AKP hükümeti, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’na dair öngördüğü tasarıyla, milyonlarca memuru güvencesizliğe sürüklüyor. Hükümetin, sendikaların görüşüne dahi başvurmadan yürürlüğe koymayı planladığı tasarı, memurların iş güvencesini ortadan kaldıracak ve esnek çalışmayı dayatacak.
Devlet Bakanı Hayati Yazıcı’nın, en fazla övünerek söz ettiği değişiklikler, şöyle: ‘Çocuğu doğan babaya verilen iznin 3 günden 10 güne çıkarılması, 657 DMK’nın mevcut şeklindeki çocuk yardımı 2 çocuk için söz konusu iken, çocuk sayısı sınırının kaldırılması, Bazı memurlara yılda bir kere verilen giyecek yardımının ayni değil nakdi olması, Emeklilere, emekliliklerini geçirecekleri yere gitmeleri için ödenen harcırahın 500 TL’den 750 TL’ye çıkarılması.’
Bakan Yazıcı olumluluk içeren bu maddelerden söz etse de, memurların ‘kötü haber’ olarak ele aldıkları değişiklikleri pek gündeme getirmedi. Örneğin çalışanların işten atılmasını basitleştiren düzenleme, ne Yazıcı’nın ne de AKP’ye yakın basının gündeminde değildi. Vatandaşa ‘kayıtsız’ davrandığı iddia edilen memur için, ceza olarak kınama, uyarı, maaş kesintisi gibi yaptırımlar getirilecek. Ancak kamu çalışanlarına yönelik taciz, saldırı gibi durumlarda ise, herhangi bir yaptırım tasarıda yer almıyor.
Tasarıya grev hakkının da eklenmediğini hatırlatan gazetecilere, Bakan Yazıcı’nın yanıtı, ‘İleride inşallah’ oldu.
TBMM’ye gönderilen 23 maddelik kanun tasarısını değerlendiren KESK Genel Başkanı Sami Evren ve Kamu-Sen’den Fahrettin Yokuş, tasarıya ilişkin, ‘tüccar devlet anlayışının ürünü’ görüşünü sundular. Sendikacılar, tasarıya karşı ortak tavır alınmasını istediler.
‘KAMU YENİDEN YAPILANDIRILIYOR’
Söz konusu tasarıyla birlikte kamunun yeniden dizayn edilmeye çalışıldığını vurgulayan KESK Genel Başkanı Evren, kamusal bütün alanların zaten parasal hale getirildiğini hatırlattı ve yurttaşların kamu hizmetine ödediği vergilerin karşılığında ucuz ve ücretsiz ulaşması gereken bütün hizmetlere, tamamen kar esasına dayalı olarak eriştiğini belirtti.
‘Şirketlerin yapılanması gibi kamu yeniden yapılandırılıyor’ ifadelerini kullanan Evren, şu hususlara değindi: ‘Bir şirketin kendi yapılanması için, daha fazla para kazanması için ucuz emek oluşturması lazım. O nedenle esnek çalışma koşullarını kamuda yaygınlaştırmaya çalışıyorlar. Bu 7-8 yıllık bir süreçtir. Kamu Yönetimi Temel Kanunu gündeme geldiğinde, bu konu da sermayenin geniş çaplı programı üzerinden şekilleniyordu. AKP de, sermayenin programını parlamentodaki çoğunluğunu dayanarak kuralsızca sürdürüyor.’
Tasarıya eklenen bazı ‘olumlu’ maddelere ilişkin de Evren, ‘rötüş’ nitelemesinde bulundu. Bir takım rotüşlerle iyi şeyler yapılıyormuş gibi gösterilmek istendiğine vurgu yapan Evren, ‘Sanki reform yapılıyormuş gibi yansıtıyorlar. Bu doğru değil. Reform kamusal alanın daha nitelikli hale gelmesi anlamını taşır. Kamusal alan nitelikli hale getirilmiyor ki! Kamusal alan tamamen niteliksiz hale getiriliyor ve kamu aslında ortadan kaldırılıyor. Yerine şirket yapılanmalarında olduğu gibi toplumsal yarar içermeyen, dışlayan, şirketlerin kar rakamlarını gösterir gibi bir tasarım ortaya çıkıyor. Ayrıca, özel sektörden atadığı bürokratlarla ele geçirmek istiyor. Bu tamamen kamuya bir yandan tasfiye ederken, diğer yandan siyasi iktidar varolan kamusal alanı kendi seçimi yönünde kullanmak istiyor’ şeklinde konuştu.
