arap Dini mi, Dünya Dini mi?

    • Belgesel & Film
      Kapitalizmin Yeni Silahı: Prekaryaya Dönüştürülen Göçmen Emeği

      Kapitalizmin Yeni Silahı: Prekaryaya Dönüştürülen Göçmen Emeği

      Toplumsal gerçekçi romanın usta kalemi Orhan Kemal

      Toplumsal gerçekçi romanın usta kalemi Orhan Kemal

      ''Gelincik'' Elini kirletmekten çekinmeyen bir polisin hikâyesi

      ''Gelincik'' Elini kirletmekten çekinmeyen bir polisin hikâyesi

      “Leyla ile Mecnun” ekranlara geri dönüyor

      “Leyla ile Mecnun” ekranlara geri dönüyor

    • Eylem & Etkinlik
      Üçüncü Dünya Savaşı

      Üçüncü Dünya Savaşı

      Deniz Gezmiş - Metin Yüksel Birlikte Anılıyor

      Deniz Gezmiş - Metin Yüksel Birlikte Anılıyor

      Bizi uyutamazsınız; bu zulüm ne unutulur ne de affedilir!

      Bizi uyutamazsınız; bu zulüm ne unutulur ne de affedilir!

      Anayasal Düzen ve Adalet Devleti paneli

      Anayasal Düzen ve Adalet Devleti paneli

    • Fotoğraf & Karikatür
      TESK Genel Başkanı: Okul alışverişleri için en az 10-12 bin lira gerekiyor

      TESK Genel Başkanı: Okul alışverişleri için en az 10-12 bin lira gerekiyor

      Metafor

      Metafor

      Günün karikatürü

      Günün karikatürü

      LeMan'dan İsrail kapağı: Hangi hayvan hastaneleri vurur ki?

      LeMan'dan İsrail kapağı: Hangi hayvan hastaneleri vurur ki?

    • Kitap & Dergi
      Kadire Bozkurt: Ben yazarken okur henüz yoktur

      Kadire Bozkurt: Ben yazarken okur henüz yoktur

      Fuat Sürmeli'nin Yeni Kitabı Raflarda: “GÖLGEDEKİ GERÇEK”

      Fuat Sürmeli'nin Yeni Kitabı Raflarda: “GÖLGEDEKİ GERÇEK”

      Kitap toplama düşkünlüğü

      Kitap toplama düşkünlüğü

      Kitapların yalnızlığı

      Kitapların yalnızlığı

    • Müzik & Video
      4 gün sürecek 'Kuzey Fest'in programı belli oldu

      4 gün sürecek 'Kuzey Fest'in programı belli oldu

      Efendiler Bunun Neresi Yalan

      Efendiler Bunun Neresi Yalan

      Gökberk Uğurlu: “Düne takılı kalmak, önümüzü görmemizi engelliyor.”

      Gökberk Uğurlu: “Düne takılı kalmak, önümüzü görmemizi engelliyor.”

      Grup Yorum üyeleri için dayanışma konseri

      Grup Yorum üyeleri için dayanışma konseri

Murat Sevinç

Murat Sevinç

Behzat Ç.’yi yeniden seyrederken…

Eylül 24, 2020 Alıntı Yazılar 0 comments

Facebook Twitter Google+ LinkedIn Pinterest
Bugüne dek Behzat Ç. seyretmemiş olanlar varsa, hiç olmazsa bir iki bölümüne şöyle bir göz atmalarını öneririm. Nereden nereye geldik, kısacık sürede. Nereye gidebiliriz, kısacık sürede… Hikâye Ankara’da geçiyor. Deniz yok. Çok güzel bir şehir. Kuğulu Park ayrı güzel…On yıl önce eylül ayında bir pazar akşamı Star TV’de yayınlanmaya başlayan “Behzat Ç.” adlı dizi (esin kaynağı Emrah Serbes’in, ‘Her Temas İz Bırakır ‘ adlı romanıydı) kısa sürede başlangıçta tahmin edilenden çok daha büyük bir seyirci kitlesine kavuşmuştu. Ben de ilk bölümünü laf olsun diye seyredip sonrasında tüm bölümlerini, günü ve saatinde hemen hiç kaçırmadan takip ettim. Eşe dosta da önerdim, aralarında epeyce müdavimi oldu.

