Asgari ücretin tespitinde Komisyonun bir işlevi kalmadı. Türkiye’de asgari ücret kapsamı çok geniş ve asgari ücret bir girdap gibi bütün ücretleri kendine doğru çekiyor. Çözüm sendikalaşma ve toplu sözleşme kapsamını artırmak. Bunun ilk adımı ise teşmil olabilir. Teşmil yasada olan ancak kullanılmayan bir yol.
Aziz Çelik
Asgari ücret görüşmeleri bugün (11 Aralık 2023) başlıyor. Ancak herkesin bildiği gerçek şu ki asgari ücret, Asgari Ücret Tespit Komisyonu tarafından belirlenmeyecek. Çerçevesi aşağı yukarı çoktan çizilmiş olan asgari ücretin miktarı hükümet tarafından belirlenecek. Komisyon bir süredir kağıt üzerinde kalmış bir heyet. Komisyon üyelerinin çoğu son yıllarda asgari ücretin kesin miktarını herkesle birlikte televizyonlardan öğreniyor. Bu yüzden Komisyon çalışmalarına odaklanmanın manası yok. Komisyon usuli bir süreç olacak.
Asgari ücretin tespit yöntemi ve asgari ücretin kapsamı asgari ücret tartışmalarında en önemli iki husus. Bunlar dikkate alınmadan asgari ücret konuşmak sadece belirli miktarlara ve tahminlere odaklanmaya yol açıyor. Çeşitli kulis bilgileri ortalıkta dolaşıyor. Bunlar meselenin özünü gölgeliyor. İlk mesele asgari ücretin tespit yöntemi.
ASGARİ ÜCRETTE FARKLI YÖNTEMLER
Bilindiği gibi asgari ücretin belirlenmesinde dünyada farklı yöntemler uygulanıyor: İlk yöntem asgari ücretin doğrudan hükümet tarafından belirlenmesidir: Bu yöntemde hükümet taraflardan da görüş alarak asgari ücreti kendisi belirliyor. Asgari ücret ABD, Brezilya, Hollanda, Lüksemburg, Malta, İspanya, Yeni Zelanda ve Yunanistan’da hükümet tarafından tespit ediliyor.
Asgari ücret tespitinde kullanılan ikinci yöntem hükümetler ve sosyal taraflar (işçi ve işveren örgütleri) arasında müzakere ve danışmadır. Almanya, Fransa, İngiltere, Portekiz, Polonya ve Türki-ye bu grupta yer alıyor.
Asgari ücretin ulusal veya sektörel toplu pazarlık yoluyla belirlenmesi daha az rastlanan bir yön-tem. Avusturya, Finlandiya, İtalya, İsveç, İsviçre, İzlanda ve Norveç’te ise yasalarla düzenlemiş bir asgari ücret sistemi yok. Bu ülkelerde asgari ücret sektörel veya ulusal ölçekli toplu iş sözleşmeleri ile belirleniyor. Her işkolu ve her işkolundaki farklı işler için asgari ücret ortaya çıkıyor. Böylece toplu pazarlık yoluyla ücretlerin asgari düzeyi belirleniyor. Bu ülkelerde sendikalar yasal bir asgari ücret sisteminden yana değil kendi güçleri ile ücret düzeyini belirlemek istiyorlar.
Türkiye’de asgari ücret uygulaması 1951’den mahalli komisyonlar yoluyla başladı. 1967’de mahalli komisyonlardan vazgeçildi ve merkezi bir komisyon oluşturuldu. Bu komisyon asgari ücreti altı bölge esasına göre belirledi. İlk asgari ücret asgari ücret komisyonun 11 ay 27 günlük ve 37 toplantı boyunca devam eden çalışmasıyla 1969 yılında altı bölge esasına göre saptandı. Bu, komisyonun tarihindeki en uzun süredir. Yaklaşık bir yıl boyunca asgari ücret tartışan Komisyondan kağıt üzerinde kalan bir Komisyona. Türkiye’de asgari ücretin makus tarihinin özeti budur!
KOMİSYONUN ETKİSİZLEŞMESİ
1974 yılında Bülent Ecevit’in Başbakanlığındaki Koalisyon Hükümeti döneminde bölgelere göre asgari ücret uygulamasından vazgeçilerek ulusal ölçekli tek bir asgari ücret tespit edildi. Bölgesel asgari ücret konusu 50 yıl önce vazgeçilen bir uygulamadır. Türkiye bu yöntemi denemiş ve vaz-geçmiştir. Yeniden gündeme getirilmesinin yararı yoktur.
