Araf suresi 54’ncü ayette geçen “sonra Arşa hükmeden Allah’tır.” İfadesindeki “arş” ile “istiva” kavramları ve “Allah’ın arşa istiva etmesi” tartışmalı bir konudur. Bu anlamda İbn Kesir, meseleyi şöyle özetlemiştir: “Allah Teâlâ’nın: “Sonra Arş’a hükmeden Allah’tır.” Sözü hakkında, insanlar çok sözler söylemişlerdir ki; burası bunların genişçe anlatılacağı yer değildir. Ancak bu konuda Mâlik, Evzai, Sevri, Leys ibn Saad, Şafii, Ahmed ibn Haanbel, İshak ibn Rahuyeh ve eski, yeni diğer Müslüman imamlardan Selefi-Salihinin yoluna girilmelidir. Bu yol bu ayetin keyfiyeti araştırılmadan teşbihe ve ibtale gidilmeden geldiği (inzal olunduğu) gibi kabul edilmesidir. Müşebbihenin zihinlerine hemen geliveren zahir mânâ; Allah için mümkün değildir. Zira yaratıklarından hiçbir şey Allah’a benzemez. “Onun benzeri hiçbir şey yoktur ve O, Semi’dir, Basir’dir” (Şura, 42: 11).Bilakis durum; imamların –ki Buhari’nin şeyhi Nuaym ibn Hammad el Huzai bunlardandır- söylediği gibidir: Kim Allah’ı O’nun yarattığı şeylere benzetirse; kâfir olur. Kim Allah’ın kendi nefsini nitelediği şeyi inkâr ederse; kâfir olur. Ne Allah’ın ve ne de Resulü’nün Allah’ı nitelemelerinde bir teşbih (benzetme) yoktur. Kim Allah Teâlâ için açık ayetlerde ve sıhhatli haberlerde varit olan şeyleri Allah’ın Celâl’ine uygun bir şekilde sabit kabul eder ve Allah Teâlâ’dan eksiklikleri nefyederse; işte o, hidayet yoluna girmiştir.” (1)
“Summe’s teva ale’l arşi” ifadesini, ayet bütünlüğü içinde ve Kur’an’da geçtiği diğer ayetler bağlamında değerlendirmek konunun anlaşılmasına yardımcı olabilir. İyi niyetle ve önyargısız bir şekilde ayetler üzerinde düşünmek, düşünce üretmek, konuyu başka insanlarla müzakere etmek zihinsel ufkun genişlemesine ve doğru bilgilerin elde edilip artmasına katkı sağlar. Doğru bilgilerin çoğalması, Kur’an-ı Kerim’in mesajlarının hayata yansıma alanlarını genişletir. Buna bağlı olarak yanlış bilgilerin üremesi azalır ve gerçekler daha kolay ortaya çıkar. İşte bu anlayış, Kur’an-ı Kerim’i anlama ve kavrayışta değerli bir hareket noktasıdır.
Şimdi Araf, 7: 54’ncü ayetteki “Summe’s teva ale’l arşi” ifadesinin genellikle yapılan iki farklı çeviriyi içeren meallere bakalım sonra da tartışmaya devam edelim: “Şüphesiz Rabbiniz Allah, gökleri ve yeri altı günde yarattı, sonra Arş üzerine istiva etti. …”; “Muhakkak ki sizin Rabbiniz; gökleri ve yeri altı günde yaratan, sonra Arş’a hükmeden Allah’tır. …” İtalik olarak işaretlediğim ifadeleri alıp karşılaştıralım: “sonra Arş üzerine istiva etti” ; “sonra Arş’a hükmeden Allah’tır” Bu iki ifade aynı anlama gelmeyebilir. “İstiva etmek” sözü “hükmetmek” anlamında kullanılmışsa, ikisi aynı anlama gelir. Ama Arş bir taht, makam, vs ise ve “istiva” da oturmak, kurulmak demekse birinin oraya oturması, kurulması anlaşılabilir. Bu oturma, kurulma fiilleri ise münezzeh olan Allah(c.c.) için kullanılamaz. Dolayısıyla bu noktada Yüce Allah’ın münezzehliği dikkate alınarak düşünülmeli ve konuşulmalıdır. Aşağıda “arş” ve ilgili diğer kelimelerin sözlük anlamları ile “arş” kelimesinin Kur’an’da geçtiği ayetler ve anlamları verilmiştir. Bu bilgiler ışığında ve kelimelerin kök anlamları bağlamında konuyu anlamaya çalışmak yerinde ve yararlı olur.
