Financial Times, dünyanın en büyük buğday üreticilerinden Rusya’nın kuraklık nedeniyle ihracatı durduracağı açıklamasının, tahıl piyasalarında paniğe neden olduğu manşetiyle çıkıyor bu sabah.
Rusya yangınları ve nükleer tehlike
Guardian gazetesi ise, yine Rusya’daki yangınların neden olabileceği radyoaktif riske dikkat çekiyor.
1986 yılında Çernobil nükleer santralinde meydana gelen patlamanın ardından açığa çıkan radyoaktif serpintinin toprak tarafından emildiğini anımsatan Guardian, Rus yetkililere atfen, şimdi santralin bulunduğu Ukrayna yakınlarındaki yangınların topraktaki bu radyoaktif partiküllerin havaya karışmasına neden olabileceğine ve yeni bir kirlenme bölgesi yaratabileceğine dikkat çekiyor. Rus yetkililerin durumun kontrol olduğu açıklaması da gazetedeki ayrıntılardan.
Tarık Aziz: Irak kurtlara terk ediliyor
Guardian‘ın manşetinde ise Irak’ta Saddam Hüseyin döneminin önde gelen isimlerinden Tarık Aziz’le cezaevinde yapılan bir mülakat dikkat çekiyor.
”Amerikan ordusunun çekilmesi Irak’ı yerle bir edecektir” görüşünü dile getiren Aziz, Amerikan Başkanı Barack Obama’nın çekilme planını uygulamasına da tepkili.
Saddam Hüseyin’in 30 yıl boyunca Irak’ı inşa ettiğini, ama şimdi herşeyin yıkıldığını belirten Aziz, ”İngiltere ve ABD bizi öldürdü.. Keşke ben de şehit olsaydım. Obama seçildiği zaman umutlanmış, Bush’un hatalarını tekrar etmeyeceğini düşünmüştüm. Ama Obama iki yüzlü. Irak’ı kurtlara terk ediyor” dedi.
Tarık Aziz, Irak’ın neden silah programı konusunda daha açık davranmadığı sorusuna ise, Saddam Hüseyin’in ”Batı’yla değil, İran’la oyun oynadığı” yanıtını veriyor:
”Sekiz yıl boyunca bize karşı savaşmışlardı. Dolayısıyla Iraklıların da onlar karşı caydırıcı olma hakkı vardır. Saddam gururlu bir kişiydi. Irak’ın şerefini de savunması gerekirdi, hatalı ya da zayıf olduğunu göstermek istemiyordu.”
Aziz’in “gururun akılcılığın önüne geçmesi peki ülkenin yok olmasına neden olmadı mı” sorusuna yanıtı ise, ”Bizler Arabız, Arap milliyetçisi. Gurur duymalıyız” oldu.
İranlı avukatın gözaltı koşulları
Times gazetesinde ise, İran’dan kaçarak geldiği Türkiye’de bir gözaltı merkezinde tutulan insan hakları savunucusu avukat Muhammed Mustafa’yla yapılan bir mülakata yer veriliyor.
Zina yaptığı gerekçesiyle recm cezasına çarptırılan Sakine Aştiyani’nin avukatı olan Mustafa, Türkiye’nin İran’la iyi ilişkilerini korumak için uluslararası anlaşmalara aykırı bir şekilde kendisini iade etmesinden endişe ettiğini söylüyor.
Küçük bir hücrede diğer 25 yasadışı göçmenle birlikte tutulduğunu kaydeden Mustafa, ”kaldığı yerde her gün kavga çıktığını, yemeklerin kötü olduğunu, internet ya da telefon olanaklarının da bulunmadığını” aktarıyor.
Mustafa Avrupa Birliği’nde seyahat etmesine olanak sağlayan Şengen vizesi olmasına ve Norveç’in kendisine sığınma izni vermesine karşın Türk makamların kendisini neden gözaltında tuttuğunu anlamadığını da vurguluyor.
Kendisinin ortadan kaybolmasından sonra İranlı yetkililerin eşini ”rehin” olarak Tahran’da Evin cezaevinde tuttuklarını belirterek, ”O cezaevi Guantanamo’dan daha kötüdür” diyor.
Mavi Marmara komisyonu beklentileri
Economist bu haftaki sayısında geleneksel olarak Birleşmiş Milletler’e kuşkuyla bakan İsrail’in Gazze yardım konvoyuna yönelik saldırıyla ilgili olarak uluslararası komisyon kurulmasını kabullenmesini irdeleyen bir makaleye yer veriyor.
Dergiye göre, bunun nedenlerinden biri iki müttefiki Türkiye ve İsrail arasındaki ilişkilerin düzelmesini isteyen Washington’un baskısı, diğeri de İsrail’in BM Genel Sekreteri Ban Ki Moon’a yönelik olumlu yaklaşımı.
Ban Ki Moon’un beklentisinin komisyonun kurulmasıyla Orta Doğu’daki ilişkilerin gelişmesi olduğuna da dikkat çeken Economist şöyle devam ediyor:
”İsrailliler, bu çabalar konusunda Türklerden daha olumlu görünüyorlar. Bir İsrailli yetkili, komisyonun Türkiye’yle ilişkileri halihazırda bulundukları olumsuz dinamiklerden çıkarma şansı yaratabileceğini söylüyor.”
”Bazı Türkler ise, Ban ki Moon’un tercihiyle komisyona üye olduğu anlaşılan Uribe’nin tarafsız olmasını zorlaştıracak ölçüde Amerikan yanlısı olduğundan yakınıyorlar özel sohbetlerinde. Soruşturmayı desteklemekle birlikte İsrail’in ölümler nedeniyle özür dilemesinde ısrarlılar.”
”Ama öte yandan Türk hükümetinin de geçmişin derinlemesine araştırılmasındansa geleceğe bakmak için nedenleri var. Zira, yardım konvoyunu organize eden Türk yardım kuruluşu IHH’nin, iktidardaki Adalet ve Kalkınma Partisi’yle kabul edilenden daha yakın ilişkileri olduğu ortaya çıkabilir.”
‘İnternet ruhunu satıyor mu?’
Independent‘in manşetinde bu sabah ”İnternet ruhunu satıyor mu” sorusu var.
Independent, Google’ın Amerika Birleşik Devletleri’nin en büyük telekomünikasyon şirketlerinden Verizon’la imzalamaya hazırlandığı işbirliği anlaşmasının internetin bu şirketlerin arasında paylaşılmasına yol açabileceği uyarısında bulunuyor.