Asgari ücret 1974-1989 yılları arasında sanayi ve hizmetler ile tarım ve ormancılık için ayrı ayrı belirlendi. 1989 yılında bu uygulamadan da vazgeçilerek asgari ücret ulusal düzeyde tek tip olarak saptanmaya başlandı. Öte yandan 1974 yılından başlayarak 16 yaş altı ve üstü için ayrı olarak saptanan asgari ücret 2014 yılından itibaren yaş ayrımı olmaksızın ulusal düzeyde ve bütün sektörler için tek tip belirlenmeye başlandı. Halen ülkemizde bölge, sektör, yaş ve cinsiyet ayrımı olmaksızın tek tip asgari ücret tespit edilmektedir.
İş Kanunu’nun 39. maddesine göre iş sözleşmesi ile çalışan ve İş Kanunu kapsamında olan veya olmayan her türlü işçinin ekonomik ve sosyal durumlarının düzenlenmesi için ücretlerin asgari sınırları, en geç iki yılda bir Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nca Asgari Ücret Tespit Komisyonu aracılığı ile belirlenir. Komisyon kararları kesindir ve itirazı mümkün değildir. Gel gör ki ortada artık Komisyon kalmadı!
ASGARİ ÜCRET GİRDABI
Türkiye’de asgari ücretin bu kadar geniş bir tartışma ve etki yaratmasının sebebi asgari ücretin kapsamının olağanüstü genişlemesidir. Gerek Merkez Bankası gerek DİSK-AR tarafından yapılan asgari ücret araştırmaları ve gerekse başka çalışmalar asgari ücret civarında (komşuluğunda) ücretle çalışanların oranının yüzde 50 civarında olduğunu ve bunun bazı sektörlerde yüzde 70’lere yükseldiğini gösteriyor. Bu nedenle ülkemizde asgari ücret artık ortalama ücret haline gelmiştir.
Konuşan asgari ücret değil ortalama ücrettir. Asgari ücret bir girdap gibi diğer emek gelirlerini kendine doğru çekiyor. Türkiye hızla bir asgari ücretliler toplumu oluyor. Miktarın da yöntemin de bu gerçek dikkate alınarak konuşulmasında yarar var. Asgari ücretin kapsamının AB ülkelerin-de yüzde 4 ve altında olduğu düşünülecek olursa meselenin vahameti daha net anlaşılmış olur. Türkiye hem Avrupa’nın en geniş kapsamlı ülkesi hem de asgari ücretin en düşük olduğu Avrupa ülkelerinden biridir.
Türkiye ve Avrupa arasındaki bu büyük farkın temel nedeni sendikalaşma, toplu iş sözleşmesi kapsamı ve teşmil (genişletme) uygulamalarıdır. Sendikalaşmanın ve toplu sözleşme kapsamının yüksek olduğu ülkelerde asgari ücretle çalışanların oranı daha sınırlıdır. Denecektir ki Avrupa’da da sendikalaşma oranları düşüyor. Nasıl oluyor da asgari ücret üzerinde sendikaların etkisi bu kadar güçlü olabiliyor? Buradaki sihirli kavram toplu sözleşme kapsamı ve teşmil mekanizmasıdır.
Sendikalaşma oranlarının Avrupa ülkelerinde de düştüğü doğrudur. Ancak toplu sözleşme kap-samı gücünü korumaktadır. Çalışanlar sendikalı olmasa da toplu iş sözleşmelerinden yararlan-maktadır. Bunun yolu teşmildir. Teşmil (genişletme) toplu iş hukukunda bir toplu iş sözleşmesinin sendikasız çalışanlara ve işyerlerine uygulanmasıdır. Teşmil uygulaması Avrupa’da çok yaygındır. Öyle ki sendikalaşma oranının yüzde 10’un altında olduğu Fransa’da toplu iş sözleşmesi kapsamı yüzde 90’lardadır. Teşmil uygulamasının yaygınlığı nedeniyle AB ülkelerinde sendikal örgütlenme düzeyi yüzde 30’lar civarında iken toplu iş sözleşmesi kapsamındaki işgücü yüzde 70-80’lere ulaşıyor. Böylece çalışanların büyük çoğunluğu sendikaların imzaladığı toplu iş sözleşmelerinden yararlanmakta ve asgari ücret düzeyinden uzaklaşmaktadır. Teşmil AB ülkelerinde yaygın bir biçimde uygulanıyor.
