Partisinin grup toplantısında konuşan BDP Eşbaşkanı Gültan Kışanak’in hedefinde Başbakan Erdoğan’ın sözleri vardı.
BAŞBAKAN ‘YAVUZ HIRSIZ’ MİSALİ
Başbakan Erdoğan’ın geçtiğimiz hafta yaptığı grup toplantısında BDP’ye yüklendiğini hatırlatan Kışanak, şunları söyledi: “Başbakan konuşmalarında BDP’yi ‘terörist’ ilan ediyor. İsrail’e seçilmişlere ‘terörist’ diyemezsin diyor. Orada Hamas’a oy veren halk da bize oy veren nedir. Sen bu kadar mı ırkçısın? Bu halkın karşısına nasıl çıkacaksın” dedi. Başbakan’ın kendilerine hitaben “İşte sandık geliyor kimseyi tehdit etme” dediğini hatırlatan Kışanak, ‘Başbakan’ın durumu yavuz hırsız misali. Hem hırsızlık yapıp hem ev sahibini suçlu çıkarıyor. Kim kimi tehdit ediyor sayın Başbakan’’ dedi.
Başbakan’a, 29 Mart yerel seçimleri sonrası BDP’ye yönelik gerçekleştirilen operasyonların tehdit olup olmadığı sorusunu yönelten Kışanak, “Öyle bedava boş lafla tehdit olmaz. Çık ortaya örnek ver. Kimi tehdit ettik. Referandum da korucuların sandık başında nasıl terör estirdiğine hepimiz tanık oldu. Bölgede 2 bin tane karakol var. Halkın tepesinde binlerce asker var. Başbakan bunlar ne yapıyorlar. Senin emir ve komutan altında değiller mi? Başbakan’ın bu kadar açıkça yalan söylemesi kendisine de yakışmıyor. Başbakan yalanla oy alınmıyor” dedi.
BDP’li milletvekillileri hakkında 632 fezleke hazırlandığını belirten Kışanak, “Daha bir kaç gün önce Yüksekova’da 15 yöneticimiz tutuklandı, bunlar tehdit değil mi? Bizi örgütsüz bırakarak, seçime hazırlanmayacağımızı mı zannediyorsun. Bu bir halk hareketi, hepimizi tutuklasan da gözaltına alsan da bu halk oradan kendi iradesini çıkaracak. Sana teslim olmayacak” dedi.
‘ÖNCE ÖZEL HARP DAİRESİ ŞİMDİ AKP MEDYASI’
Başbakan’a seçim barajını indirme çağrısı yapan Kışanak, şunları ifade etti: “Başbakan çağrımız var. Seçim barajını indir. Kenan Evren’in barajına sığınma, tutuklanan siyasetçileri serbest bırak. Terörle mücadele yasasını kaldır. İkiyüzlü siyaseti ve kara propagandayı bırak, 90’lı yıllarda Özel Harp Dairesi’nin yürüttüğü psikolojik savaşı, şu anda AKP medyası yapıyor.”
Türkiye’de uygulanan seçim sisteminin siyasi partiler için eşit koşullar içermediğinin altını çizen Kışanak, “Seçime demokratik ve eşit koşullarda gidelim, görelim o zaman sen kaç gramsın. Bir taraftan baraja sığınacaksın, bir taraftan 186 milyon TL hazineden para alacaksın ondan sonrada bunun adına adil seçim diyeceksin. Bu sadece resmi olarak aldıklarım. AKP, CHP, MHP hazine partisidir. Devlet partisidir. Hazineden palazlanan partilerdir. Dünyanın hiçbir yerinde bu yok. Ya tüm partilere yardım yaparsın ya da kendine ayrımcılık yapmazsın. Halkın paralarıyla kendisine ayrımcılık yapan bir Başbakan’dan eşitlik ve adalet içinde bir seçim yarışı beklenemez. Ama biz bunlara rağmen beş parasız da olsak halkımızın fedakarlığı ile o seçim barajını anlamsız kılacağız. 12 Haziranda öyle güçlü bir sonuç alacağız ki; başbakan kaç gram olduğunu görecek” dedi.