ARŞ: Temelde, tavanı veya damı olan şeydir. Üzüm çardağı. Tavan. Dam. Bina yapmak(ya’rişun). Sultanların tahtları. Kinayeli olarak güç, kuvvet, iktidar, otorite, hükümranlık anlamında da kullanılır. Otorite kudret ve hükümranlık makamıdır. Varlığı bilinen, ancak nasıl bir şey olduğu bilinmeyen bir şeydir. İnsanoğlunun arş üzerinde herhangi bir tasarrufu ve bilgisi yoktur, arşı sadece o bilir ve onun tek sahibi de odur. Arş kelimesinin Kur’an’da geçtiği yerler ve oradaki anlamları (Mushaf sırasına göre): Bakara, 2: 29: Arşa istiva; Araf, 7: 54: arşa istiva; Araf, 7: 137: bina yapmak; Yunus, 10: 3 arşa istiva; Hud, 11: 7: arş; Yusuf, 12: 100: taht; Rad, 13: 2: arşa istiva; Nahl, 16: 68: ev yapmak, edinmek; Isra, 17: 42: arş; Taha, 20: 5: arşa istiva; Enbiya, 21: 22: arş; Müminun, 23: 86: büyük arş; Müminun, 23: 116: kerim arş; Furkan, 25: 59: arşa istiva; Neml, 27: 23, 26, 38, 41, 42 taht; Zümer, 39: 75: arş; Mümin, 40: 7, 15: arş; Zuhruf, 43: 82: arş; Hadid, 57: 4: arşa istiva; Hakka, 69: 17: arş: Tekvir, 81: 20: arş-ı mekin(arşın sahibi); Buruç, 85: 15: arş-ı mecid(şerefli makam).
SEVVA/SEVİYE/TESVİYE/MÜSAVİ/Se-ve-e/Se-ve-ye/Svy; İşi doğru ve yolunda olmak. Eşit olmak. Doğrultup düzelterek düzen vermektir. Eşit kılmak veya yapmaktır. Pişirmek. Doğru, orta, ortası ve mutedil, orta yol üzere olmaktır. Yerleşmek, yükselip çıkmaktır. Hükmetmek, idare etmektir. Yönelmek. Başkası, karşılığı. Düz, düzgün. Tam; eksiksiz ve fazlasız olmaktır. Düzgünlük ve normallik ile mutadı üzere olmaktır. Adalet ve hak tanır olmaktır. Benzer, denk. Çöl, Bilhassa. Uzunluk ölçüsü, ağırlık ve kapasite: içine alma ölçüsü itibarıyla muadil, denk veya eşit olmaktır. Bir nesnenin kendi zatında muadil, eşit, denk, düz, doğru veya müstakim olması anlamında kullanılır. Doğrulmak, doğrultmak. Ele geçirme, hâkim olma, üzerinde hâkimiyet kurmaktır. Ya bizatihi veya tedbir için tertip etme, düzenleme ile bir şeye varma, erişme anlamında kullanılır. Bir şeyi üzerinde çalışarak yükseklik ve alçaklık(ölçülerinde) denk, eşit veya düz hale getirmek; gerektiği ölçü ve biçime getirmek, tesviye etmektir. Bir şeyi gerektiği şekilde(nicelik ve nitelik bakımından) ifrata kaçmadan tezyin edip inşa etmektir.
“Summe’s teva ale’l arşi” ifadesi için Türkçe meal örnekleri: “Arşa hükmeden”(İbn Kesir); “O sınırsız kudret ve iktidar makamına kurulan” (M. Esed). Esed, -Kur’an Mesajı/Meal-Tefsir- adlı eserinde ayrıca konu ile ilgili şu notu yazmış: “ Arş terimine gelince (lafzen; “taht” veya “hüküm/iktidar makamı) klasik ve modern, bütün Müslüman müfessirler ittifakla, sözcüğün Kur’an’da geçen bu mecaz kullanımının, Allah’ın, bütün yaratıkları üzerindeki mutlak hüküm ve iktidarını ifade ettiği görüşündedirler.”; “Arş’a kurulan” (Cabiri); “Arş üzerinde hükümran olan” (H. B. Çantay); “Arşa istiva etti/oturup kuruldu” (Mahmut Özdemir); “Sınırsız güç ve kudret makamına kurulan” (Mustafa İslâmoğlu); “Arş üzerine hükümran oldu” (Süleyman Ateş); “Arşa kurulan”(Salih Akdemir); “Kudreti ile evirip çeviren”(R. İhsan Eliaçık); “Arş üzerine egemenlik kuran”(Y. Nuri Öztürk); “Arşa İstiva etti”(Ali Bulaç); “Arş üzerine hükümran olan” (Elmalılı); “Arşa istiva etti”(Şaban Piriş).
