Bugün Kurban Bayramı! Alışkanlık olan bu cümlenin “Kurban Bayramı’nın bütün İslam dünyasında kutlanıyor…” diye devam etmesidir. Ama son yıllarda giderek artan ve neredeyse bütün İslam dünyasını sarmış, bölgeye müdahale eden emperyalistlerin, yerli gericiliklerin ve cihadist terörist grupların sahne aldıkları iç savaşlar ve bölgesel çatışmalara dönüşmüş ortam bayramları her yıldan daha fazla kutlanamaz hale getirmektedir.
Türkiye’de durum farklı değil. Özellikle de 15 Temmuz darbe girişimini de kullanarak ilan edilen OHAL’in, “Tek parti, tek adam rejimi” inşasının dayanağına dönüştürülmesiyle şiddet sarmalı da devasa büyüdü. Hükümet sözcüleri politikalarını “taarruz”, “Ya herro ya merro”, ”Ölüm kalım savaşı” gibi şiddet ve savaşı çağrıştıran nitelemelerle açıklar oldular.
Nitekim “Pazardı, tatildi, bayramdı” demiyor Erdoğan-AKP Hükümeti, “taarruz”u sürdürüyor!
Daha birkaç gün önce 11 bin 285 eğitimciyi sorgusuz sualsiz “açığa alan” Hükümetin, dün de bölge halkına Kurban Bayramı “hediyesi” 28 belediyeye kayyım atanması oldu. Yerlerine “kayyım” atanan, seçilerek bu göreve gelmiş 28 belediye başkanının 2’si il, 2’si belde, 24’ü de ilçe belediye başkanı.
Tıpkı 12 Eylül cuntası döneminde olduğu gibi; “kayyım atamaları”nın hemen arkasından polisin belediyeleri bastığı ve “Yönetime el konuldu” diyerek aramalar başlattığı belirtiliyor. Ki, bu belediyelerden 22’sine kaymakam 2’sine vali yardımcıları atandı. Dün yapılan bu atamaların 12 Eylül cuntasından tek farkı 12 Eylül’de atananların asker olmasıydı!
Yani artık “kayyım”ın belediye başkanları, vali yardımcılığı ve kaymakamlık görevlerinin yanı sıra “belediye başkanlığı” da yapacaklar. Ki, böylece yasalara ve Anayasa’ya göre “seçilmiş” kişiler olması gereken belediye başkanlığı valiliklere kaymakamlıklara bağlanmış olmaktadır.
Dahası Suriye’de ve bölge illerinde askeri operasyonlar, savaş uçakları, tanklar ve obüslerin de kullanıldığı çatışmalar ısrarla sürdürülmektedir. Barış talep edenler, halkların kardeşleşmesini isteyenler “vatan hainliği”, “teröre destek vermek”le suçlanmaktadır.
Ülkeyi yönetenler ise bütün bu kaosu, kargaşayı, çatışmayı, ölümleri ve öldürmeleri, bayram mesajlarında vatan, millet, şehit, gazi,… gibi halk katında muteber kavramlarla süsleyerek, bir kader, bir “imtihan” gibi sunarak, kutsamaktadırlar. Dahası bu zevat, politikalarına itibar kazandırmak için bayramların uyandırdığı iyi duyguları da istismar etmekten çekinmemektedirler. Ama egemenler öyle bir yolda yürümektedirler ki, laf olsun diye bile “barış”tan, “halkların kardeşleşmesi”nden, ”eşitlik”ten, “özgürlükler”den söz edememektedirler.
Örneğin Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar, “Son terörist etkisiz hale getirilene kadar terörle mücadele devam edecek” demek için bile Kurban Bayramı’nı beklemiş!
Böyle bir ortamda, bir Kurban Bayramı gününde bize düşen ise bayramların; savaşın, çatışmanın kutsandığı değil, barış ve kardeşlik içinde kutlandığı günler olmasını dilemektir. Bayram gibi kutlanan bayramlarda buluşabilmek dileği ile…