2010 1 Mayıs’ı, hiç kuşkusuz ve haklı olarak 33 yıl sonra Taksim Meydanı’nın yeniden işçilerin alanı olmasıyla anılacak. Ülkeyi bir uçtan diğerine kaplayan 1 Mayıs şenliğinin yüksek katılımla ve coşkuyla kutlanmasında da bu kazanımın payı var.
Ankara da bu rüzgardan payına düşeni almıştı. Benim gördüğüm en iyi, en yüksek katılımlı ve işçi-emekçi karakterinin baskın olduğu kutlama bu yılki oldu. Beş işçi sendika konfederasyonunun anlamlı birliği, Sıhhiye Meydanı’na işçilerin ve emekçilerin en geniş birliği halinde yansıdı. İşçi sendikalarının özenli ve disiplinli kortejlerinin, bütün önceki yıllara göre nicelikçe de yüksek bir düzeyde olması dikkat çekiciydi. Kamu emekçilerinin, mimar ve mühendislerin, akademisyenlerin, aydınların, öğrencilerin, kadınların çok renkli ve coşkulu katılımı, Ankara’ya çok farklı bir 1 Mayıs yaşattı.
Alana hakim olan beklenti, bu yılın başından beri yoğun bir mücadele ve direniş sürecini yaşamış olan işçi sınıfının, önümüzdeki günlerde mücadeleyi birlik ve dayanışma içinde daha da yükselteceği idi. Bütün umutlar ve beklentiler, 26 Mayıs’a odaklanmış bulunuyor. İşçi sınıfı, bu büyük genel eylem gününü sabırsızlıkla bekliyor, hazırlanıyor.
Büyük bir bayram gününü arkada bıraktık. Ama bugünün, aslında daha güçlü bir şenliğin arifesi olduğunu hissetmemek olanaksız.
Evrensel