Kışanak, Demokrasinin olmadığı bir Cumhuriyetin kendisini yaşatamayacağını belirterek, Cumhuriyet ile demokrasinin buluşma zamanının geldiğinin söyledi. Kürt sorunun çözümünün Demokratik Cumhuriyet ile olacağının vurgulayan Kışanak, “1911-1925 yılları arasında yaşananları bilirsek bu gün yeniden aynı yanlışları yapmayız. O süreçte yapılan yanlışlar 85 yıl kaybettirdi. Bunları bilerek bu güne bakmak ve Demokratik Cumhuriyeti oluştururken, bu hataları yeniden yapmamak gerekir” dedi.
‘NEWROZ KENDİ MİSYONUNU OYNAMALI’
Newroz hazırlıklarını 138 merkezde yaptıklarını belirten Kışanak, halka Newroz etkinliklerine katılım çağırısı yaparak şunları söyledi: “Newroz kutlamaları sürece uygun şekilde görkemli kutlanacaktır. Her yerde halkımız bu günden bu kutlamalara hazırlanıyor. Herkes kendisine kıyafetler diktiriyor. Çünkü bu Newroz her bayram kadar önemli ama bir farkı var. Tarihsel süreç nedeniyle Newroz kendi misyonunu oynamalıdır. Kürt sorunun demokratik çözümü noktasında halkın iradesi açığa çıkmalıdır. Bu Newroz da temel sloganımız ‘onurlu bir yaşam için ya özgürlük ya özgürlük’ olacak. Newroz, Mazlum Doğan’ın zalimlere karşı özgürlük ateşini yaktığı gündür. 92’de Cizre’de Nusaybin’de üzerine ateş açılarak katledilen onlarca Kürt yurttaşı andığımız bir gündür. Newroz şehitlerini saygıyla anıyoruz.”
KOMİSYON KURULMADAN DERİN DEVLETLE HESAPLAŞMA SAFSATA
Mart ayında yapılan katliamlar ile Türkiye’nin hesaplaşamadığını belirten Kışanak, katliamların derin devlet eliyle yapıldığını ve aynı şekilde derin devlet eliyle kapatıldığını söyledi. Kışanak, “16 Mart 1978’de İstanbul Üniversitesi önünde öğrencilerin üzerine bomba atılarak 7 öğrenci katledildi. Derin devlet eliyle işlenen bu cinayetler derin devlet eliyle hasır edildi ve zaman aşımına uğradı. Bizler bu katliamları unutmadık unutmayacağız. Yine derin devletin karanlık güçleri 12 Mart 1995’te Gazi Mahallesi’nde iş başındaydı. 17 yurttaşımız yaşamını yitirdi, onlarca insan yaralandı. Bu karanlık olayda aydınlatılmadı” dedi.
AKP iktidarının bu katliamların açığa çıkarılması için parmağını kımıldatmadığını kaydeden Kışanak, Hakikatleri Araştırma Komisyonu’nun kurulmasını istedi. Kışanak, verdikleri önergelerin AKP’nin oyları ile reddedildiğini hatırlatarak, “Başbakan şunu çok iyi bilmeli; bir Hakikatleri Araştırma Komisyonu kurulmadan derin devlet ile hesaplaşma sözü bir safsata olarak kalmaktadır. Bu komisyonun kurulmasını engellediğiniz sürece, siz başka hesaplar peşindesiniz demektir” dedi.
Halepçe Katliamı’nın Kürtlerin toplumsal tarihide silinmeyecek izler bıraktığını kaydeden Kışanak, “Binlerce insan bu süreçte Türkiye’ye geldi. Bu süreç Kürt sorunu açısından bir kırılma oldu. Ama aradan yıllar geçti, Türkiye halkı olarak bu sorunun çözümü noktasında iradesini ortaya koyan bir durumda değiliz. Geçen yıl Hacettepe Üniversitesi’nde Halepçe Katliamı’nı protesto eden öğrencilere soruşturma açıldı ve orada katliama ‘sözde’ denildi. Hala bu yapılıyorsa o katliamı yapanlar ile buna ‘sözde’ diyenlerin zihniyeti arasına biz nasıl fark koyacağız. Bunun arkasındaki zihniyet bu ülkenin Kürt vatandaşlarına ‘sözde’ yurttaş diyen zihniyettir” dedi.