Meal ve tefsir yazarlarının verdikleri ifadelere baktığımızda anlamlarda fazla çeşitlilik ve değişiklik görülmüyor. Bir kısmı “arş” merkezli bir kısmı da “esteva/istiva” merkezli anlamı tercih etmişler. Arş, yüksek bir taht ve makam olarak düşünülüp değerlendirildiğinde, buna uygun olan, oraya oturup kurulmaktır. Bu noktada belirleyici “arş” kelimesidir ve “istiva kelimesi bu bağlamda “oturmak, oturup kurulmak” anlamında kullanılmış oluyor. Fakat Arş kelimesine verilen anlam, evren/kâinat(Allah’ın kendisi dışındaki bütün varlık âlemi) olduğunda ya da bu yönde tercih yapıldığında “istiva” kelimesi az önceki anlamda değil, hükümranlık, hükümdarlık, egemenlik, kudreti ile evirip çevirmek anlamlarında kullanılmış olur. Bir başka deyişle şöyle denebilir: Allah arş üzerinde mutlak yöneticidir. Yüce Rabbimizin Münezzeh oluşuna çok büyük bir duyarlılıkla dikkat ettiğimizde bu yorumun daha uygun olduğunu söyleyebiliriz.
“Muhakkak ki sizin Rabbiniz; gökleri ve yeri altı günde yaratan, sonra Arş’a hükmeden Allah’tır. Gündüzü; durmadan kovalayan gece ile bürür. Güneş, ay ve yıldızlar O’nun emri ile boyun eğerek görevlerini yerine getirirler. Bilin ki; yaratma da, emir de O’nundur. Âlemlerin Rabbi olan Allah’ın şanı ne yücedir.”
Mealini burada yeniden yazdığımız ayetin kendi iç bütünlüğünü dikkate alarak kelimelerin kök anlamlarından hareketle bir üçüncü görüş daha ortaya koyabiliriz diye düşünüyorum. : “Arş” kelimesini, evren ve evrenin kurulması, yapılması meydana getirilmesi, yani yaratılması anlamında kullanalım. “Sevva/tesviye/İstiva” kelimesinin konumuzla bağlantılı olan anlamlarına bir daha bakalım: tesviye etmek, düzenlemek, dengine getirmek, Doğrultup düzelterek düzen vermektir. Hükmetmek, idare etmektir. Düz, düzgün. Tam; eksiksiz ve fazlasız olmaktır. Doğrultmak. Üzerinde hâkimiyet kurmaktır. Bir şeyi üzerinde çalışarak yükseklik ve alçaklık(ölçülerinde) denk, eşit veya düz hale getirmek; gerektiği ölçü ve biçime getirmek, tesviye etmektir. Bir şeyi gerektiği şekilde(nicelik ve nitelik bakımından) ifrata kaçmadan tezyin edip inşa etmektir. Bu anlamlar ışığında ayet mealini yeniden okuyalım: “Muhakkak ki sizin Rabbiniz; gökleri ve yeri altı günde yaratan, sonra Arş’a hükmeden Allah’tır. …” Arş’ta bazı bölümlerin yaratıldığı, onların bir yasa çerçevesinde düzene konulduğu ve hepsinin görevlerini yerine getirdikleri söylendikten sonra; yaratma da emir de onun olduğu açıkça ve net bir şekilde vurgulanıyor. Ayetin, “Bilin ki; yaratma da, emir de O’nundur” ifadesini “arşı kurmak ve onun bir düzen içinde işlemesini sağlamak, yani söz konusu işlerin yürütülmesi O’na aittir” şeklinde anlamak yerinde olur diye düşünüyorum. Bilindiği gibi “emr/emir” kelimesi “iş/işler” anlamında hatta daha çok bu anlamda kullanılır. Sonuç olarak kısaca şunu söyleyebiliriz: Allah arşı ve içindekileri yarattı, onları bir düzene koydu ve onlar da kendi düzenleri içinde işleyip duruyorlar. (Allah’ u a’lem!).
“””””””””””””””””””””””””””
1- İbn Kesir, Hadislerle Kur’an-ı Kerim Tefsiri, Çevirenler: Bekir Karlığa-Bedrettin Çetiner, 6’ncı cilt, s:2978, Çağrı yayınları, İstanbul-1984/1405.