Bütün emek örgütlerini, sendikalı veya sendikasız çalışanları tasarıya karşı mücadeleye çağıran Evren, aksi takdirde kamusal alanın tamamen tasfiye olacağı ve aynı zamanda niteliksiz hizmetin devreye gireceği uyarılarında bulundu.
KADROLAŞMANIN ÖNÜ AÇILIYOR
Kamu-Sen Genel Teşkilatlandırma Sekreteri Fahrettin Yokuş ise, kendilerine sorulmadan ve danışılmadan tasarıya birçok maddenin eklenmiş olduğuna dikkat çekerek, ‘Özellikle dışarıdan üst yönetici getirilmesi bizi endişelendirmektedir. Çünkü kamuda üst yöneticiler ancak belli bir hizmet yılın doldurduktan sonra atanabilir. Daire müdürü olacaksınız mesela 10 yıl çalışmış olmanız lazım. Ama şimdi ne diyorlar, ‘biz herhangi bir özel sektörden, firmadan birini getiririz, müsteşar, daire başkanı yaparız.’ Tabii bu noktada sankıncalı’ dedi. Disiplin uygulamalarının kaldırılacağı konusuna da değinen Yokuş, ‘Ama, vatandaşa kötü muamele yapması halinde iş akdini feshedilmesine kadar memura saldırıyı yoğunlaştıracak bir yapı oluşturmaya çalışıyorlar. Bunu da kabul etmek mümkün değil’ diye konuştu. Her başa gelen hükümetin kendi siyasal yandaşını üst makamlara yerleştirmeyi hedeflediğini söyleyen Yokuş, tasarıyı kamuya tüccar devlet anlayışıyla yönetmeye yönelik adım olarak da gördüklerini belirtti ve bunların ortadan kaldırılması için mücadele edeceklerini açıkladı.
anf
Devlet Bakanı Hayati Yazıcı’nın, en fazla övünerek söz ettiği değişiklikler, şöyle: ‘Çocuğu doğan babaya verilen iznin 3 günden 10 güne çıkarılması, 657 DMK’nın mevcut şeklindeki çocuk yardımı 2 çocuk için söz konusu iken, çocuk sayısı sınırının kaldırılması, Bazı memurlara yılda bir kere verilen giyecek yardımının ayni değil nakdi olması, Emeklilere, emekliliklerini geçirecekleri yere gitmeleri için ödenen harcırahın 500 TL’den 750 TL’ye çıkarılması.’
Bakan Yazıcı olumluluk içeren bu maddelerden söz etse de, memurların ‘kötü haber’ olarak ele aldıkları değişiklikleri pek gündeme getirmedi. Örneğin çalışanların işten atılmasını basitleştiren düzenleme, ne Yazıcı’nın ne de AKP’ye yakın basının gündeminde değildi. Vatandaşa ‘kayıtsız’ davrandığı iddia edilen memur için, ceza olarak kınama, uyarı, maaş kesintisi gibi yaptırımlar getirilecek. Ancak kamu çalışanlarına yönelik taciz, saldırı gibi durumlarda ise, herhangi bir yaptırım tasarıda yer almıyor.
Tasarıya grev hakkının da eklenmediğini hatırlatan gazetecilere, Bakan Yazıcı’nın yanıtı, ‘İleride inşallah’ oldu.
TBMM’ye gönderilen 23 maddelik kanun tasarısını değerlendiren KESK Genel Başkanı Sami Evren ve Kamu-Sen’den Fahrettin Yokuş, tasarıya ilişkin, ‘tüccar devlet anlayışının ürünü’ görüşünü sundular. Sendikacılar, tasarıya karşı ortak tavır alınmasını istediler.
