17 Aralık-21 Ocak tarihleri arasında Türkiye sanatının ikonik ismi Abidin Dino’nun ‘Yüz Yıl’ sergisine ev sahipliği yapacak İstanbul Fransız Kültür Merkezi’nin direktörü Matthieu Bardiaux, sergiyle ilgili soruları yanıtladı.
Abidin Dino sadece ismiyle bile insanda heyecan yaratabilen bir sanatçı. Yılın son ama aynı zamanda oldukça dikkat çekici sergilerinden birine imza atıyorsunuz. Bekir Akbaş koleksiyonu ile yolunuz nasıl kesişti? Galeri Nev ekibi ile bugüne dek nasıl bir macera yaşadınız?
Ankara Fransız Kültür Merkezi, Galeri Nev’in frankofon olan yöneticisi Deniz Artun ile bir süredir yakın bir çalışma içerisindeydi Galeri Nev hem Fransa’ya hem de galerinin isim babası olan Abidin Dino’ya çok bağlı. Bir yıl önce Deniz Artun bu güzel sergiyi önermek üzere bizimle temasa geçti. Kendisinin aracılığıyla bu harika Akbaş koleksiyonunu keşfettik. Ve elbette bu ortaklık önerisini de hemen kabul ettik.
Dino’nun daha önce hiç görülmemiş eserlerini Fransız Kültür Merkezi duvarlarında sergiliyor olmak nasıl hissettiriyor?
Öncelikle Türk halkının pek de bilmediği bu eserleri galerimizde sergiliyor olmak büyük bir onur ve ayrıcalık. Bildiğiniz üzere 2013’te Abidin Dino’nun yüzüncü yaş kutlamaları ile denk düşen aramızdan ayrılışının 20. yılı vesilesi ile bu çizimler ilk kez Ankara’da sergilenmişti. Bu büyük sanatçının sıradışı yaratıcılığının az bilinen yönüne katkı sağlıyor olmaktan da ayrıca gurur duyuyoruz. Uzun yıllar Fransa’da sürgünde kalan Abidin, Paris’te gerçek bir Türkiye elçisiydi. O dönemin sanatçıları ile yakın ve verimli arkadaşlıklar kuran sanatçı, Picasso, Jacques Prevert, Aragon, Yves Montand, Yaşar Kemal ve daha birçok isimle yakın dost olmuştu. Fransız Kültür Merkezi’nin amaçlarından biri de Türk ve Fransız kültürleri arasında diyalog yaratmak. Abidin Dino tartışmasız bu iki kültür arasındaki en sembolik isim.
Serginin daha önce Ankara’da gerçekleşen ‘100. Yıl 100 Desen’ sergisinden ne gibi temel farklılıkları var?
50 çizim 2013 yılındaki sergide yer alıyordu; ancak 30 çizim bugüne kadar ilk kez sergileniyor.
Tarihçi İlhan Alemdar ve A’dan Z’ye Abidin Dino kitabının yazarı Zeynep Avcı’nın katılacağı bir konuşma da organize ettiniz. Alemdar ve Avcı’yı izleyecek olan sanatseverleri neler bekliyor bu söyleşide?
Zeynep Avcı ‘A’dan Z’ye Abidin Dino’ isimli kitabın yazarı. ‘Sanat ve kültür insanı’ olarak tanımladığı Dino’yu elbette çok iyi biliyor. Tarihçi Mehmet İlhan Alemdar, Bekir Akbaş’ın koleksiyonu oluşturması aşamasının ayrıcalıklı tanıklarından. Duvarlarımızda sergilenen eserlerın kataloğunun metnini hazırlayan da kendisi.
İki konuşmacı bize zaman içinde heykeltıraş, ressam, yazar, karikatürist, sinemacı gibi sanatın birçok dalında faaliyet göstermiş,1979 yılında Union Française görsel sanatlar Onursal Başkanı olmuş ve 1989 yılında Fransa Kültür Bakanlığı tarafından Chevalier des Arts et lettres ile onurlandırılan sanatçıyı ve eserlerini farklı açılardan yorumlamamızı sağlayacaklar.
Dino sergisinin ardından Fransız Kültür Merkezi’nde bu sezon başka sürpriz sergiler de yer alacak mı? Şimdiden paylaşabileceğiniz neler var?
Önümüzdeki yıllar için programımızda birçok önemli proje yer alıyor. Bir yandan Türk toplumunu olduğu kadar uluslararası topluluğu da etkisi altına alan farklı fikirler, düşünceler var. Bu konular bir dizi sergi, konser, gösteri ve söyleşilerde hayat bulacak.
Ocak ayından itibaren mülteciler ve sürgün sorularına odaklanan bir program gerçekleştireceğiz. 27 Ocak tarihinde AFP-Türkiye’de fotoğrafçı olan ve Türkiye-Suriye sınırındaki mülteciler ile ilgili çalışması ile Perpignan’da gerçekleştirilen Visa pour l’image isimli festivalde ‘Visa d’or News’ ödülüne layık görülen Bülent Kılıç’ın ‘İki Dünya Arasında’ isimli sergisinin açılışını yapacağız. Ertesi gün Hakan Günday etkili romanı ‘Daha’yı tanıtacak. Yazarın bu kitabı Fransız edebiyatının en prestijli ödüllerinden biri olan Prix Medicis tarafından en iyi yabancı roman ödülüne layık görüldü. Bir başka konuğumuz ise siyasi sürgünden doğduğu topraklara geri dönüşü anlattığı sarsıcı kitabı ‘Heyyula’ ile Yiğit Bener. Bu dönemde birçok film de gösterilecek. Gördüğünüz üzere, ülkelerimiz arasındaki bu kültürel değişim hem yoğun hem de oldukça nitelikli.
Mart ayında cinsiyet eşitliğine adanmış olan bir başka organizasyon kapsamında ünlü Fransız aktrislere adanmış bir dizi sergi, konferans ve konser gerçekleştirilecek. Haziran ayında açık hava konserleri, muhteşem bahçemizde film gösterimleri, Avrupa Kupası maçları yayını olacak. Sonbaharda ise mutfaklarımız ve yaşam sanatlarını daha iyi anlayabilmek ve değerini ortaya çıkarabilmek için çalışmalar yapacağız.