Guardian gazetesi yazarlarından Seumas Milne şöyle diyor:
“Dünyanın dört bir yanından gönüllülerin, İsrail’in Gazze’ye uyguladığı ambargoyu delmeye çalışırken sergilediği cesaret, bu ablukayı destekleyen liderlerin yarattığı boşluğu doldurmuş oldu. Eğer bu sayede ablukanın kaldırılmasına bir adım daha yaklaşıldıysa, boşuna ölmediler demektir.”
İsrail hükümeti dün yaptığı açıklamalarla, Mavi Marmara’ya inen askerlerine saldırıldığını, hatta bu gemideki 40 kadar eylemcinin oraya “öldürmeye ve şehit olmaya” geldiğini savunmuştu. Bu savlar İngiltere gazetelerinde geniş yer bulurken, Guardian yazarı Milne İsrailli yetkililerin açıklamalarını gülünç buluyor ve bunların kurtulanların anlatımlarıyla yalanlandığını belirtiyor.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın İsrail’i korsan ilan etmesini de haklı bulan Milne, olayın bölge için olası sonuçlarını ise şöyle dile getiriyor:
“Bu olayın bir dönüm noktası olduğunu varsaymak yanlış olur. İsrail daha önceki birçok tepkiden kurtulmayı başardı.”
“Ancak bazı şeylerin değişmekte olduğu da ortada. Kesin olan, Gazze’ye yönelik ablukayı delen eylemcilere, gemiler dolusu yardımla bu deliği genişletmek isteyen yenileri katılacak.”
“Filistinlilerin haklarının gasp edilmesinin engellenmesi, siyasi olmanın yanı sıra ahlaki de bir ülküye dönüştü artık. Eğer Gazze halkının huzura kavuşması bir adım daha yakınsa, Mavi Marmara kurbanları hayatlarını boşuna feda etmedi demektir.”
Financial Times da Guardian yazarı Seumas Milne’nin satırlarını doğrulayan bir habere yer vermiş.
Bir grup Filistin yanlısı eylemcinin, yeni bir yardım filosu için hazırlıklarını ilerlettiğini duyuruyor gazete.
Habere göre Gazze’deki Ablukayı Kaldırmak İçin Avrupa Kampanyası adlı grup, filoda yer alacak ilk üç gemi için mali kaynağı denkleştirmeyi başarmış. Ayrıca grubun durdurulan filodan daha fazla yardım malzemesi ve gönüllü taşımayı hedeflediği aktarılıyor.
Financial Times Pazartesi sabahı yaşananların ardından canlı bir tartışma konusuna da yer veriyor: İsrail ordusunun son yıllardaki karnesi.
İsrail’in gurur duyduğu ordusunun ve istihbarat servislerinin son yıllarda büyük hatalar yaptığını belirten gazete, 2006’daki Lübnan savaşını ve üst düzey bir Hamas yetkilisinin bu yıl başlarında Dubai’de öldürülmesini örnek veriyor. Ancak İsrail kamuoyunun bu konuda faturayı siyasi iradeye kestiğini vurguluyor gazete.
Dün bir İsrail gazetesinde yer alan ankete göre, Pazartesi günü yaşananlardan Savunma Bakanı’nı sorumlu tutanların oranı yüzde 43. Orduyu suçlayanların oranı ise yüzde 21’de kalmış. Ankete katılanların üçte ikisi gemilerin farklı yollarla durduralması gerektiğini düşünüyor, dörtte üçü de Savunma Bakanı’nın istifa etmesi gerektiğini düşünüyor.
Daily Telegraph ise, İsrailli siyasilerin de orduyu suçladığını aktarıyor. Suçlamaların başında istihbarat yetersizliği geliyor. İsrailli bakanlara göre ordu, gemidekilerin niyetleri ve çatışma ihtimallerine yönelik daha iyi istihbarat alabilir, hatta gemiye ajan sokabilirdi. Bir başka eleştiri ise, neden farklı yöntemlerin, örneğin sabotajın denenmediği.
Independent gazetesinin dış politika yazarı Adrian Hamilton, İsrail’in gemilere saldırısının ardından bölgede yaşanacak değişimlere değiniyor, ancak bunların devrim niteliğinde olmayacağını belirtiyor.
Dikkat çeken satırlar şöyle:
“Mısır ve Ürdün, bağımlı oldukları Amerika Birleşik Devletleri’nin sözünden yine çıkmayacak ve kendi rejimlerini de tehdit eden dini yükselişle savaşmaya devam edecekler. Batı, tavrını İsrail’den yana koymaya sürdürecek. Kanlı baskının ilk etkisi ise, Gazze’deki ablukayı hafifletmesi için İsrail üzerindeki baskının artması olacak. İsrail bölgeye daha fazla yardım malzemesi girişine izin verecek. Hiç değilse Washington’ın baskısından kurtulmak için.”
“Ancak Gazze’ye yönelik politikasını değiştirmeyecek. Ya da Hamas, Hizbullah ve İran ile savaş durumuna son vermeyecek.”
Hafta başından bu yana İsrail operasyonunu eleştiren ancak gemidekilerin niyetlerini de sorgulayan Times, bu tavrını bugün de sürdürüyor. Gazete başyazısında şu satırlara yer vermiş:
“Gemilerdeki gerçek eylemciler naif davrandılar. Türk yardım kuruluşu İHH ile ittifak kurdular. Oysa sağlam kaynakları olan, şiddetle İslamcı ve Hamas’a kabul edilemeyecek kadar yakın olan örgüt, bu insanlar için garip bir müttefik.”