Sevgili dostlar,
HalkTV, Pazar geceyarısı, alkışlarla 5 günlük karartma cezasına başladı. Bu, kanalın lisans iptalinden önceki son virajı…
Mart’taki bir stüdyo konuğu canlı yayında, “Türkiye’nin bir başka ülke toprağında işgalci güç olarak görülebileceğini” söylemesi üzerine kanal, program durdurma cezası almıştı.
RTÜK, kararının gerekçesinde “Bu ifadenin, kahraman Türk Silahlı Kuvvetleri’ni rencide edebileceğini” önesürdü.
Yasaya göre kanal aynı maddeden yeniden ceza alırsa 10 güne kadar yayın durdurma cezası alabiliyordu.
Haziran’da bir başka yayında, bir başka konuk, Pençe harekâtını eleştirdi. “Türkiye’nin Libya’yı, Mısır’ı, Sudan’ı karıştırmaya çalıştığını” söyledi. Bu sözler de “devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne aykırı” bulundu ve 5 gün kapatma cezası geldi.
RTÜK bir daha yayında suç görürse kanalın lisansını iptal edebilir. İktidara istediği televizyonu susturma fırsatı sunan bir düzenleme bu…
Ama mesela Erdoğan’ın barış bildirisine imza atan akademisyenlere “Ahlaksızlar, vicdansızlar, riyakârlar, sahtekârlar, fikir soytarıları, terör yardakçıları, hainler” demesini mahkeme hakaretten saymadı. Bu ifadelerin “kahraman akademisyenleri rencide edebileceği” düşünülmedi. Eh tabii,
Cumhurbaşkanına hakaret etmek serbest; ama cumhurbaşkanına hakaret etmek yasak…
Bu arada mesela 7 TİP’li genci işkenceyle öldüren Haluk Kırcı’nın bu katliamı “bir intikam saldırısı” diye niteleyen sözlerinde de sakınca görmedi savcılar… Kırcı, bana yönelik silahlı saldırıyı azmettirenle fotoğrafı sorulduğunda da “Ben azmettirsem, öldürtürdüm” demişti. Savcılık, bu ifadeyi de makul buldu; ifade özgürlüğü saydı.
Her şeyde olduğu gibi hakarette de çifte standardımız var: Rencide olabilen meslek grupları var; bir de rencide edilmesine izin verilen meslek grupları var. Dış politikayı eleştirmek, adam boğazlamaktan ağır suç… Muhaliflere eleştiri yasak, ama iktidar tetikçilerine küfür serbest…
İnanmayan, Erdoğan’ın akademisyenlere dediğini ona söylesin de görsün ne olacağını…
