AKP hükümetinin hazırladığı, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nda değişiklik öngören 23 maddelik kanun tasarısı dün TBMM Başkanlığı’na gönderildi. Devlet Bakanı Hayati Yazıcı‘nın basın toplantısı ile tanıtımını yaptığı yasa tasarısının, özellikle AKP yandaşı basın-yayın organlarında “müjde” olarak duyurulan kısmi iyileştirmeleri ön plana çıkarılmaya çalışılsa da, tasarı, kamu çalışanlarına yönelik ciddi bir saldırı olarak niteleniyor.
Hükümetin bir yıla yakın bir süredir hazırlığını sürdürdüğü, dün de Devlet Bakanı Hayati Yazıcı’nın Başbakanlık‘ta düzenlenen bir basın toplantısı ile tanıtımını yaptığı 23 maddelik tasarı, Devlet Personel Başkanlığı tarafından da yayımlandı. Tasarının kendilerinden kaçırıldığını belirten sendikaların konuya ilişkin değerlendirmeleri ise oldukça sert oldu. 657 sayılı yasada yapılması planlanan değişiklikleri kamu çalışanlarının temsilcilerinden gizleyerek yapılması konusunda eleştiriler yöneltildi.
Bakan Hayati Yazıcı, sendikaların tasarıyla ilgili görüşlerinin alınmadığına yönelik eleştirilerinin hatırlatılması üzerine, geçen yıl sendikaların görüşlerinin alındığını ve taleplerine tasarıda yer verildiğini öne çıkardı. Yazıcı, Tasarı’nın 11 maddesinin sendikalarla mutabık olunan düzenlemelerden oluştuğunu söyledi.
Yasa tasarısı, 2008 ve 2009 yılı toplu görüşmelerinde kamu çalışanları sendikaları ile hükümet temsilcilerinin üzerinde anlaşmaya vardıkları, tasarının bütünü değerlendirildiğinde oldukça yetersiz kaldığı gözlenen kısmi iyileştirmeleri içerdi. Yasa tasarısında, Bakan Yazıcı’nın ve basının da öne çıkardığı söz konusu değişikliklerden bazıları şöyle:
-657 DMK’nın mevcut şeklindeki çocuk yardımı 2 çocuk için söz konusu iken, çocuk sayısı sınırının kaldırılması
-Bazı memurlara yılda bir kere verilen giyecek yardımının ayni değil nakdi olması
-Emeklilere, emekliliklerini geçirecekleri yere gitmeleri için ödenen harcırahın 500 TL’den 750 TL’ye çıkarılması.
AKP hükümetinin, doğum izni, çocuk yardımı, emeklilik ödeneği, toplu görüşme ödeneği gibi, toplu görüşme sürecinde memur sendikaları ile üzerinde anlaşmaya varılan konuları tasarıya koymasına rağmen, çalışanların işten atılmasını kolaylaştıran yeni düzenlemeleri hayata geçirmeye çalıştığı anlaşıldı.
Tasarıyla 657 sayılı devlet memurlarının mevcut halinde dahi oldukça tartışmalı olan “disiplin cezaları”nın daha da ağırlaştırılmasının planlanıyor. Cezaya konu olan durumların da çeşitlendirildiği gözden kaçmazken, tüm bu değişikliklerle, kamu çalışanlarının işten atılmasının kolaylaştırılacağı belirtiliyor.
Örneğin, vatandaşa “kayıtsız” davranan memura verilen ceza kınama ve uyarıdan maaş kesintisine, hakaret eden memura verilen ceza kademe ilerlemesinin durdurulmasına, fiili saldırıda bulunan memura verilen ceza de memurluktan ihraca yükseltilecek. Buna karşılık kamu çalışanlarına yönelik taciz, saldırı olması durumunda ne tür yaptırımlar uygulanacağına tasarıda yer verilmediği görülüyor.
Yeni düzenlemenin memuriyetten çıkarmayı kolaylaştıracağı yönünde eleştirilerin sorulması üzerine Bakan Yazıcı, tasarıyla böyle bir şeyi amaçlamadıklarını, bu amaçla düzenlemeler getirmediklerini belirtti. Yazıcı, bir soru üzerine sicilin kaldırılması sonucu, herhangi bir boşluk dolmaması amacıyla geçiş sürecini düzenleyen geçici maddeler bulunduğunu söyledi.
657 sayılı DMK’da değişiklik öngören yasa tasarısı, kamu çalışanlarına grev hakkı da öngörmüyor.
Basın toplantısında grev hakkıyla ilgili sorular üzerine, Hayati Yazıcı, memurların sendikal haklarının aşama aşama verildiğini belirterek, “inşallah ileriki zamanlarda grev hakkıda uygulanabilir hale gelir. Bunun için yasa değişikliği yapılır. Anayasal düzenleme gerekir. Elbetteki böyle bir hak düzenlenirken statülerin yeniden gözden geçirilmesi gerektiği ortadadır” diye konuştu.
Tasarıyla, “kamu kurumlarının müsteşar, başkan, genel müdür gibi bazı üst yönetici kadrolarında, özel sektörde çalışmış nitelikli personelin istihdam edilmesi”nin önü açılıyor. Düzenleme ile bazı üst yönetim görevlerine atanacakların özel sektördeki görev sürelerinin de kamuda geçmiş gibi değerlendirilmesi yönündeki “özendirici” eklerin de ihmal edilmediği gözlenirken, düzenlemenin AKP’nin özel sektör anlayışını kamuya taşımaya çalıştığını ve kadrolaşmayı artıracağı eleştirileri yapıldı.
Bakan Yazıcı ise söz konusu değişiklik önerisini, “bu uygulama, kurumsal liderliği ve sorumluluğu taşıyan üst yönetime zenginlik ve dinamizm getirecek. Kamu sektörü ve özel sektör, birbirini daha yakından tanıyacak, iki sektör arasındaki yüksek duvarlar kalkacak” sözleriyle savundu.
KESK Genel Başkanı Sami Evren, dün açıklanan yasa tasarısının arka planının aslen 7-8 yıl önce gündeme getirilen ama yasalaştırılamayan “Kamu Yönetimi Temel Kanunu” tasarısına dayandığını, dün açıklanan yasa tasarısının da AKP hükümetinin kamunun tasfiyesini hızlandırmak amacına hizmet ettiğini ifade etti.
Evren tasarının, siyasi kadrolaşmanın önünü açtığı gibi aynı zamanda da hükümetin kamuyu daha da siyasallaştırdığı yapılanma haline dönüştürdüğünü savunarak, “otoriter rejimlerde bile gündeme getirilmeyenler bu Hükümet tarafından gündeme getiriliyor, son derece işlevsiz, anlamsız, baskıcı ve çalışanları yok sayıcı bir yasal düzenlemedir” dedi.
Evren, bütün sendikalarını, üyelerini ve kamu çalışanlarının bu tasarıya karşı birleşik mücadeleye davet ettiğini açıklayarak, yasa tasarısının hem kamusal alanı hem sendikal mücadeleyi boğmaya yönelik olduğunu söyledi. Evren düzenlemenin çalışanları tehdit ettiğini ve tehdidin yasal güvenceye kavuşturulduğunu ifade etti.
Düzenlemenin seçimlere bir yıl kala gündeme getirilmesine dikkat çekerken, demokratik temayüllere de aykırı olduğunu savunan Evren, tasarının, tüm kamu çalışanlarının “hükümete çalışacağı” anlamına geldiğini belirtti. Evren, “tasarı, seçimler dahil bütün konularda hükümet kendine özel çıkar sağlamanın peşinde anlamına gelir” dedi.