‘KAMU YENİDEN YAPILANDIRILIYOR’
Söz konusu tasarıyla birlikte kamunun yeniden dizayn edilmeye çalışıldığını vurgulayan KESK Genel Başkanı Evren, kamusal bütün alanların zaten parasal hale getirildiğini hatırlattı ve yurttaşların kamu hizmetine ödediği vergilerin karşılığında ucuz ve ücretsiz ulaşması gereken bütün hizmetlere, tamamen kar esasına dayalı olarak eriştiğini belirtti.
‘Şirketlerin yapılanması gibi kamu yeniden yapılandırılıyor’ ifadelerini kullanan Evren, şu hususlara değindi: ‘Bir şirketin kendi yapılanması için, daha fazla para kazanması için ucuz emek oluşturması lazım. O nedenle esnek çalışma koşullarını kamuda yaygınlaştırmaya çalışıyorlar. Bu 7-8 yıllık bir süreçtir. Kamu Yönetimi Temel Kanunu gündeme geldiğinde, bu konu da sermayenin geniş çaplı programı üzerinden şekilleniyordu. AKP de, sermayenin programını parlamentodaki çoğunluğunu dayanarak kuralsızca sürdürüyor.’
Tasarıya eklenen bazı ‘olumlu’ maddelere ilişkin de Evren, ‘rötüş’ nitelemesinde bulundu. Bir takım rotüşlerle iyi şeyler yapılıyormuş gibi gösterilmek istendiğine vurgu yapan Evren, ‘Sanki reform yapılıyormuş gibi yansıtıyorlar. Bu doğru değil. Reform kamusal alanın daha nitelikli hale gelmesi anlamını taşır. Kamusal alan nitelikli hale getirilmiyor ki! Kamusal alan tamamen niteliksiz hale getiriliyor ve kamu aslında ortadan kaldırılıyor. Yerine şirket yapılanmalarında olduğu gibi toplumsal yarar içermeyen, dışlayan, şirketlerin kar rakamlarını gösterir gibi bir tasarım ortaya çıkıyor. Ayrıca, özel sektörden atadığı bürokratlarla ele geçirmek istiyor. Bu tamamen kamuya bir yandan tasfiye ederken, diğer yandan siyasi iktidar varolan kamusal alanı kendi seçimi yönünde kullanmak istiyor’ şeklinde konuştu.
Bütün emek örgütlerini, sendikalı veya sendikasız çalışanları tasarıya karşı mücadeleye çağıran Evren, aksi takdirde kamusal alanın tamamen tasfiye olacağı ve aynı zamanda niteliksiz hizmetin devreye gireceği uyarılarında bulundu.
KADROLAŞMANIN ÖNÜ AÇILIYOR
Kamu-Sen Genel Teşkilatlandırma Sekreteri Fahrettin Yokuş ise, kendilerine sorulmadan ve danışılmadan tasarıya birçok maddenin eklenmiş olduğuna dikkat çekerek, ‘Özellikle dışarıdan üst yönetici getirilmesi bizi endişelendirmektedir. Çünkü kamuda üst yöneticiler ancak belli bir hizmet yılın doldurduktan sonra atanabilir. Daire müdürü olacaksınız mesela 10 yıl çalışmış olmanız lazım. Ama şimdi ne diyorlar, ‘biz herhangi bir özel sektörden, firmadan birini getiririz, müsteşar, daire başkanı yaparız.’ Tabii bu noktada sankıncalı’ dedi. Disiplin uygulamalarının kaldırılacağı konusuna da değinen Yokuş, ‘Ama, vatandaşa kötü muamele yapması halinde iş akdini feshedilmesine kadar memura saldırıyı yoğunlaştıracak bir yapı oluşturmaya çalışıyorlar. Bunu da kabul etmek mümkün değil’ diye konuştu. Her başa gelen hükümetin kendi siyasal yandaşını üst makamlara yerleştirmeyi hedeflediğini söyleyen Yokuş, tasarıyı kamuya tüccar devlet anlayışıyla yönetmeye yönelik adım olarak da gördüklerini belirtti ve bunların ortadan kaldırılması için mücadele edeceklerini açıkladı.
anf