Aile hekimi Dr. Bilgin Çiftçi, 23 Ağustos 2014’te Tayyip Erdoğan ile Yüzüklerin Efendisi üçlemesinin kahramanlarından Smeagol’un fotoğrafını yan yana koyup sayfasında paylaştı.
Çiftçi bu paylaşımı nedeniyle önce işinden -memuriyetten- atıldı. Sonra da hakkında Aydın Ceza Mahkemesi tarafından soruşturma açıldı.
Çiftçi’nin yargılandığı dosya 23 Ağustos 2015’te suç unsuru sayılan fotoğraftaki Gollum/Smeagol karakterinin “iyi mi kötü mü?” olduğunun tespiti için bilirkişiye gönderildi.
Türkiye nasıl acınası bir ülke!
Bir film karakteriyle o ülkenin başındaki zat yan yana konulduğu için duruşmalar yapılabilir, bilirkişiler tayin edilebilir, koyan kişi işinden olabilir!
10 Mart 2016’da biten ve birkaç gün önce mahkemeye ulaşan raporda şu tespitlere yer verildi: “Smeagol karakterinin yüzüğün etkisine girmeden önce özünde bir Hobbit olan, iyi, barış sever, sadık bir karakter olarak kurgulandığı kanaatine varılmıştır. (…) Smeagol’un ‘Gollumun geçmişi, unutulan yanı olduğuna’ yüzüğün etkisiyle yozlaşsa da Gollum’un özünde iyi olduğu anlaşılmıştır.”
Erdoğan’ın Smeagol ile yan yana konulmasını hakaret sayanlar şöyle dikkatle baktıklarında aslında bir ifşa görürler: Recep Tayyip, hayata gözlerini açan her çocuk gibi masumdu. Siyasete ilk adımlarını attığında haktan yanaydı ve iyilik merdivenlerinde yürüme gayesindeydi. Çok insana iyiliği dokundu lakin o merdiven yükseldikçe gücün kötüleştirici etkisine girdi.
Recep Tayyip/Erdoğan, Gollum/Smeagol geçirgenliğinin bugün vücut bulmuş hali gibidir.
Recep Tayyip aslında Erdoğan’ın geçmişi, unutulan yanıdır. Gücün etkisinde yozlaşsa da özünde iyidir.
Hepimiz gibi iyilik yolundaydı ve kötülüğü hep aşağılıyordu, onu yenmek arzusundaydı. Öyle ki her gün Kenan Evren’i ve onun darbe hukukunu, kurumlarını, uygulamalarını eleştiriyordu. Darbe hukukunu ve onun kurumlarını kaldıracaktı. Bugün o güç merdivenlerini tırmandıkça her ağzını açtığında eleştirdiği Evren’e benzedi.
Erdoğan’ın etrafında olup bitenler kötülüğün galip gelişinin hali gibidir.
Yüzüklerin Efendisi üçlemesinde iyi ve kötü geçirgendir ve kesin ayrım çizgileri yoktur. Hayat bu geçirgenlik ve ince çizgide değil mi?
Hayatta birçok kişinin gücün kendisine geçmesi arzusuna kapıldığı yaygın rastlanan bir durum.
Etrafımıza şöyle bir baktığımızda çok kişinin yaşadığı güç zehirlemesini de görürüz.
Güç çok zaman yozlaştırıcıdır. Gücün bu yozlaştırıcı etkisine kapılanlar yavaş yavaş ve hiç farkında olmadan kötü karaktere bürünüyorlar.
Erdoğan oy istediği ve sorunlarını çözeceğini taahhüt ettiği insanları, evlerini, çocuklarını obüs toplarıyla vuruyor. “Ya baş eğeceksiniz ya baş vereceksiniz” tehditlerini savuruyor. Sözünü de yerine getiriyor; her gün onlarca cenaze toprağa düşüyor, onlarca kişi hapse konuluyor.
Türkiye, Saddam’ın Irak’ı, Hitler Almanya’sı ve Mübarek’in Mısır’ı gibi.
Bir adamı bir film karakteriyle yanyana koyduğu için biri işini kaybediyor.
Gollum zavallıdır ve acınası bir karakterdir.
Peki ya Erdoğan?
O da Gollum gibi acınası ve zavallıdır!
Öyle ki onu her eleştireni mahkemeye veriyor, tehdit ediyor ve hapse atıyor; hak ve özgürlük isteyen şehirleri bombalıyor; hak ihlallerini protesto edenlerin, hak talep edenlerin üzerine gaz bombaları atıyor, coplarla kovalıyor. Hak ihlallerinden söz edenleri tehdit ediyor.
İktidarda kalmak ve yeniden iktidar olmak için içine girmeyeceği çirkeflik yok.
Bu yaşananlar gücün insanı nasıl zavallı yaptığının küçük bir örneği…
Recep Tayyip Erdoğan’a tavsiyem Yüzüklerin Efendisi üçlemesini oturup birkaç defa izlemesi ve Recep Tayyip’in nasıl Erdoğan’a dönüştüğüne bakmasıdır…
Erdoğan ve Gollum’un “yeme, şaşma, hayret” hallerinin yan yana konulmasının mahkemeye konusu olması ve rapor hazırlanması aslında isabetli olmuştur(!)
Üyesi olduğunuz, çalıştığınız dernek, sendika, kooperatif, vakıf, parti, şirketlere baktığınızda Erdoğan’laşan çok fazla Recep Tayyip göreceksiniz!
Muhalefet partisi CHP ve HDP’ye önerimdir: İlgili iddianameyi ve raporu küçük bir kitapçık halinde halka ulaşmasını sağlayın.