Behzat’ın Gençlik Parkı’nda sevdiği kadın Bahar’a, Cemal Süreya’dan esinle “biz de mutsuz olalım” diyerek evlilik teklif ettiği bölümün akşamında oturup dizi hakkında iki satır yazmıştım. Bir arkadaşım tarafından Ekşi Sözlük’te yayınlanan bu yazı, bir yıl sonra başka bir vesileyle “Behzat Ç. Ankara’dır” başlığıyla Radikal İki’de çıkmıştı. Özetle, Behzat Ç. dizisiyle aramda duygusal bağlar var! Şimdilerde yeniden gösterilen dizi hakkında zaman zaman ‘berbat bir dizi’ gibi yorumlara rastlıyorum ki, onlara söyleyebileceğim şey “Hadi canım” olur! Behzat Ç. kırmızı çizgim!

Senaryo ve oyunculuklar dışında her yönüyle ‘amatör’ sıfatını hak eden ve ister o günden ister bugünden bakın özellikle ‘karakolda işkenceyi’ meşrulaştıran (suçlu insan mı ki insan hakkı olsun, ifadesiyle özetlenebilecek yaygın kanıyı güçlendiren!) dizi, karakterleri ve kullanılan iç-dış mekânlarıyla Ankara’yla özdeşti benim için. Şunları yazmışım:

“Behzat ve diğer karakterler, Ankara’nın ta kendisi… Ankara’da yaşıyor olmaktan hoşnutlar; çirkin, savruk, kaba sabalar ama iyi insanlar aslında ve hatta Behzat, farkında olmasa da ‘biraz’ solcu. Polise benziyorlar. İstanbul dizilerindeki gibi üçgen vücutlu ve çok mecbur kalmadıkça AB’ye uyumlu değiller. Eğer siyasi büroda çalışıyor olsalardı bu adamlar, midemiz bulanacaktı hiç kuşku yok ama cinayetteler işte! Gecekondu benzeri salaş dairelerde yaşıyorlar. Yüzleri pudrasız, kıyafetleri kendileri kadar sıradan. Birbirlerini seviyorlar ama kabalıklarından ödün vermeden… Ulus, Kızılay, Atakule… Kız Kulesi ya da Ayasofya manzarası gözüne sokulmayınca seyredenin, geriye kişileri görmek kalıyor. İstanbul dizilerindeki gibi şehrin tüm yoksulları deniz kenarında çay kahve içip Arnavutköy, Balat kıyısında buluşmuyor. Yoksullar, yoksula benziyor ve öyle yaşıyor. Behzat tüm sorunlarına ve hırçınlığına rağmen, inatla iyi adam. Uyandırdığı kızgınlığın hemen ardından hüznü de yaşatıyor insana, eninde sonunda sevdiriyor kendisini. Ankara gibi… Uzun cümlelere ağdalı sözlere tenezzül etmiyor, kendisini beğendirme kaygısı da yok. İster sev ister sevme, umrunda değil. Ama sevdiğiyle mutsuzluğa razı, mutsuz etmeye de. Bahar’ı severken de, Esra’yı severken de… Her ne yaşıyorsa, biz onun yüzündeki çizgiden, şişeyi tutuşundan ya da nadir utangaç gülümsemesinden anlıyoruz. Uzunca anlatıp bizi sıkmıyor, kendisiyle meşgul etmiyor insanları. Bu yüzden de herkes onunla meşgul olmanın kıymetini biliyor. Behzat’ın değeri, kibirlenecek bir şeyi olmamasında… Behzat çirkinliğiyle, hırçınlığıyla, griliğiyle, kollayıcılığıyla, mahcubiyeti ve içtenliğiyle benziyor Ankara’ya. Sev ya da sevme, ama her ne hissedersen hisset adam gibi yaşa diyor seyredenine, başkasına yük olmadan… Mutlu olur ya da olmazsın, şart değil…”

Ankara’da yaşayıp orayı sevenler İstanbul karşılaştırmasından da, yaşadıkları şehrin griliğinin hatırlatılmasından da (ki gri değildir!), ‘siz orada nereye gidiyorsunuz ki?’ benzeri bezdirici sorulardan da çok sıkılır. Hele ki ‘Ankara’da deniz olmadığını’ söyleyen ve bunu müthiş bir tespitmişçesine dile getirenlerden. Muhterem okur aramızda kalsın, Ankaralılar Ankara’da deniz olmadığını biliyor! Sizi ikna edemeseler de gerçek bu. Ankara sevenler bir ömür tuhaf bir biçimde Ankara’yı neden sevdiklerini İstanbul ahalisine anlatmaya ve deniz olmayan şehirlerde de mutlu olunabileceğini kanıtlamaya çalışıyor gibi. Seviyoruz, zorla mı!

