Acı, hayatımızın kaçınılmaz bir parçasıdır. Hem fiziksel hem de duygusal acı, beynimizin ve vücudumuzun ortak bir tepkisidir. Peki, bu acıyı nasıl algılıyoruz? Ve bu acıyı nasıl hafifletebiliriz? Bu soruların cevaplarını arayan araştırmalar, acının beyindeki ve vücuttaki izlerini ortaya koyuyor.
Acının Beyindeki Ortak Noktası: Anterior Singulat Korteks
Acı, hem fiziksel hem de duygusal bir deneyimdir. Vücudumuzda bir yaralanma ya da hastalık olduğunda fiziksel acı hissederiz. Sevdiğimiz birini kaybettiğimizde ya da reddedildiğimizde duygusal acı hissederiz. Peki, bu acıyı beyin nasıl algılıyor?
Araştırmalar, duygusal ve fiziksel acının beyindeki aynı bölgeyi aktive ettiğini gösteriyor. Acıyı hissettiğimiz bölge: Anterior Singulat Korteks. Bu bölge, acının şiddetini ve önemini değerlendirir ve bizi uygun şekilde davranmaya yönlendirir. Bu bölgeler, sosyal dışlanma, romantik ayrılık gibi duygusal travmalar yaşayan kişilerin beyinlerinde daha fazla aktivite gösteriyor. Aynı zamanda, fiziksel acının şiddetiyle de doğru orantılı olarak çalışıyorlar. Ayrıca bu bölge, acının vücutta nerede olduğunu da belirler. Bu sayede, acıyı üç boyutlu olarak algılayabiliriz. Örneğin, dizimizde ya da kalbimizde acı hissedebiliriz.
Acının beyindeki ortak noktasını bulmak, onunla başa çıkmanın ilk adımıdır. Acının altında yatan nedenleri anlamak ve onları işlemek, hem zihinsel hem de fiziksel sağlığı iyileştirebilir.
Parasetamol Duygusal Acıya İyi Geliyor mu?
Duygusal ve fiziksel acının sinirsel imzası benzerse, o zaman duygusal acıyı hafifletmek için ağrı kesici ilaçlar kullanmak mantıklı olabilir mi? Bu soruyu cevaplamak isteyen araştırmacılar, sosyal dışlanma yaşayan katılımcılara rastgele bir şekilde parasetamol ya da placebo (etkisiz) hapları verdiler ve bu hapları üç hafta boyunca her gün kullandırdılar.
Sonuçlar, parasetamol kullanan katılımcıların beyinlerinde arterior insula ve anterior singulat korteks bölgelerinin daha az aktive olduğunu gösterdi. Yani, parasetamol duygusal acının beyindeki etkisini azalttı.
Acının Evrimsel Amaçları
Bu araştırmanın amacı, parasetamol ya da diğer analjezik ilaçları psikoaktif ilaçlar olarak önermek değil. Aksine, bu araştırma, beynimizin evrimsel süreçte acının fiziksel ya da duygusal olmasına bakmaksızın, hissettiğimiz acıyı tespit edebilecek tek bir sinir sistemi geliştirdiğini ortaya koyuyor.
Acının bir amacı var: Bizi tehlikeli ya da zararlı durumlardan uzaklaştırmak. Fiziksel acı, vücudumuzda bir hasar olduğunu bize bildirirken, duygusal acı da sosyal bağlarımızın kopmasını önlemeye çalışır. Bu yüzden, acının geçici olarak hafifletilmesi mümkün olsa da, uzun dönemde ağrı kesicilerle bastırılması sağlıklı bir seçenek değildir.
Beyin-Vücut Bağlantısı
Beynimiz vücudumuzun geri kalanı ile devasa bir bağa sahiptir. Beyin sapı ve omurilik ile doğrudan sinirsel bağlantılar mevcuttur. Buna ek olarak, dolaşım ve lenfatik sistemler beyindeki vücut ile beyin arasındaki bağlantıları geri besleyen ve modüle eden reseptör alanlarını bulan nörotransmiterleri (hormonlar ve bağışıklık hücreleri) de taşır. Bu sayede vücudumuzdaki her bir hücre sinir sistemimiz ile bağlantılıdır ve onları hissedebiliriz.
Fiziksel acının psikolojik deneyimi ile acının vücutta algılandığı bölge arasında açık bir ilişki vardır. Acıyı hissettiğimiz nokta beynimizden farklı bir bölgede olabilir, ancak acı algılama işleminin çoğu beyinde gerçekleşir. Bu da bize, acının sadece fiziksel bir olgu olmadığını, aynı zamanda duygusal ve bilişsel bir boyutu da olduğunu gösterir.
Acının Vücuttaki İzleri: Duyguların Somutlaşması
Duygusal ve fiziksel acının beyindeki ortak noktasını biliyoruz, peki ya vücutta? Duygusal acının vücutta nereyi etkilediği sorusu, psikosomatik ağrı olarak adlandırılan bir olguyu gündeme getiriyor. Psikosomatik ağrı, tıbbi bir açıklaması olmayan ancak psikolojik durumla ilişkili olan kronik bir ağrı türüdür.
