Boston Globe İran’ın Türkiye ve Brezilya ile imzaladığı uranyum takası anlaşmasını, yaptırımlardan kurtulmaya yönelik bir manevra olarak görüyor. Gazete, Obama’nın bu süreçte şu tavsiyede bulunuyor:
“Obama, İran’ın az zenginleştirilmiş uranyumunu takas amacıyla yurt dışına göndererek barışçıl bir amaç taşıdığını gösterebileceği düşüncesini kabul ettiğini açıklamalıdır. Ancak İran’ın en az bir yıl boyunca nükleer silah yapamayacak kadar az uranyumu elinde tutması konusunda ısrarcı olmalıdır. Böylece, bir yandan İran’a barışçıl amaçla kullanacağı nükleer yakıt sağlayacak, diğer yandan da İran’ın nükleer silah üretemeyeceğinin garantisini verecek bir anlaşmaya varılması için zaman kazanılmış olacaktır. Obama, harcadıkları çaba nedeniyle Brezilya ve Türkiye’ye teşekkür etmeli, İran’la yaptıkları anlaşmanın gözden geçirilmiş bir biçimini kabul etmeye hazır olduğunu açıklamalıdır.”
Christian Science Monitor Rusya’nın eski Sovyet cumhuriyetleri üzerindeki nüfuzunu artırmaya başladığını yazıyor. Gazete, Moskova’nın özellikle Ukrayna, Kırgızistan ve Gürcistan’la olan ilişkilerine dikkat çekiyor:
“Sovyetler Birliği’nin 1991’de yıkılmasından sonra Rusya, Batı’nın kendi coğrafi nüfuz alanına sızmasından endişe ediyordu. Şimdi Moskova, ortaya çıkan fırsatları değerlendirerek, siyasi ve askeri gücünün yanı sıra enerji kaynaklarını da kullanarak, eski nüfuzunu yeniden oluşturuyor. Ukrayna, bunun son örneğini oluşturuyor. Bu yıl yapılan seçimlerde devlet başkanı olan Viktor Yanukoviç, NATO’ya üyelikten vazgeçti ve Sivastopol’daki Rus üssünün kullanma süresini 2042’ye kadar uzattı. Rusya, Nisan ayında Kırgızistan’da Moskova’ya yakın bir yönetim oluşmasıyla sonuçlanan ayaklanmayı da destekledi. Rusya, 2008 yılında da zor kullanarak Gürcistan topraklarını işgal etti. Belarus’la imzalanan gümrük birliği anlaşmasını da bu listeye eklemek gerekiyor.”
Washington Post Güney Kore’nin batırılan bir savaş gemisi nedeniyle Kuzey Kore’yi resmen suçladığını hatırlatıyor. Gazete, Güney Kore’nin yeni yaptırımlar uygulanması için Birleşmiş Milletler’e başvuracağını belirtiyor:
“Pyongyang’daki diktatörlüğü destekleyen Çin, yeni yaptırımlara karşı çıkabilir. Güney Kore’yi desteklediğini açıklayan Obama yönetimi, tam da İran’a karşı yaptırımlar için Çin’in desteğine ihtiyaç duyduğu bir dönemde, Kuzey Kore’ye yaptırım konusunda yeterince baskı yapamayabilir. Ancak yine de Kuzey Kore’nin yaptığı yanına kar kalmamalıdır. Dışişleri Bakanı Clinton bu hafta sonu yapacağı Çin gezisinde Kuzey Kore konusunu ön plana çıkartmalıdır. Eğer Birleşmiş Milletler’den bir karar çıkmazsa, Obama yönetimi tek yanlı olarak harekete geçmelidir. Pyongyang yönetimi, yaptığı provokasyonların Amerika ve müttefikleri tarafından cezalandırılacağı mesajını almalıdır.”
New York Times Meksika Körfezi’ndeki petrol sızıntısı ile ilgili bilgilerin tümünün kamuoyuna açıklanmadığını öne sürüyor. Gazete bu durumdan BP şirketinin veya Obama yönetiminin sorumlu olduğunu iddia ediyor:
“Gelinen noktada Obama yönetiminden iki şey bekliyoruz; kararlılık ve şeffaflık. Yönetimin bildiği her şeyden, kamuoyunun da anında haberdar olma hakkı vardır. Eğer BP, yönetimi tam olarak bilgilendirmiyorsa, bunun çözümü de BP’ye karşı kararlı davranmaktan geçer. Söz konusu olan yönetimin güvenilirliğidir. Her gün, petrol sızıntısının çevreye verdiği zararla ilgili haberlerin yanı sıra, şu veya bu devlet kurumunun denetim konusundaki eksikleriyle ilgili gerçekler de ortaya çıkıyor. Sızıntıyı araştırmak amacıyla kurulacak komisyonda devlet kurumlarıyla ve petrol sektörüyle bağlantısı olmayan kişiler yer almalıdır. Çünkü şu anda karşı karşıya olduğumuz felaketin nedeni, petrol sektörü ile kamu kurumları arasındaki samimi ilişkilerdir.”