Uzun süredir (tabii salgının da etkisiyle) gidemedim Ankara’ya. Çok özledim ki, yeniden Behzat Ç.’ye başladım. Hani şu, seyredenlerin bir anda cinsiyet değiştirdiği paralı kanalda! İnsan Kızılay’ı, Ulus’u, Sıhhiye’yi, Dikmen vadisi gecekondularını görünce mutlu olur mu, olur tabii.

Bu yazıyı yazdıran ise, diziyi seyrederken son on yılda yaşadıklarımızı, Türkiye’deki büyük dönüşümü iyiden iyiye fark etmem oldu.

Hayli zamandır, özellikle Gezi aylarından itibaren hatırladığım huzurlu, endişesiz, olağan tek bir gün olmadı sanki. Tüm yönetim ve yönetim dışı dişliler sıradan insana aklını kaybettirmeye ve onu ölesiye mutsuz etmeye yeminli gibi. Aşağılanmadığımız, adaletsizliğe tanık olmadığımız, bir saçmalıkla sınanmadığımız, emekçileri ve kadınları kaybetmediğimiz, zırva aidiyetlerle/iltisaklarla itham edilmediğimiz gün yaşamadık. Öylesine yoğunlaştırılmış bir saçmalık ki deneyimlediğimiz, doğrusu tarihleri, olayları, isimleri karıştırır haldeyim. Aklı başında bir toprakta, insanların beş dakika tahammül edemeyeceği rezaletler günlük yaşamımızın parçası oluverdi. Bu satırları yazdığım gecenin öncesinde, Sağlık Bakanı Keçiören’de saldırıya uğrayan sağlık personeli meselesiyle ilgili akıl almaz bir açıklama yapmış, bir kadın cinayeti haberi daha gelmiş, MHP’li biri çok şey borçlu olduğumuz hekimlerimizin ‘birliğini’ terörle bağlantılandıran sözler sarf etmiş, Kılıçdaroğlu ise mahalle kahveleri için hijyenik iskambil destesi önermişti. Bir gün içinde dikkatimi çeken haberler bunlar, daha kim bilir neler oldu!

Bu akıl dışı ve son derece yıpratıcı gündem içinde insan, olup biteni tam anlamıyla değerlendiremiyor çoğu zaman. Hızlı geçiyor yıllar. Biraz uzaklaşıp bakmak gerekiyor sanırım. Behzat Ç.’yi ikinci kez seyrederken düşünüyorum geçen zaman meselesini. Memleketin ortalama er kişisinin, ergenlikten ve onun mütemmim cüzü olan küfür kıyametten kurtulamamış hallerini iyi anlatan senaryo ve doğal oyunculuklar bir yana, seçilen konular sanki başka bir çağdan gibi.

O günlerde, bir TV dizisinde trans haklarını ve cinsiyet eşitliği mücadelesini, Cumartesi Annelerini, kadına yönelik şiddeti, emniyet/devlet içindeki yasa dışı örgütlenmeleri, derin devlet ilişkilerini, basın özgürlüğüne yönelik baskıları, sürekli içki içen polisleri, pavyon sahnelerini vs. seyretmek doğal görünmüştü hepimize. Kabul, cesurcaydı ama olmaz da değildi. Bir ara içki sahnelerine gösterilen dışında pek bir tepki hatırlamıyorum. Nitekim Radikal’deki yazıyı da o tepkiler üzerine yayınlamıştım. Şimdi şu cümle dahi nasıl garip hissettirdi! Radikal İki diye bir ek vardı, örneğin…

Bugün bırakın Behzat Ç. gibi bir dizinin çekilmesi ve ulusal kanallardan birinde gösterilmesini, herhalde senaryosunun yazılması dahi hayal edilemez. Oysa yalnızca dokuz-on yıl öncesinden söz ediyorum. Ya da olur da, ‘Diriliş Behzat’ filan koyarlar adını; Harun cumaya gittiği için olay mahalline geç kalır, akşam kebapçıya gidip ayran içerler, Hayalet’i evlendirip üç çocuk sahibi yaparlar, savcı Esra örfümüzle bağdaşmayan özel hayatı nedeniyle açığa alınır filan fıstık… Feci bir medeniyet kaybı söz konusu. Şu cümleyi okuyan birinin, yönelteceği “Ne yani medeniyet bira içmek mi?” sorusundaki garipliğin ona anlatılamayacağı koşulların hâkim olduğu bir kayıp. Bu kayıpta tek sorumlu iktidar ve çevresindeki hale değil kuşkusuz. Fotoğraf çekilirken kadehini masanın altına saklayan zavallı oyuncuların hazin görüntüsü, toplum olduğu iddiasındaki Türkiye kalabalığının ortalamasını temsil ediyor.

