Kemal Kilicdaroglu’nun 15 Haziran’da tek başına karar verip başlattığı ve 9 Temmuz’da sonlandirdigi Adalet yürüyüşü gerçekten etkileyiciydi.
Sakarya Hendek güzergahında ilahiyatçı yazar Ihsan Eliacik ve Antikapitalist Muslumanlar’la katıldığım yürüyüş ve kamp alaniyla ilgili gördüklerimi aktarmak istedim.
Ilk olarak CHP’ye ait flama bulunmaması,tek slogan’in Hak Hukuk Adalet olması,Kilicdaroglu’nun kendini genel başkan olarak değilde bireysel bir yurttaş olarak görmesi kuşkusuz gözardı edilemezdi.
Katilim gösteren insanların o muazzam kalabalıkta asla taşkınlık yapmaması ve provokatif durumlar karşısında provoke eden insanlari sadece alkışlamasi çok şık bir hareketti.
Halkın her kesiminden işçi,memur,üst düzey yetkili,vekil,aydın,sanatçı,yazar,öğrenci ve çocukların dil,din,ırk,mezhep gözetmeksizin orada kendi hur iradesiyle,fikriyle ve adalet talebiyle bulunmasıydı.
Chp’nin daha çok sosyal demokrat kanadının orada yer alisi,sosyal adalet anlayisi ve merkezden cevreye inebilmesi de dikkat edilmesi gereken bir husustu.
Maksim Gorki’nin Ana isimli kitabında “yeryüzündeki tüm emekçileri kardeş yapan manevi bir akrabalık duygusu dogmali “sozu adeta Adalet yürüyüşünde kendine yer bulabilmisti.
Yanına gidip oturduğum konuştuğum dertlestigim yemegini yiyip sigarasını içtiğim sazını sözünü nefesini dinlediğim gözlerinde acimi kederimi,umudumu gördüğüm isyankar,itaatsiz ama duygudas;adalete inanan adaletin tecelli edeceğine inanan samimi bir kitle gördüm.
Erkek adalet değil gerçek adalet diye bağıran kadınlar gördüm.
Onlarla diyalog kurabilmeyi,kurulabileceğini anladım.
Gençlerle sohbet ettim;kendini hiçbir ideolojiye hapsetmeyen,otekilestirmeyen,kutuplastirmayan,hakkı müdafa eden,ası ve kararli paylasmayi bilen gencler gördüm.
Eski bir vekili catacat elestiren gençler gördüm.
Fikri ne olursa olsun düşünebilmeyi başarmış gençler gördüm.
Miting alanı hıncahınç doluydu hayatımda ilk kez bir mitinge katılmanın verdiği o şaşkınlıkla kendi kendime bu kadar insan Adalet mi arıyor?dedim
Kilicdaroglu’nun konuşması gayet güzel,olumlu mesajlar içeren ve samimi bir konuşmaydı fakat eksikti!
Yıllardır bu ülkede zulüm gören her tür işkenceye tabi tutulan yok sayılan asimile edilen otekestirilen Kürtlerin adının geçmemesi uzucuydu.
Peki bundan sonra ne olacak?
Bu fay hatları nasıl kırılacak?
Bu kutuplaşmanın üstesinden nasıl gelinecek?
Kurt mücadelesi bu ülkenin gerçeği değil mi?
Barış bu ülkenin tam da böyle bir zeminde ihtiyacı olan tek sey değil mi?
Unutmayalim ki “Haksızlığa karşı susan dilsiz şeytandir”.
Susmayalim,korkmayalim ve unutmayalım.
Beraber yuruyelim,beraber üstesinden gelelim bu fasist düzenin.
Bahar Çakmak