KESK Başkanı Sami Evren, DİSK Limter İş Başkanı Kamber Saygılı, Türk Mühendis Mimar Odaları Birliği Başkanı Mehmet Soğancı ve Mülkiyeliler Birliği Başkanı İhsan Feyzibeyoğlu’nun katılımıyla yapılan panelde, KESK başkanı Sami Evren, ırkçı ve gerici bir Anayasa olan 12 Eylül Anayasa’sının tümünün mutlaka değişmesi gerektiğini, devletin ve yürürlükteki Anayasa’nın Kürtlerle, Alevilerle, emekçilerle kavga halinde olduğunu ve onları yok saydığını söyledi. 1987’den bu yana yapılan Anayasa değişikliklerinin de öz açısından bir farklılık getirmediğini, 12 Eylül Anayasasına hayır ve evet demiş olanların birlikte bu Anayasayı savunduklarını, AKP tarafından gündeme taşınan değişiklik paketinin ise emekçiler açısından sendikal yaşamı geliştirmediğini, uluslararası düzenlemelere aykırı olduğunu, kamu emekçilerine grev yasağını pekiştirdiğini, özetle özgürleştirici ya da örgütlenme özgürlüğüne yararlı hiçbir madde içermediğini, tersine çalışma yaşamının önündeki engelleri arttırdığını belirtti. Evren, emekçilerin AKP’nin Anayasa değişikliğine karşı direnmesi ve demokrasinin inşası için çok geniş toplum kesimleriyle birlikte eşitlikçi, özgürlükçü bir Anayasa yapmak için mücadele edilmesi ve bir üçüncü cephe açılması gerektiği çağrısı yaparak sözlerine son verdi.
KESK Başkanı’ndan sonra söz alan DİSK Limter İş Başkanı Kamber Saygılı, Anayasaların, politik, ideolojik ve sınıfsal olduklarını, tüm Anayasaların özel mülkiyeti korumak amacıyla yapıldığını dolayısıyla emeğin siyasal örgütlerinin bu Anayasaları desteklemesinin mümkün olmadığını, bununla birlikte emekçilerin kendi anayasal taleplerini de mutlaka dillendirmeleri gerektiğini söyledi. Türkiye’de son dönemde bir ikilik çatışması yaşandığını, 12 Eylül paşalarının yargılanması ve Anayasanın bu yönde değişmesi önemli olmakla birlikte onların halkın vicdanında zaten mahkum olduğunu, getirilmeye çalışılan değişikliklerle uluslararası sermayenin dayattığı neo liberal düzenin savunucusu olan AKP’nin eski statükocu güçlere karşı ayrıcalıklarını büyütmeye çalıştığını belirtti. Pakette çalışma yaşamının iyileştirilmesine ve söz, eylem özgürlüğüne dair olumlu hiçbir şey olmadığını, işçilere grev hakkı tanınmasına karşın özelleştirme ve taşeronlaşmanın yanısıra özel istihdam bürolarının sınıfa dayatıldığını, noter, işkolu ve işyeri barajlarının değişmediğini, seçim barajı ve seçmen yasası açısından da bir ilerlemenin gündeme getirilmediğini söyledi. Kürt sorununda çözüm içermeyen bu paketin mevcut Anayasa’nın özünü değiştirmediğini ve demokrasiyi yükseltmediğini belirten Saygılı, emekçilerin bu değişikliklere evet demeleri halinde yüklerinin daha da ağırlaşacağını vurguladı.
Söz alan TMMOB başkanı Mehmet Soğancı, meslek örgütlerinin ülke sorunlarıyla ilgilenmelerinin bir çok çevre tarafından eleştirilmelerine karşın, mühendis ve mimarların sorunlarının ülkenin sorunlarından ayrı düşünülemeyeceğini, AKP’nin getirdiği Anayasa değişikliklerinin gündem ve rejim değişikliği amacıyla topluma dayatıldığını, TMMOB’nin 12 Eylül’le hesaplaşmayan hiçbir değişiklikle uzlaşmayacağını söyledi. Referandumun bir aldatmaca olduğunu, pakette seçim yasasında ya da demokratik haklar yönünde bir değişmenin öngörülmediğini, halkın taleplerini yansıtmayan bu paketin TMMOB tarafından belirtti. Emekçilerin haklarını geliştirecek eşitlikçi ve özgürlükçü bir Anayasanın yapılmasının aciliyetine parmak basan Soğancı, TEKEL direnişinin toplumsal belleğe kazındığını, 1 Mayıs coşkusunun gönüllerde yer ettiğini ama TMMOB olarak önlerine konulan Anayasa paketiyle uzlaşmalarının veya bu paketi desteklemelerinin söz konusu olmadığını vurguladı.
Son olarak söz alan Mülkiyeliler Birliği Başkanı İhsan Feyzibeyoğlu, Anayasaların insan haklarını güvence altına almak üzere siyasal iktidarların sınırlandırılması amacıyla yapıldığını, birey özgürlüğünün bu sınırlamayı gerektirdiğini, bununla birlikte 12 Eylül Anayasasının devlet otoritesini çok ön plana çıkardığını ve böylelikle hukuk devletini zayıflattığını belirtti. Batı’da Anayasaların büyük sınıfsal mücadeleler sonucunda doğduğunu ama Türkiye’de iyi bir Anayasa yapımı için yeterli olanakların olmadığını belirtti. Her ne kadar eleştirilseler de rejimin ilkelerinin önem taşıdığını, bu değişikliğin ise sadece siyasal iktidarın elini güçlendirdiğini ve iktidarın uzlaşmaya yanaşmadığını söyledi. Getirilen paketteki olumlu gibi görünen kimi değişikliklerin kimseyi aldatmaması gerektiğini, 12 Eylülü yapanların bile bu değişiklik önerisi çerçevesinde yargılanmalarının şüpheli olduğunu vurguladı.
Panele katılan konuşmacılar, anayasaların sınıfsal niteliğine dikkat çektiler, 12 Eylül Anayasasının mutlaka değişmesi gerektiği, AKP’nin Anayasa değişiklik paketinin bu anayasanın özüne dokunmadığı ve emekçi sınıfların bu değişikliklere evet demesinin mümkün olmadığı konusunda ortaklaştılar.
(soL – Ankara)