Bugüne dek Behzat Ç. seyretmemiş olanlar varsa, hiç olmazsa bir iki bölümüne şöyle bir göz atmalarını öneririm. Nereden nereye geldik, kısacık sürede. Nereye gidebiliriz, kısacık sürede… Hikâye Ankara’da geçiyor. Deniz yok. Çok güzel bir şehir. Kuğulu Park ayrı güzel…

  • Kaynak Duvar

Yorumunuzu bırakın


İlgili Haberler

Alıntı Yazılar

Yeni Suriye’yi kurmanın bedeli

Yeni Suriye’yi kurmanın bedeli yükleniyor; emperyalist müdahalenin el kitabına göre IŞİD’den...
Alıntı Yazılar

7 cephe savaşı: Bibi’nin şeytani düşleri

Arap rejimlerin çoğu Amerikalı efendilerini memnun etmek için direnişi itibarsızlaştırmaya ve...
Alıntı Yazılar

İmralı aynasında Suriye

Türkiye’de DEM Parti’yi yasal siyasetin adresi olarak gösterirken Suriye’de sivil kanattaki...

ZAMAN AKIŞI

Kas 8 20:46
Arkasayfa

Türk Milletinin Tatlı ve Şeker İle Olan İlişkisi

Kas 8 20:27
Arkasayfa

1951–2025 arası TL’nin Dolar Değeri, Enflasyon ve Alım Gücü Analizi

Kas 7 11:49
Gündem

Külliyelog

Kas 7 09:36
Arkasayfa

Bu kez Altın’ı Sivas’ta buldular | Müjde değil felaket

Kas 6 15:33
Arkasayfa

İslâm Arap Dini mi, Dünya Dini mi?

Kas 6 10:45
Arkasayfa

Bağlı ama şartlı

Kas 6 10:41
Arkasayfa

Ekmek kavgası

Kas 6 10:31
Gündem

Sındırgı’nın bugünü memleketin yarını

Kas 6 10:27
Ekonomi

Ahmet Haskiro için adalet yok

Kas 5 10:00
Gündem

New York Times başyazısında sormuş: Demokrasimiz elden gidiyor mu?

Kas 5 09:57
Gündem

New York’ta seçimi sosyalist aday Zohran Mamdani kazandı

Kas 5 09:38
Ekoloji

Dolandırıcıların sosyal konut tuzağı… Sahte siteye kaydolup izlerini sürdük

Kas 5 09:35
Gündem

Toplu iğne yapmaya başladık mı?

Kas 5 09:30
Ekonomi

Sadece enflasyona değil hayat pahalılığına karşı mücadele de zorunludur!

Kas 4 11:39
Ekonomi

2026 kamu bütçesi üzerine

Kas 4 11:12
Arkasayfa

Türkiye dünyanın atık deposu haline geldi!

Kas 3 12:09
Ekonomi

2026’da uygulanacak vergi ve ceza tutarları

Kas 3 11:47
Sağlık

Yapay Zekâ Kansere Çare Olabilir Mi? 2025 İtibarıyla Umut Veren Gelişmelerin Soğukkanlı Analizi

Kas 3 11:18
Ekonomi

Kasım ayı kira zam oranları belli oldu

Kas 3 11:07
Ekonomi

Bölüm kapanıyor, taşerona devrediliyor: İşçinin hakkı ne olacak?

Kas 3 11:05
Gündem

Sudan savaşı, Çinli Wing Loong’a karşı Bayraktar ve savaş ağaları

Kas 3 10:22
Gündem

Emperyaliste bahane bol

Kas 3 10:17
Gündem

Dünya Sağlık Örgütü hala dünyanın sağlık vicdanı olabilir mi? -4 | Dünyanın sağlık vicdanını yeniden inşa etmek

Kas 3 10:14
Gündem

Hediyelerin faturası 57,8 milyon TL

Kas 3 10:09
Sağlık

Ölelim mi yani?

Kas 3 09:49
Arkasayfa

Merz’in bavulu

Eki 31 15:30
Gündem

Beyin araştırmacısı Prof. Onur Güntürkün, Almanya’da 2025 yılının profesörü seçildi

Eki 31 10:24
Gündem

Talan zincirinde yeni bir halka

Eki 31 10:22
Ekonomi

Elektrik faturalarına gizli zam: 1 Ocak’tan itibaren başlıyor

Eki 31 09:54
Arkasayfa

Demirtaş’tan ‘süreç’ yazısı: ‘Kardeşlik hukukuna ilişkin tek bir adım atılmadı’