“Obama, İran’ın az zenginleştirilmiş uranyumunu takas amacıyla yurt dışına göndererek barışçıl bir amaç taşıdığını gösterebileceği düşüncesini kabul ettiğini açıklamalıdır. Ancak İran’ın en az bir yıl boyunca nükleer silah yapamayacak kadar az uranyumu elinde tutması konusunda ısrarcı olmalıdır. Böylece, bir yandan İran’a barışçıl amaçla kullanacağı nükleer yakıt sağlayacak, diğer yandan da İran’ın nükleer silah üretemeyeceğinin garantisini verecek bir anlaşmaya varılması için zaman kazanılmış olacaktır. Obama, harcadıkları çaba nedeniyle Brezilya ve Türkiye’ye teşekkür etmeli, İran’la yaptıkları anlaşmanın gözden geçirilmiş bir biçimini kabul etmeye hazır olduğunu açıklamalıdır.”
Christian Science Monitor Rusya’nın eski Sovyet cumhuriyetleri üzerindeki nüfuzunu artırmaya başladığını yazıyor. Gazete, Moskova’nın özellikle Ukrayna, Kırgızistan ve Gürcistan’la olan ilişkilerine dikkat çekiyor:
“Sovyetler Birliği’nin 1991’de yıkılmasından sonra Rusya, Batı’nın kendi coğrafi nüfuz alanına sızmasından endişe ediyordu. Şimdi Moskova, ortaya çıkan fırsatları değerlendirerek, siyasi ve askeri gücünün yanı sıra enerji kaynaklarını da kullanarak, eski nüfuzunu yeniden oluşturuyor. Ukrayna, bunun son örneğini oluşturuyor. Bu yıl yapılan seçimlerde devlet başkanı olan Viktor Yanukoviç, NATO’ya üyelikten vazgeçti ve Sivastopol’daki Rus üssünün kullanma süresini 2042’ye kadar uzattı. Rusya, Nisan ayında Kırgızistan’da Moskova’ya yakın bir yönetim oluşmasıyla sonuçlanan ayaklanmayı da destekledi. Rusya, 2008 yılında da zor kullanarak Gürcistan topraklarını işgal etti. Belarus’la imzalanan gümrük birliği anlaşmasını da bu listeye eklemek gerekiyor.”
Washington Post Güney Kore’nin batırılan bir savaş gemisi nedeniyle Kuzey Kore’yi resmen suçladığını hatırlatıyor. Gazete, Güney Kore’nin yeni yaptırımlar uygulanması için Birleşmiş Milletler’e başvuracağını belirtiyor:
“Pyongyang’daki diktatörlüğü destekleyen Çin, yeni yaptırımlara karşı çıkabilir. Güney Kore’yi desteklediğini açıklayan Obama yönetimi, tam da İran’a karşı yaptırımlar için Çin’in desteğine ihtiyaç duyduğu bir dönemde, Kuzey Kore’ye yaptırım konusunda yeterince baskı yapamayabilir. Ancak yine de Kuzey Kore’nin yaptığı yanına kar kalmamalıdır. Dışişleri Bakanı Clinton bu hafta sonu yapacağı Çin gezisinde Kuzey Kore konusunu ön plana çıkartmalıdır. Eğer Birleşmiş Milletler’den bir karar çıkmazsa, Obama yönetimi tek yanlı olarak harekete geçmelidir. Pyongyang yönetimi, yaptığı provokasyonların Amerika ve müttefikleri tarafından cezalandırılacağı mesajını almalıdır.”
New York Times Meksika Körfezi’ndeki petrol sızıntısı ile ilgili bilgilerin tümünün kamuoyuna açıklanmadığını öne sürüyor. Gazete bu durumdan BP şirketinin veya Obama yönetiminin sorumlu olduğunu iddia ediyor:
“Gelinen noktada Obama yönetiminden iki şey bekliyoruz; kararlılık ve şeffaflık. Yönetimin bildiği her şeyden, kamuoyunun da anında haberdar olma hakkı vardır. Eğer BP, yönetimi tam olarak bilgilendirmiyorsa, bunun çözümü de BP’ye karşı kararlı davranmaktan geçer. Söz konusu olan yönetimin güvenilirliğidir. Her gün, petrol sızıntısının çevreye verdiği zararla ilgili haberlerin yanı sıra, şu veya bu devlet kurumunun denetim konusundaki eksikleriyle ilgili gerçekler de ortaya çıkıyor. Sızıntıyı araştırmak amacıyla kurulacak komisyonda devlet kurumlarıyla ve petrol sektörüyle bağlantısı olmayan kişiler yer almalıdır. Çünkü şu anda karşı karşıya olduğumuz felaketin nedeni, petrol sektörü ile kamu kurumları arasındaki samimi ilişkilerdir.”
VOA Türkçe