Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan 1 Ocak 2024’ten itibaren geçerli olacak asgari ücreti net 17 bin 2 lira olarak açıkladı.
Açıklama, Asgari Ücret Tespit Komisyonunun (AÜTK) 3’üncü toplantısı olarak söylenen Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın başkanlığında AKP Genel Merkezinde yapılan toplantının ardından yapıldı!
Türk-İş Başkanı Ergün Atalay; “Biz 18 bin lira olsun senede 2 kez belirlensin dedik. Maalesef asgari ücret geçim ücreti olmuştur. Biz taleplerimizi ilettik elden gelen buymuş” dedikten sonra, karara “muhalefet şerhi” koyduklarını açıkladı.
Kısacası her zaman oluğu gibi patron temsilcileriyle iktidarın temsilcileri birleşerek, patronların çıkarını düşünmekten geceleri gözlerini kapatamayan Türk-İş yöneticilerini bile dinlememiş, patronları sevindirecek bir asgari ücret belirlemişlerdir.
Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Bakanı Işıkhan’ın “Çalışanlarımızı enflasyona ezdirmedik” diyerek açıkladıkları asgari ücret; yoksulluk sınırı olan 45 bin 686 TL’nin yüzde 40’ı kadardır.
2024 için belirlenen asgari ücret şubat ayında işçilerin cebine girecek. Şubatta değilse de mart ayında asgari ücret bugün 14 bin TL’yi aşan açlık sınırının altına düşecek.
Bu gerçek apaçık ortadayken Erdoğan’dan Işıkhan’a iktidar sözcülerinin “Çalışanlarımızı enflasyona ezdirmedik” derken aslında “Çalışanlarımızı biz ezdik” demek istedikleri anlaşılmaktadır!
AÜTK İLE HİÇ BU KADAR OYNANMAMIŞTI!
Ancak bu yıla kadar yasal olarak yetkilendirilmiş olan AÜTK teknik olarak da olsa işliyordu. Aralık ayının başında ilk toplantısını yapan AÜTK, dördüncü toplantısının sonunda, yani aralık ayının son haftası içinde asgari ücreti ilan ediyordu. Son yıllarda Erdoğan son noktayı koysa da görünüşte teknik bir prosedür işliyordu.
Ancak Bakan Işıkhan, kasım ayının son günlerinde AÜTK’nin 1 Aralık’ta toplanacağını ilan etse de ilk toplantı ancak 11 Aralık’ta yapabildi ve toplantı sadece bir buçuk saat sürdü! AÜTK’nin ikinci toplantısında ise ne konuşuldu bilinmiyor. Yapılan açıklamalara bakılırsa orada da sadece dilek ve temenniler konuşulmuş. Patronlar ve iktidar bir teklif yapmadığı için Türk-İş de asgari ücretle ilgili talebini dile getirmemişti!
Çarşamba günü AÜTK’nin 3’üncü toplantısında olanlar ise önceki iki toplantı ve toplantılar arasındaki tartışmalara tüy diken mahiyetteydi. AÜTK’nin son toplantısı yasal sürece uymayı umursamayan, tamamen keyfi ve sonuçta patronlar ne diyorsa onu ilan eden bir toplantı oldu. Toplantının önce pazartesi günü yapılacağı söylendi ama sonra belki salıya, çarşambaya sarkabilir dendi. Çarşamba günü ise toplantının perşembeye, cumaya da ertelenebileceği ileri sürülse de o da olmadı. Saray’dan toplantının Cumhurbaşkanının da katılımıyla yapılacağı açıklandı. Ama o da değişti. Toplantı AKP Genel Merkezinde Cumhurbaşkanının himayesinde toplandı! Asgari ücret orada 17 bin 2 TL olarak belirlendi. Oysa Anayasa’ya göre Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın AÜTK’de bir yeri yoktu! Ama bunu umursayan da yoktu.
Yaşananlar sadece bir yanılgı ya da bir kusur değildi. Tersine uzunca bir zamandan beri asgari ücretin asgari ücretli işçilerin hiçbir söz hakkı ve grev hakkıyla donatılmış işçi temsilcilerinin de olmadığı bir kurul tarafından belirlenmesi eleştiriliyordu. Son yıllarda ise kurul cumhurbaşkanının himayesinde toplanarak o ne derse onu asgari ücret olarak ilan ediyordu. Ki o da genellikle patronların isteği ile örtüşüyordu.
AÜTK ile oynanması, asgari ücretin işçilerin yaşamında bir işe yaramadığının dayanağı olarak gösterilerek asgari ücretin itibarsızlaştırılmasının dayanağı olarak kullanılmak isteniyor.