ASGARİ ÜCRET GİRDABINA KARŞI TEŞMİL
Türkiye’de asgari ücret tespitini yapan Komisyon oy çokluğu ile karar alıyor. Bu yüzden Hükümetin tutumu kritik önem taşıyor. Dolayısıyla hükümet ve işveren tarafı aynı doğrultuda oy kullandığında işçi tarafı azınlıkta kalıyor
Bu tespit yöntemi devam ettiği sürece asgari ücretteki açmaz devam edecektir. Asıl olan tespit yöntemini değiştirmek. Üzerinde durulması gereken husus asgari ücretliler toplumu olmaktan çıkıştır. Asgari ücretin genel ücret düzeyini aşağıya çekmesini (asgari ücret girdabını) önlemenin yolu sendikalaşma ve toplu iş sözleşmesi kapsamının artırılmasıdır.
Asıl çözüm sendikalaşmadır ancak sendikalaşmanın artışı zaman alacak uzun bir yoldur. Oysa halen mevzuatımızda yer alan teşmil yolu işletilerek asgari ücretteki açmaz büyük ölçüde aşılabilir. 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu’nun 40. maddesi işletilerek teşmil uygulaması yapılabilir. Tuhaf biçimde bu madde yılardır adeta unutulmuştur. On yıllardır neredeyse uygulaması yoktur. Hükümet istemiyor sendikalar da talep etmiyor!
Yasaya göre, Cumhurbaşkanı bir sendikanın yapmış olduğu bir toplu iş sözleşmesini, o işkolunda işçi veya işveren sendikaları veya ilgili işverenlerden birinin veya Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanının talebi üzerine, Yüksek Hakem Kurulunun (YHK) görüşünü aldıktan sonra o işkolunun toplu iş sözleşmesi bulunmayan diğer işyerlerine teşmil edebilir. Teşmil ile sendikanın sağlamış olduğu haklar işkolunda diğer çalışanlara da uygulanıyor ve örgütsüz çalışanların da çalışma koşulları ve ücretleri iyileşebiliyor. Ancak Hükümet yasada var olan teşmil mekanizmasını uygulamıyor. Bu yöndeki başvuruları görmezden geliyor.
2005 yılında TGS basın işkolu için teşmil başvurunda bulundu. Başvuru konusunda YHK olumlu görüş bildirdi ve dosyayı hükümete yolladı. Ancak TGS’nin istemi ile ilgili hükümetten bir sonuç çıkmadı. Bir diğer teşmil girişimi Basisen tarafından yapılan başvuru üzerine 29 Nisan 2009 tarihinde Resmi Gazete yayımlanan bir kararnameyle Basisen tarafından imzalanan toplu iş sözleşmesinin Finansbank, Fortis ve Denizbank’a teşmil edilmesi oldu. Böylece bu banka çalışanlarının ücret ve sosyal haklarında önemli iyileştirmeler sağlanacaktı.
Ancak üç banka hükümetin teşmil kararını bir türlü uygulamadı. Üç banka Hükümet kararname-sine meydan okudu ve uygulamadı. Bankalar kılını kıpırdatmazken, hükümet kararnameyi uygulamayan bankalara karşı hukuksal işlem başlatmak yerine, banka çalışanlarına inanılmaz bir kazık attı. 3 Temmuz 2009 tarihinde Resmî Gazete’de yayımlanan yeni bir kararname ile 29 Nisan 2009 tarihli teşmil kararnamesi yürürlükten kaldırıldı. Böylece finans kapital teşmili engellemiş oldu. AKP döneminde bu iki başarısız girişim dışında teşmil uygulaması olmadı.
Oysa ülkemizde yaygın bir teşmil uygulaması var. Teşmil kamu görevlileri için uygulanıyor. Kamu görevlileri toplu sözleşmesi sendikalı olsun olmasın bütün kamu görevlileri için uygulanıyor. Aynı durum özel sektörde de yaygınlaştırılabilir. Ücret düzeyi toplu iş sözleşmelerinin teşmili yoluyla belirlenebilir. Böylece asgari ücret girdabından çıkılabilir. Sendikalar asgari ücret girdabından çıkmak için teşmilin yaygınlaşması için ses yükseltmeli Cumhurbaşkanlığına başvurmalı ve bunu gündem yapmalıdır.