Psikosomatik ağrının sebebi, duygularımızın vücudumuzda bıraktığı izlerdir. Duygularımız, sinir yollarımızdan ilerlerken nöropeptid adında proteinler salgılarlar. Bu proteinler, organlarımızın, dokularımızın ve hücrelerimizin çalışmasını etkilerler. Negatif duygular, vücudumuzda rahatsızlık veren enerji frekansları oluştururlar. Bu da kronik ağrılara yol açabilir.
Duygularımızın vücudumuzda nasıl somutlaştığını gösteren bir çalışma, farklı duyguların farklı vücut bölgelerini aktive ettiğini ortaya koydu. Örneğin:
- Mutluluk: Vücudun hemen hemen her yerinde aktivite artışı gösterir.
- Korku: Göğüs ve karın bölgesinde aktivite artışı gösterir.
- Öfke: Göğüs, kollar ve ellerde aktivite artışı gösterir.
- Üzüntü: Göğüs ve karın bölgesinde aktivite azalışı gösterir.
- Aşk: Göğüs ve karın bölgesinde aktivite artışı gösterir.
Duygusal acının vücutta iz bıraktığını bilmek, onunla başa çıkmanın ikinci adımıdır. Duygusal acıyı hafifletmek için ağrı kesici ilaçlar kullanmak mümkün olsa da, bu ilaçlar acının altında yatan nedenlerini çözmez. Duygusal acıyla başa çıkmanın en sağlıklı yolu, onu kabul etmek ve ondan öğrenmektir.
Acıyla Başa Çıkmanın Yolları
Acı, hem fiziksel hem de duygusal bir deneyimdir. Acının beyindeki ve vücuttaki izlerini bilmek, onunla başa çıkmanın ilk iki adımıdır. Ancak, bu bilgi tek başına yeterli değildir. Acıyla başa çıkmanın üçüncü adımı, onu yönetmek için etkili stratejiler geliştirmektir.
Acıyla başa çıkmanın bazı yolları şunlardır:
- Duygularınızı ifade edin: Duygularınızı bastırmak ya da yok saymak, onların vücudunuzda sıkışmasına neden olabilir. Duygularınızı konuşmak, yazmak ya da sanat yoluyla ifade etmek, onları serbest bırakmanıza ve rahatlamanıza yardımcı olabilir.
- Desteğe başvurun: Acı çektiğinizde, yalnız hissedebilirsiniz. Ancak, sevdiklerinizden, arkadaşlarınızdan ya da profesyonel bir yardımdan destek almak, acınızı paylaşmanıza ve azaltmanıza yardımcı olabilir.
- Fiziksel aktivite yapın: Fiziksel aktivite, vücudunuzda endorfin adında mutluluk hormonu salgılamanıza yardımcı olur. Bu da acınızı hafifletebilir. Ayrıca, fiziksel aktivite, vücudunuzdaki gerginliği ve ağrıyı azaltabilir.
- Meditasyon yapın: Meditasyon, zihninizi sakinleştirmenize ve duygularınızla bağlantı kurmanıza yardımcı olur. Meditasyon yaparken, duygularınızı yargılamadan ya da değiştirmeye çalışmadan fark edin. Duygularınızın geçici olduğunu ve onları kabul etmenin sizi özgürleştireceğini hatırlayın.
Sonuç
Acının beyindeki ve vücuttaki izlerini bilmek, onunla başa çıkmanın ilk iki adımını oluşturur. Acının altında yatan nedenleri anlamak ve onları işlemek, hem zihinsel hem de fiziksel sağlığı iyileştirebilir. Acının üçüncü adımını ise onu yönetmek için etkili stratejiler geliştirmek oluşturur. Acının bir amacı vardır: Bizi tehlikeli ya da zararlı durumlardan uzaklaştırmak. Bu yüzden, acının geçici olarak hafifletilmesi mümkün olsa da, uzun dönemde ağrı kesicilerle bastırılması sağlıklı bir seçenek değildir.
Kaynakça:
- Kross, E., Berman, M. G., Mischel, W., Smith, E. E., & Wager, T. D. (2011). Social rejection shares somatosensory representations with physical pain.
- Lieberman, M. D., Eisenberger, N. I., Crockett, M. J., Tom, S. M., Pfeifer, J. H., & Way, B. M. (2007). Putting feelings into words: affect labeling disrupts amygdala activity in response to affective stimuli. Psychological science, 18(5), 421-428
- Nummenmaa, L., Glerean, E., Hari, R., & Hietanen, J. K. (2014). Bodily maps of emotions. Proceedings of the National Academy of Sciences, 111(2), 646-651
- Riva, P., Romero Lauro, L. J., DeWall, C. N., & Bushman, B. J. (2012). Buffer the pain away: stimulating the right ventrolateral prefrontal cortex reduces pain following social exclusion. Psychological science, 23(12), 1473-1475.
- Waytz, A., Zaki, J., & Mitchell, J. P. (2012). Response of dorsomedial prefrontal cortex predicts altruistic behavior. Journal of Neuroscience, 32(22), 7646-7650.