YENİ ŞAFAK İŞARET FİŞEĞİNİ ATEŞLEDİ
Son bir ayda yaşananlar açıkça göstermektedir ki tek adam rejimi asgari ücretin yasalar tarafından belirlenen bir kurul tarafından belirlenmesinden rahatsızdır. Ve bunu kaldırmak istemektedir. Tabii ki sonraki adım asgari ücreti tümden kaldırmaktır. Ancak bunu şimdilik yasa ve kuralları tanımayarak yapmaktadır. Ama önümüzdeki dönem asgari ücretin kaldırılmasının tartışmaya açılacağı bir dönemdir!
Nitekim iktidarın yarı resmi yayın organı Yeni Şafak asgari ücretin kaldırılması için işaret fişeğini ateşlemiştir.
26 Aralık günü Yeni Şafak’ta çıkan köşesinde “Asgari ücret ezeli ve ebedi bir uygulama değil” diyen Yusuf Dinç; “Gene de eldeki veri budur. Şimdi bu görünümü bozmak gerekiyor. Bozmanın yolu ise anlamlı gelse de ne bölgesel ne de sektörel asgari ücret önerilerinde gizli. En etkin yol asgari ücreti kaldırmak. Hatta asgari ücreti kaldırmak için doğru bir zamandayız…” diyerek asıl amacını açıklıyor.
BİRLEŞİP MÜCADELE EDERSEK KAZANIRIZ
Kısacası son yıllarda AÜTK, işçiler ve genel olarak emek güçleri nezdinde büyük bir itibar kaybına uğramıştır. Bundan asgari ücreti daha da aşağı çekmeyi hatta ortadan kaldırmayı amaçlayanlar ve sermaye kazançlı çıkacaktır.
Bu yüzden de mücadeleci sendikacılar, ileri işçiler ve emek güçleri; asgari ücretin yoksulluk sınırının ölçüt alınarak belirlenmesi için;
- Asgari ücrete yapılacak zamda ölçütün TÜİK enflasyonu ya da beklenen enflasyon değil dört kişilik bir işçi ailesinin geçim masraflarından oluşan “yoksulluk sınırı” olması,
- Adil bir vergi düzeninin oluşturulması,
- Asgari ücretin belirlenmesinde “grev hakkı”yla da desteklenmiş bir TİS mekanizması oluşturulması, pazarlık masasına asgari ücretli işçiler tarafından seçilmiş temsilcilerin oturması,
- Enflasyon tek haneye düşünceye kadar asgari ücrete yılda dört kez zam yapılması,
- Siyasi iktidarın uygulayıcısı olduğu ve temel tüketim mallarına sürekli zamma yol açan neoliberal ekonomi politikalarına son verilmesi… gibi önemli talepleri öne sürmektedirler.
Evet, öncesini bir yana bıraksak bile, yukarıda özetlediğimiz asgari ücretle ilgili talepler son yıllarda oldukça geniş işçi çevreleri tarafından savunulmaktadır. Bu yüzden de bugün gelecek yıl aralık ayını beklemeden yukarıdaki talepler doğrultusunda girişimler hızlandırılmalıdır.
Çünkü özellikle de ileri işçiler, mücadeleci sendikacılar, onların yönetiminde olduğu sendikalar savundukları talebin arkasında birleşip kendi tarzlarında bir mücadeleye girmediklerinde en basit taleplerini bile elde edemezler; ellerindekini bile kaybederler!
Bu yüzden Emek Partisi Genel Başkanı Seyit Aslan, 2024 yılında uygulanacak asgari ücretin ilan edilmesinden hemen sonra yaptığı açıklamada “İşçiler ve emekçiler asgari yaşama ve asgari ücrete mahkum değildir. İnsanca yaşama ve çalışma koşulları için birleşerek mücadele ettiğimizde durumu değiştirebiliriz. Asgari ücretin (Emekçilerin tüm ihtiyaçlarını da göz önünde bulundurarak) yoksulluk sınırının üzerinde belirlendiği, az kazanandan az, çok kazanandan çok vergi alındığı bir düzen ancak işçi ve emekçilerin örgütlü mücadelesiyle mümkün olabilir. Şimdi bunun için birleşme ve mücadele zamanı!” diyor.
Aksi halde AÜTK’nin itibarsızlaştırılmasından sadece asgari ücreti kaldırarak ücretleri merdiven altı yöntemlerle belirlemeyi amaç edinenler kazançlı çıkacaktır.